Mizahçıyı karşısına almak bir siyasetçinin yapabileceği en büyük hatalardan birisidir. Bilim insanlarının bulgularını görmezden gelmek siyasetçinin yapabileceği başka bir büyük...

Mizahçıyı karşısına almak bir siyasetçinin yapabileceği en büyük hatalardan birisidir. Bilim insanlarının bulgularını görmezden gelmek siyasetçinin yapabileceği başka bir büyük hatadır. Diplomasi dilini iyi kullanamayan birisini tutup lider sıfatı ile bir yerlere yollamak da herhalde bir toplumun yapabileceği epeyce ciddi bir hatadır. Elbette toplumların bu hatalar üzerinde denetim gücü yoktur. Çaresiz olan biteni seyredip, sonuçlarına katlanırlar.

Son günlerdeki mizah dergilerini şöyle bir karıştırınca Sayın Başbakan’ın Davos Fethinin epeyce ti’ye alındığını görüyoruz. Hem de Recep İvedik tarzı kısa ömürlü tip komiği ile değil son derece zekice hazırlanmış ve akılda kalıcı bir tarzda. Sayın Başbakan’ın işi giderek zorlaşıyor. Yakında “hepiniz üç çocuk yapın” tarzı yeni bir bomba patlatamazsa bu durumdan fena halde etkilenecek.

Adam başı üç çocuk yapmak hiçbir bilim insanının kabul edebileceği ya da önereceği bir yaklaşım değil. Sayın Başbakan’ın bu söylemi özünde bazı sosyolojik ve ekonomik endişelere dayansa da bilimsel tutarlılığı yok. Danışmanları konusunda ciddi endişeler duymamak mümkün değil. Tabii bir danışmanı var ise. Eğer yoksa durumumuz daha da zor demektir.

Adam başı üç çocuk toplumsal stres ve ekonomik sıkıntı koşullarında zaten kendiliğinden ortaya çıkar. Doğada hayvan ve bitki türleri yoğun stres koşullarında gelişmeye değil üremeye yatırım yaparlar. Bu yüzyıllardır bilinen bir kuraldır. Ziraat ve sosyal psikolojide kullanılır. Domatesi dikersiniz, eğer bol su verirseniz kocaman bir domates bitkiniz olur ama hiç domatesiniz olmaz. Oysa bitkiyi örneğin hiç su vermeyerek strese sokarsanız hemen çiçek açar ve bir dolu domatesiniz olur. Koyunlarda da bu böyledir, tavuklarda da. Eh! Siyasetçiler de halkı koyun yerine koyduğuna göre teşbihte bir hata yoktur.

Böyle bir proje hiçbir topluma huzur getirmez, yoğun nüfus ve kalabalık etkisi örneğin tavşanlarda embriyonun geri sindirilmesine yol açar, kalabalıkta bazı canlılar küçük vücutlu kalırlar, yoğunluk stresi maymunlarda beslenme alışkanlıklarında aceleciliğe ve erkek bireylerde dişimsi, dişi bireylerde erkeksi davranışların gelişmesine neden olur.

Üç çocuk yapmanın yaratacağı başka olumsuz sonuçları şimdilik bir yana koyalım. Eğer bunca yıllık Anadolu gezilerimde ben bu toprağın insanlarını birazcık tanıdıysam bizimkilerin “Van minüt Sayın Başbakan” diyeceği nokta işte tam da burasıdır. Eşcinsellik doğada başka canlı türlerinde de vardır. Ancak kalabalık stresine bağlı eşcinsellik yapay bir haldir ve savunulması ya da desteklenmesi toplumun üreme açısından gelecekte yok olmasına neden olacağından iyi değildir. Yani hukuki açıdan eşcinsellik bir suç ya da kabahat sayılamaz ancak tümü eşcinsellerden oluşan bir toplum sayısal olarak artamayacağından teorik anlamda kısa sürede yok olur. Dolayısı ile Anadolu Kaplanları bu konuda Sayın Başbakan’a “van minüt” demekte bilimsel olarak haklıdırlar.

Halkımız duruma bir şekilde vakıf olduğundan ben pek endişeli değilim. Ayrıca bizim halkımız ne zaman “hop dedik” diyeceğini gayet iyi bilir. Geçenlerde Ankara’nın tıklım tepiş dolmuşlarından birinde kelle koltukta şoförün insafında giderken önümdeki çocuk babasına sordu:

–Baba sağcı-solcu ne demek?

–Kim ölürse ölsün ağlayana solcu derler oğlum, yalnız kendinden saydığı biri ölünce ağlayana da sağcı derler.

–Peki kimse ölmesin diyene ne derler?

Babası oğlunun söylediği şeyleri duyduğuna sevinip her babanın şefkatiyle sarılarak cevap verdi:

–Ona da çocuk derler oğlum.