5. Dünya Su Forumu ve Alternatifi Yapıldı. Her iki toplantıda da bütün gün süren çarpıcı konuşmalar vardı. Alışıldığı üzere itiş...

5. Dünya Su Forumu ve Alternatifi Yapıldı. Her iki toplantıda da bütün gün süren çarpıcı konuşmalar vardı. Alışıldığı üzere itiş kakışlar alternatif olan içindi, alkışlar ve poh pohlar da diğeri için. Çevre ve Orman Bakanımız “su” konusunda çok ama çok tecrübeli. Ne de olsa DSİ eski Genel Müdürü. Geçenlerde bir açıklama yaptı ve Dünya üzerinde bugüne kadar “Çevreden” sorumlu hiçbir bürokratın söylemediği ve söylemeyeceği bir şey söyledi;
Derin bir nefes aldı ve alkışlar arasında;
“Bu ülkede 3-5 baraj yapan birileri, kendisini barajlar kralı ilan etti. Bizim hükümetimiz döneminde ise 145 baraj yapıldı" deyiverdi.
Aynen böyle söyledi. Dışarıdan bakınca bu sözlerin altında siyaseten alay edilen, küçümsenen Demirel’in koltuğuna oturma hevesi ve yükselme hırsı küçük yıldızlar gibi ışıldıyor. Ve daha da ötesi sağ iktidarların bakışları nasıl da aynı dar vizyonla sınırlı kalmış.
Barajlar. Olağanüstü yapılar. Yeni çağın piramitleri. Kapitalizmin pis muslukları. Enerji gereksinimi kaçınılmaz olarak siyasilerin pay almak istedikleri pastalar. Yağlı, kremalı, vıcık vıcık pastalar. Baraj, ucuz enerjinin yolu olarak görülüyor. Oysa bir baraj yapıldıktan sonra yakın bölgedeki ekosistem ilişkilerinin gördüğü hasar geri dönüşümsüz olur. Açıkçası örneğin Artvin’de bugün yapılan bir seri Hidroelektrik Santrallarının ekosisteme ve iklime verdiği zararın tamiri artık mümkün değil. Basit bir kıyaslama yaparsak Artvin’e bir atom bombası atmış olsaydık ortaya çıkacak zarar yaklaşık 200 yıl sonra etkisini yitirmeye başlardı. Şimdi hiçbir çare yok. Kaybolan türlerin geri dönme şansı kalmadı. Demek tam 145 atom bombası yapılmış. Hepsini tebrik ediyorum.
Eskiden çiçekçilik ile uğraşan bir dostum vardı. Biz müzikten, resimden, edebiyattan konuşulurken O hiç sesini çıkartmaz yanımızda sessizce otururdu. Ne zaman konu çiçeklere gelse birden bire elinde ne varsa bir kenara koyar saatlerce “çiçeklerden” anlatırdı. Çiçek nasıl yetiştirilir, nerede ucuzu bulunur, Türkiye’de ve Dünya’da çiçekçilik. Nefes almazdı. Sonra birden susar ve bir daha da çiçekçilikten ya da çiçekten konu açılmadıkça ağzını bıçak açmazdı. Bizim Sayın Bakan’da öyle. Konu su olduğu zaman asla durdurulamıyor. Ama çevre ile ilgili başka konular onun ilgi ve bilgi alanı değil. Belki de haklıdır. Uzmanlık alanı dışında konuşulması doğru değildir diyebilirsiniz. İyi de o zaman neden bakanlık teklifini kabul etmiştir? Neden Genel Müdürlükte kalmak istememiştir? Benimki de laf ya neyse.
İnsanoğlu ani değişim ve ölümlere en hızlı yol açacak hava, su, toprak gibi kaynakları hoyratça tüketiyor, delice kirletiyor. Çözüm arayacağına kalan kaynağı biraz daha paylaşma, kazanç ve güç elde etme adına kullanma hesapları ile vakit kaybediyor. Buna da sürdürülebilir kalkınma diyor.
Bundan 65 milyon yıl öncesine kadar yeryüzünün hâkimleri dinozorlardı. Şimdi ancak kemiklerini buluyoruz. Günümüzde yeryüzünün efesi de, paşası da insan. Öyle sanıyor ki onsuz yerkürede hayat olmaz. Öyle sanıyor ki yerküre onundur. Öyle sanıyor ki yerküre kirletildiği hızla temizlenebilir. Oysa yanılıyor. Bu hafta Evimiz Yerküre’de, ünlü Kızılderili Reisi Sealth’ın konuşmasını (ya da mektubunu) özellikle yayınlıyoruz. Belki bir kopyasını Dünya Suyunu pazarlayan ülkelere ve onların yarattığı bürokratlara göndermek daha iyi olurdu ama ne yapalım tıpkı Kızılderililer gibi bizim de elimizden gelen budur. Bu gidişle de susuzluktan kurumuş kemiklerimizin yeri çürümüş dinozor fosillerinin yanıdır.