Darbeci generaller Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya'nın yargılandığı 12 Eylül Davası'na müdahil olmak isteyen...

BİRGÜN ANKARA

Darbeci generaller Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya'nın yargılandığı 12 Eylül Davası'na müdahil olmak isteyen aralarında Erdal Eren, Mustafa Özenç, Satılmış Şahin Dokuyucu ve onlarca devrimcinin yakınlarının da olduğu ailelerin müdahillik taleplerinin mahkemece reddedilmesi tepki çekti. Savcılığın iddianamesinden sonra mahkemenin bu kararı 12 Eylül faşist darbesi ile gerçek bir hesaplaşmanın umutlarını bir kez daha bitirdi. Son karar göstermelik olarak da bir yargılanmanın yaşanmayacağı ortaya çıkardı

Mahkemenin kararına dair avukatlar ve aileler kararı gazetemize değerlendirdiler.

Av. Halis Yıldırım: Egemenler Korktu
Mevcut kararla bir lütuf gibi hazırlanan yargılama süreci yeni başlamış gösterinin perdesini bir anlamda erken kapadı. Mahkeme öncesi ve mahkeme esnasında müdahale talebinde bulunanların ifade ettiği ‘sınırlı’ gerçekler egemen çevreleri de bir hayli ürkütmüş olmalı. Milyonlarca insana her tür zulmü uygulamış 12 Eylül faşizmi bunun muhataplarının değil sanırım bu egemen güçleri hislerine (!) tercüman olmuştur. Ancak dava öncesinde de söylediğimiz gibi ‘mış’ gibi yapılma ihtimali olan bu yargılama sürecinin bundan sonraki tüm aşamalarında ulusal ve uluslararası hukukun gerektirdiği başvurular müdahil talebinde bulunanlarca yapılmaktan geri durulmamalıdır.

KİM NE DEDİ?

Av. Mehmet Horuç:  12 Eylül Halka Karşı Yapıldı
Mahkemenin aldığı bu kararda birkaç önemli nokta var. İlk olarak şunu söylemeliyim ki bu darbe halka karşı yapılmış bir darbedir. Ama mahkeme anlaşıldığı kadarı ile bunu bir devlet içi mesele olarak görüyor ve darbeyi devlete karşı yapılmış kabul ediyor. Erdal Eren ya da Mustafa Özenç’in davalarının müdahil kabul edilmediği bir 12 Eylül yargılanması olabilir mi? Bu anlayışla 12 Eylül zihniyetini yargılayamazsınız.

İkinci olarak da şunu söyleyebilirim ki mahkeme darbenin yapılış gerekçesini asla görmüyor. İşin ekonomi-politiğine bakmıyor. TÜSİAD’ın rolünü, 24 Ocak kararlarını görmüyor. 12 Eylül sadece askerlerle sınırlandırılıyor.

Bir de 28 Şubat’la ilgili AKP hükümetinin ve başbakanın hassasiyeti ile 12 Eylül’ü kıyaslamanızı istiyorum. 28 Şubat bir süreç olarak tanımlanıyor ve YİMPAŞ’dan, Erdoğan’a kadar herkesin mağdur olduğu ve müdahil olunması isteniyor. Ama aynı hassasiyet tüm ülkenin üzerine çöken 12 Eylül darbesine karşı gösterilmiyor. Burada yaşanan çifte standarda da dikkat çekmek istiyorum.

Av.Sabri Kuşkonmaz: Demokrasinin olmadığı ülkede Yargıdan Demokrasi Beklenemez
Biz müdahillik dilekçesi verirken ve mahkemede sürecin böyle yaşanabileceğini tahmin ederek uyarılarda bulunmuştuk. Bu konuda görüşlerimizi de kamuoyu ile paylaşmıştık. Haklı çıktığımız için de üzgünüz. Tüm ülkenin açıkça bildiği ve onlarca kararın olduğu işkence iddiaları ile ilgili “mahkemece itibar edilecek karar ve belge örnekleri sunmamış olmaları nedeni ile” denilerek 12 Eylül adeta aklanıyor. 12 Eylül’de yaşananlarla ilgili mahkemenin ikna olması gerekiyormuş. Başbakan Erdal Eren’i meclis kürsüsünde anlatırken, seçim malzemesi yaparken itibar edilen gerçekler şimdi yok sayılıyor.

Biz bir kez daha gördük ki ülkesinde demokrasi olmayan ülkenin yargısından da demokrasi beklenemez. Ama biz bu sürecin peşini bırakma taraftarı değiliz. Bu zihniyetle hesaplaşmak için her yolu deneyeceğiz.

Uluslar arası yolları da deneyeceğiz. Bu siyasal bir karardır. Bence bunu Avrupa Parlamentosuna taşımalıyız. Çözüm için değil, teşhir için orada bu süreci anlatmalıyız. Biz baştan beri sürecin bir oyun olduğunu söylüyorduk. Bu oyunu erken bitirip olayı siyasal malzeme yapmaya çalışan bir siyasal iktidarla karşı karşıyayız.