Google Play Store
App Store

Bugün 12 Eylül darbesinin yıl dönümü. Darbenin ardından işkencede ilk öldürülen isim ise Keçiören’de yaşayan Devrimci Yol’cu öğretmen Zeynel Abidin Ceylan’dı. Ceylan’ın ölümünün üstüne, dönemin Sıkıyönetim Başsavcısı Hakim Albay Nurettin Soyer gitmişti ve baskılara rağmen Ceylan’ın işkence sonucu öldüğünü belgelemişti. Ancak Ceylan’ın ölüm nedeni, aradan geçen 43 yıla rağmen, mezarlık kayıt sisteminde “Ölü bulundu” şeklinde kayıt düşülmüş olarak halen duruyor.

Kaynak: ANKA
12 Eylül | Albay Soyer işkenceyi kanıtladı ama geçen 43 yıla rağmen halen ‘ölü bulundu’ diye kayıtlı
Fotoğraf: ANKA

Bugün 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 43’üncü yıl dönümü. Darbeci Kenan Evren’in 17 yaşında idam edilen Erdal Eren’in ardından dile getirdiği “Asmayalım da besleyelim mi?” sözüyle hafızalara kazınan darbe döneminde birçok acı yaşandı. Resmi verilere göre 650 bin kişi gözaltına alındı, 230 bin kişi ise askeri mahkemede yargılandı. Yaklaşık 1,5 milyon kişi fişlendi, 48 kişi ise idam edildi.

12 Eylül işkencehaneleriyle de ünlenmişti, bu dönemde 171’i cezaevinde olmak üzere 300 kişinin işkencede öldüğü belirtiliyor. O zaman işkencede öldürülen ilk kişi ise öğretmen Zeynel Abidin Ceylan’dı.

Dersimli olan Zeynel Abidin Ceylan, Ankara’da Keçiören bölgesinde Devrimci Yol faaliyeti yürütüyordu. Her mahallede izi var gibiydi. Kürtçe, Türkçe karışımı şivesiyle tanımadığı insanlara bile “Yardım edelim” diye omuz veriyordu. Gün geliyor kömür taşıyor, gün geliyor çocuklarla oyun oynuyor, gün geliyor mahalleli kadınlarla kışlık menemen yapıyordu. Hızır gibiydi Abidin. Halkın ne zaman ihtiyacı olursa devrimciler orada olmalıydı. Her ev Abidin’in evi, her sofra da Abidin’in sofrasıydı.

“ABİDİN ABİ”

En çok Kuşcağız bölgesinde faaliyet yürütüyor ve orada tanınıyordu. Abisinin yanında kalıyordu Zeynel Abidin. Gazi Üniversitesi’nde öğretmenlik okuyordu. Mahalledekilere emeği, dayanışmayı, birlikte olmanın gücünü ve karşılarındaki sömürüyü anlatıyordu. Hele çocuklar, onların abisiydi Zeynel Abidin. Hatta “Abidin abi” eylem için gerekli olan 50 kuruşluk malzeme istediğinde, çocukların en sevindiği andı. Çünkü ne zaman bakkala gitseler, Abidin abileri onlardan para üstünü almazdı, istediği malzeme 5 kuruşluktu, kalan 45 kuruş ise leblebi tozu anlamına geliyordu.

Zeynel Abidin Ceylan

Ali Kazan, Abidin’den yaşça büyüktü. Zeynel Abidin Ceylan evlerinin daimi misafiri. Çok seviyordu bu genci Ali Kazan. Onların hem abisiydi, hem de başlarında bir şey geldiğinde kurtarıcısı. Abidin ile Ali Kazan hem abi, kardeş hem de yoldaştı. Gergin günlerdi o günler. 1980 yılına gelmişlerdi. Tam da Süleyman Demirel’in “Çorum'u bırak Fatsa'ya bak” dediği günlerdi. Temmuz 1980’de “Nokta operasyonu” başlamıştı. Hedefte “Ben ne yaptıysam halkım için, halkımla birlikte yaptım” diyen “Terzi Fikri” olarak bilinen Devrimci Yol’cu Fatsa Belediye Başkanı Fikri Sönmez vardı.

12 askeri darbesi yapılmıştı. Devrimci Yol bu operasyonu protesto etme kararı almıştı. Zeynel Abidin de Aktepe’de “Cunta sökmeyecek” pankartı asıyordu. Tarih 22 Eylül 1980’di. Keçiören Belediyesi zabıta müdürünün ihbar ettiği pankartı kimin astığı araştırıldı. Soruşturma dosyasına göre; sonunda ulaştılar Abidin’e ve Abidin’in vücudunun 4 gün dayanabileceği işkence ilk olarak Aktepe Karakolu’nda başladı.

CANSIZ BEDENİ GATA’YA BIRAKILDI

Abidin, hemen Siyasi Şube’nin bodrum katlarındaki sorgu odalarına; o dönemin meşhur ismiyle “DAL”a alındı. Abidin’in vücudu 26 Eylül’e kadar dayanabildi. Sorgunun tek nedeni bir pankarttı. Abidin’in öldüğü fark edilince, cansız bedeni Gülhane Askerî Tıp Akademisi Hastanesi’ne (GATA) bırakıldı. Oysa Abidin’in cansız bedeni kimsesizmiş gibi hastane sedyesine konulmadan iki ay önce Mardin’e tayini çıkmıştı. Öğretmendi Abidin ve devletin resmi kayıtlarında biliniyordu.

Abidin’in ölüm haberini alan Ali Kazan ne yapacağını bilemiyordu. O dönem de aranıyordu askeri cunta tarafından. Kararını verdi ve Abidin’in abisiyle GATA’nın kapısından içeri girdi. Abidin morgda bir sedyenin üzerinde yatıyordu. Teşhis için girmişti içeri ve vücudu farklı da görünse Abidin’i tanımamak mümkün değildi. Ağladı Ali Kazan, sarılarak ağladı Abidin’in naaşına.

HAKİM ALBAY NURETTİN SOYER, ÖLÜM NEDENİNİ YAZDI: “İŞKENCE”

Ali Kazan, o gün “ölüm nedeni” yazılı rapor sayesinde cesur bir savcı ile karşılaştı. Bugün İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olan Tunç Soyer’in babası Nurettin Soyer’di o askeri savcı. GATA’ya cansız bir beden bırakıldığını öğrenmiş ve peşine düşmüştü Sıkıyönetim Başsavcısı Hakim Albay Nurettin Soyer. 12 Eylül darbecilerine meydan okurcasına Abidin’in ölüm nedenini “İşkence” diye kayda geçirdi Nurettin Soyer. Bu işkence izlerine Ali Kazan da şahitti. Ali Kazan o gün gördüğü cansız bedeni ve raporda yazanları, “Morluklar, elektrik akımının izleri, kaburgada kırık. Ölüm nedeni, işkence” olarak özetledi.

“ABİDİNLER ÖLMEZ”

Abidin’in cenazesi GATA’dan alındı. Kuşcağız’da tören düzenlendi ve Abidin’i öldürenler ortalıkta yoktu. Sağda, solda nöbet tutuyorlar ancak cenaze törenine karışamıyorlardı. Sanki bütün Ankara cenazeye katılmıştı. Duvarlarda bir gün öncesinden yazılan “Zeynel Abidin’ler ölmez” yazıları eşliğinde Karşıyaka Mezarlığı’na yollandı Abidin’in cenazesi Kuşcağız’dan yollanırken çocuklar da Keçiören Meteoroloji’de hafriyat dökülen bir tepeye büyük taşlardan “Abidin” yazdılar. Topladıkları yoğurt kovalarından da ateş yaktılar ve başladılar slogan atmaya: “Abidinler ölmez!”

Bugün, Ankara’nın Keçiören ilçesindeki 9 Mayıs Mahallesi’nin muhtarı olan ve ‘Devrimci Muhtar’ diye bilinen Ali Gölpınar, henüz 10 yaşındayken yaptıkları bu eyleme “Yaptığımızdan ne korkuyorduk, ne de kaçmamız için bir neden yoktu” diye açıklıyor ve ekliyor: “Komandolar olay yerine geldi. Ama bizi elleyemedi.”

Büyüklerin törenle, çocukların yazdığı yazı ve yaktığı ateşle son yolculuğuna uğurlanan Abidin’in faillerinden birisi de bulundu. Eski Komiser Mustafa Haskırış, Abidin’e işkence yapan polislerdendi, tespit edildi ve yargılandı. Nurettin Soyer’in “işkence” raporu delil olmuştu. “Kötü davranış sonucu ölüme sebebiyet verme” suçlamasıyla yargılandığı davada, bir yıllık tutukluluğun ardından serbest kaldı ve sonrasında kendisinden haber alınamadı. Haskırış’ın adı 1997’de bir organize suç örgütü operasyonunda “yardım yataklık” suçlamasıyla gündeme geldi.

MEZARLIK KAYDI 43 YILDIR DEĞİŞMEDİ: “ÖLÜ BULUNDU”

Bugün 12 Eylül darbesinin üzerinden 43 yıl geçti ve darbenin ardından işkencede öldürülen ilk kişi Zeynel Abidin Ceylan, 14 gün sonra Karşıyaka Mezarlığı’nın başında anılacak. Aradan geçen 43 yıla rağmen bu mezarlıkta değişmeyen bir acı daha var. Askeri Başsavcı Nurettin Soyer’in çabalarıyla Zeynel Abidin’in işkence sonucu ölümü kanıtlanmasına rağmen, Karşıyaka Mezarlığı’nın kayıtlarında ölüm nedeni için halen “Ölü bulundu” ifadesi yer alıyor.

(ANKA - Tamer Arda Erşin)