AKP’nin grup halinde iken kabadayılık yapan milletvekilleri, Kamer Genç’e niye saldırmışlardı? Genç, Meclis kürsüsünden ısrarla sormuştu: “Katar’da ne var allaşkına” diye...

AKP’nin grup halinde iken kabadayılık yapan milletvekilleri, Kamer Genç’e niye saldırmışlardı? Genç, Meclis kürsüsünden ısrarla sormuştu: “Katar’da ne var allaşkına” diye... Malum, Bakanlar Kurulu bir zamandır Katar’ı komşu kapısı yapmıştı. Son altı ay içinde, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın yanısıra kabinenin sekiz bakanı Katar’ı ziyaret etmişti.

(Müsadenizle bir parantez açacağım. Geçen hafta yazımı teslim ettikten sonra meydana geldiği için Meclis’te Genç’e yönelik linç girişimine ve Başbakan’ın linçci güruhu cesaretlendiren açıklamalarına dair yazamadım, içimde ukde kaldı. Hayatları boyunca ticari işleri dışında risk almamış, siyasetle ilişkileri enteresan biçimde sürekli zenginleşmek sonucu yaratan AKP’lilerin Kamer Genç’e saldırırken çekilmiş fotoğraflarına baktım. Gayet savruk ve kontrolsüzdüler. Kalabalık olmanın verdiği cesaret ve tipik bir hezeyan hali açık seçik görülüyordu. Dedim ya bütün hayatları fıstıkçılıkla geçmiş bu gebeşlerin kabadayılıkları ancak 10’u, 20’si bir araya gelince ortaya çıkar. Fotoğraflar bana vaktiyle Ertuğrul Kürkçü’nün sarfettiği bir sözü hatırlattı: Bunlar Dev-Genç’in yumruğunu yememişler.)

•••
Dönelim biz Başbakan’ın Katar ziyaretine... Kamer Genç’in Meclis kürsüsünden sorduğu sorunun cevabını iki gün önce aldık. Katar’ın Al Wasaeel International Media şirketi, Sabah ve atv’yi alan Çalık grubuna ortak oldu.
Başbakan’ın damadının genel müdürlük yaptığı şirket Sabah ve atv ihalesine tek başına girdi. Sabah ve atv bu kadar önemsiz veya değersiz miydi ki, başka hiçbir grup ihalede yer almadı. Yoksa tepelerden birileri gözdağı mı verdi? Gruba talip olmaya niyetlenenler Başbakan’ın damadının genel müdürlük yaptığı şirketle karşı karşıya gelmek istemediler mi? Bunun bir anlamda Başbakan’la karşı karşıya gelmek olacağı gibi bir hisse mi kapıldılar? Yoksa kimilerinin iddia ettiği gibi, Başbakan sürece bizzat müdahil mi oldu? Bu soruların cevabını şimdilik bilmiyoruz. Ama rahmetli Erdal İnönü’nün deyimiyle, “gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır!”

Sonra... Başbakan’ın damadının genel müdürlük yaptığı şirket, Sabah ve atv için önerdiği 1.1 milyar doların 750 milyon dolarını iki kamu bankasından, Vakıfbank ve Halkbank’tan aldı. Kalan kısım Katar’dan geldi. (Bu imkânlar bana sunulsa, ben bile bu halimle Sabah ve atv’nin sahibi olabilirmişim!) Hiçbir özel bankanın kredi vermediği Çalık grubuna iki kamu bankası nasıl kredi verdi? Ve hangi koşullarda? İnşallah açıklarlar da öğreniriz, kamu bankalarının bu krediyi verirken hangi ‘fizibıl’ gerekçelerle davrandığını...

•••
AKP’nin Çalık vasıtasıyla yürüttüğü medya operasyonu, bu maksatla kamu kaynaklarının kullanılması, müdanasızlığın zirvesidir. Artık gözlerini budaktan esirgemeyecekleri anlaşıldı. Düşünsenize devletin malı, devletin parasıyla başbakanın damadının genel müdür olduğu şirkete ‘devrediliyor’. Dün gazetelerde Mesut Yılmaz’ın Yüce Divan’da yargılanmasına neden olan Türkbank ihalesi hatırlatılıyordu. Türkbank’ı Korkmaz Yiğit’e vermek isteyen Mesut Yılmaz bile bu işin finansmanı için kamu bankalarını değil, Karamehmet’in Yapı Kredi Bankası’nı kullanmıştı. Yine de Yüce Divan’ın yolunu tutmaktan kurtulamadı.
24 Şubat’ta bu köşede şunları yazmıştım: “Medya dünyasında AKP’lilerin zenginleşmeleri üzerine öyle şeyler anlatılıyor ki, herkesin elinde herkesle ilgili bir dosya olduğunu anlıyorsunuz. Kamu ihaleleri, belediyeler, arazi tahsisleri falan... Sadece herkes ‘zamanını’ bekliyor.”
AKP’nin bu muazzam iştahına bakılacak olursa, fazla beklemeyeceğiz.