Türkiye’nin halen ciddi bir siyasi krizden geçmekte olduğu herkesin malumu. Devletin gerçek sahibi ve muhafızı olduğunu düşünen asker-sivil bürokrasi ile devlet ve toplum üzerinde...

Türkiye’nin halen ciddi bir siyasi krizden geçmekte olduğu herkesin malumu. Devletin gerçek sahibi ve muhafızı olduğunu düşünen asker-sivil bürokrasi ile devlet ve toplum üzerinde kendi iktidarını tesis etmek isteyen neoliberal islamcı cephe arasındaki ‘bilek güreşi’, yönetim organlarını tıkadı. Yürütme, fonksiyonları felce uğramış yasama organı ile 12 Eylül Anayasası’nı bir mevzi olarak görüp oradan geri çekilmemeye yemin etmiş yargı arasında sıkıştı kaldı. Bu kilitlenmenin nasıl aşılacağına dair bir formül de şimdilik ortada görünmüyor.

Dahası, sürmekte olan siyasal krize yakın bir gelecekte ekonomik bir krizin de eşlik etme ihtimali var. Üstelik, öyle düşük bir ihtimal de değil. Sözünü ciddiye almamız gereken birçok uzman uyarıyor, kriz bağırarak geliyor diye...

•••

Bugün olduğu gibi, siyasetin karmaşık denklemler üzerinden yürütüldüğü, buna bağlı olarak siyasal saflaşmaların ‘şaşırtıcı’ ya da ‘enteresan’ biçimler kazandığı dönemlerde, nerede duracağımıza dair sağlam pusulalara her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuluyor. Görünen ile gerisindeki hakikati ayrıştıracak bilgi ve muhakemenin olmadığı yerde, kafa karışıklığı ve sesi en çok çıkanın doğruyu söylediği yanılsaması hâkim oluyor.

Kasım 2000’de kurulan Bağımsız Sosyal Bilimciler (BSB) grubu, o günden bu yana birçok önemli çalışmayı gerçekleştirdi. İçinden geçmekte olduğumuz alacakaranlık zamana ışık tutan bu çalışmalardan biri de geçtiğimiz günlerde Yordam Kitap tarafından yayınlanan ‘2008 Kavşağında Türkiye / Siyaset, İktisat ve Toplum’ isimli kitap.

Amacını, “günümüzde uygulanan neoliberal politikalar için öne sürülen gerekçelerin zaaflarını ve bu politikaların sonuçlarını bilimsel tahlillerle tespit etmek, toplumun çoğunluğunun –yani emekçilerin– ihtiyaçlarına uygun politika önermeleri geliştirmek ve emek örgütlerinin toplumumuz için yaşamsal önem taşır hale gelen mücadelesini bilgi ve bilimle desteklemek” diye özetleyen BSB’nin sözünü ettiğimiz çalışması 24 bilim ve meslek insanının katkısıyla oluşturulmuş. Görünür ve tanınır olmanın neredeyse ‘her şey’ sanıldığı bir ülkede 24 insanın kolektif bir çabayı örgütlemelerinin bile başlıbaşına saygıdeğer bir davranış olduğunu belirtmeden geçmeyelim.

•••

‘2008 Kavşağında Türkiye’, AKP’nin egemen neoliberal politikalara eklemlenme ve yükseliş sürecini, yaygın bakış açılarının ötesinde ve şimdilerde ziyadesiyle bir kenara bırakılmış sınıf temelli analize yaslanarak izah ediyor. Bunu yaparken “toplumsal mücadelelerin oluşumunda sınıfsal gerçekliği yadsıdığı ölçüde belirli bir sınıfın hegemonya aracı olarak işlevsellik kazanan devlet-merkezli ancak anti-devletçi epistemolojik yaklaşımı” da sağlam bir eleştiriden geçiriyor.

On bölümden oluşan kitap, uluslararası finans piyasalarında oluşan ve dünya ekonomisini kuşatmaya başlayan krizi, Türkiye ekonomisinin muhtelif cephelerden son on yıllık performansını ve iktisat politikası tercihlerini, iç ve dış borçları, IMF ile ilişkileri, AKP iktidarı döneminde eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik alanlarındaki toplumsal görünümü, neoliberal politikaların bir sonucu olarak yolsuzluğun, yasa ve ahlak dışı zenginleşmenin önemini ve sonuçlarını somut verilerden yola çıkarak sergiliyor.

•••

Bir tiryaki olmama rağmen, benim de canı gönülden desteklediğim kapalı mekanlarda sigara içmenin yasaklanmasından sonra, bu alışkanlıktan uzak duran birçok insanın hayatında, öyle sanıyorum ki, şöyle derin bir nefes almanın imkânları oluştu.

BSB’nin ‘2008 Kavşağında Türkiye’ çalışması, tıpkı ‘dumansız hava sahası’ kampanyası gibi, görünen ile gerisindeki hakikatin iyiden iyiye belirsizleştiği bu dumanlı ortamda nefes alınacak berrak bir hava sahası sunuyor. Hocalarımızın ellerine sağlık.