İnsanoğlu neredeyse 12.000 yıldır bal arılarını tanıyor. Daha doğrusu onlarla yolumuzun kesiştiğine dair bulunan ilk izler bu tarihe kadar uzanıyor. O zamanlar bal avcılığı yapan insan...

İnsanoğlu neredeyse 12.000 yıldır bal arılarını tanıyor. Daha doğrusu onlarla yolumuzun kesiştiğine dair bulunan ilk izler bu tarihe kadar uzanıyor. O zamanlar bal avcılığı yapan insan türü günümüzde endüstriyel bal tarımı yöntemini kullanıyor.

 

Bal avcılığı halen Güneydoğu Asya’da özellikle Malezya’da varlığını devam ettiren farklı ve zor bir meslek. Bal avcıları dev bal arılarının derin uçurumlara yaptığı yuvalardan bal aşıran insanlar.

 

Efsaneye göre sarayda çalışan hizmetçi kızlardan güzeller güzeli Hitam Manis ile hükümdarın oğlu birbirlerine aşık olurlar. Durumu öğrenen hükümdar öfkeden deliye döner. Hitam Manis’i ve Dayang adı verilen yoldaşlarını öldürmek ister. Zavallı Hitam kaçmaya çalışırken vücuduna saplanan bir mızrak kalbini paramparça eder. Yoldaşları da zalim hükümdarın gazabından kurtulamaz. Ama halkın inancına göre O ve Dayanglar ölmezler, hepsi tam katledileceklerken arıya dönüşür ve uçup kurtulurlar. Sultanın şımarık oğlu da başka ve kendine uygun görülen bir kız ile nişanlanır.

 

Bir gün prens hazretleri ormanda dolaşırken büyük bir ağacın üzerinde yuvalanmış bal arılarını görür. Ağaca tırmanır, yuvayı karıştırınca tatlı bir sıvı dışarı akıverir. Prens hemen adamlarından bir bıçak ve kova ister. Bir süre sonra kova aşağı indirildiğinde adamlar dehşet içinde kalırlar, prensin cesedi altıgen parçalar halinde durmaktadır. Adamlar çığlık çığlığa kaçışırken yukardan altın renkli bir yağmur yağmaktadır. O gün bu gündür yörede yaşayan bal avcıları asla metal bıçak kullanmazlar. Ve ne zaman bal avlamak isteseler Hitam Manis ve Dayanglardan izin isterler, altın yağmurun yalnızca bir kısmını alıp gideceklerini ve uzun süre onları rahatsız etmeyeceklerini şarkılar ile anlatırlar. Şarkılar dededen toruna geçer, öyküler hala anlatılır. Asırlardır kimse hükümdarın da, şımarık oğlunun da adını anmaz.

 

Kayıtlara göre bal arılarının Yeni Dünya’ya geçişimi beyaz adam ile birliktedir. Ancak son bulgulara göre Kızılderililerin “beyaz adamın sineği” dedikleri ve pek sevmedikleri bu hayvan gelmeden çok önce de kıtada bal avcıları yaşamıştır.

 

Bir zamanlar dev bir kültür yaratmayı başarmış olan Mayalar bugün artık yok olmuş bir topluluğun son izlerini bu kıtada barındırmaktadır. Beyaz adam gelmeden binlerce yıl önce bu bölgede 17 farklı arı türünün balından faydalanıldığı bilinmektedir. Maya geleneğine göre bir arı bakıcısı ya da avcısı öldüğünde en yakın arkadaşı arıların yanına gider ve kaygılanmamalarını onlar ile bundan sonra kendisinin ilgileneceğini söyler. Olur da yanlışlıkla bir arı öldürülürse hemen bir yaprağa sarılır ve özür dilenerek gömülür ya da yakılır.

 

Beyaz adam geldikten sonra bu gelenekler kaybolur gider. Tam da yakın bir yerlerde asırlar sonra Afrika bal arısı ile İtalyan bal arısını çaprazlayan gözü doymaz insanoğlu yarattığı katil arı adı verilen bir hilkat garibesi ile uğraşmak zorunda kalır.  

 

Bugün her bulduğu para eder tarım ürününün genetiği ile oynayan insan türü katil arılara yakında rahmet okutacak gibi görünüyor. Bilim insanlarına göre sanayileşme öncesi tarım şeklinde üretim fazla değildir. Genel olarak aileye yetecek kadar besin üretilir. Bu besin pazarda satılır ya da takas edilir. Endüstriyel tarım ise yoğun olarak yakıt destekli ve mekanizedir. Temel hedef ticarettir. Kimse Hitam Manis ve Dayanglardan izin istemez. Hatta izin bir yana, hepsini esir gibi çalıştırır. Altın yağmur yağmaz olur.

 

Ama hükümdarlar hala enerji lazım der, bak zam gelir yoksa der, baraj der, nükleer der, ihale der, AB geçti biz geri kalmayalım biran evvel GDO üretelim der, kafası bozarsa “ananı da al git” der, çevre CİNİN daniskası benim der, der oğlu der.

 

Bütün bu hengamenin ortasında ise gökyüzüne doğru bir arı uçar, güneşe doğru özgürce kanat çırpar. Ve eğer insanoğlu bir gün bu kepazelikten paçasını sıyırıp yaşamını sürdürmeyi başaracak olursa uzun yıllar sonra yine hükümdarların isimlerini değil Hitam Manis ve Dayangları hatırlar.