12 Eylül'de sıra dışı bir hakim

Su Yayınevi’den çıkan, 'Dik Dur Devrimci Ol' adlı kitap, 901 sanıklı Yeniçeltek Devrimci Yol Davası sanıklarından biri olan, Hasan Kaplan’ın, kaleminden, Hakimi Arif Hikmet Kormaz’ın, sanıklarla yaşadığı diyalogların ve anekdotların toplamından oluşuyor. 

Yeniçeltek Devrimci Yol Davası’nda yargılanan sanıkların sorgularının Yeniçeltek Et ve Balık Kurumu’nda yapıldığını, etlerin asıldığı yerlere, insanların asılarak sorgulandığını, savcının da burada sanıkları sorguladığını belirtmekte yarar var. Yeniçeltek Devrimci Yol Davası; Yeniçeltek merkezli olmak üzere Amasya merkez, Suluova, Merzifon, Gümüşhacıköy ilçeleri Samsun’un Havza, Vezirköprü ilçeleri ve civar köylerde yaşayan; devrimci ve muhaliflerin yargılandığı bir davadır.
Hasan Kaplan, Arif Hikmet Korkmaz’ı tarif ederken; “Bıyıklı ve ak saçlı, sanki Yeşilçam Filmleri’nin, tatlı sert, babacan oyuncusu Hulusi Kentmen’di” diyor. Arif Hikmez Korkmaz’ın ismi, yargıladığı sanıklar arasında “Hulusi Kentmen” olarak anılır.

Mahkeme başkanı Arif Hikmet Korkmaz, kendini sanıklara tanıtırken, “Benim adım Arif Hikmet Korkmaz. Bu dava savaş hükümlerine göre yapılacaktır. Ancak bu mahkeme İran’daki Sadık Khalkhali’nin* mahkemesi de değildir,” diyerek tanıtıyor.

Kendini böyle tanıtan Arif Hikmet Korkmaz’ın aslında davada hukuki kaygı taşıyan iki kişiden biri olduğunu daha sonra anlaşılır. Onun için hukuk ön plandadır. Hukuk ne diyorsa onu uygulamaya özen gösteren biridir. Arif Hikmet’in bu özelliği, o günler de verdiği tahliyeler 12 Eylülcü generallerin tepkisini çekmiş olmalı ki; dönemin Amasya Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Kolcu, “Biz bu adamları kolay mı toplayıp içeri doldurduk. Ne bu tahliyeler?” diye tahliyelerden duyduğu rahatsızlığı dillendirdiğinde, ertesi gün Arif Hikmet, “Ben hukuk adamıyım. Ben delile bakarım. Delil yoksa ceza da yok. Delilsiz kimseyi içeride tutmam. Delil varsa kimse de onu elimden kurtaramaz” der.

Arif Hikmet Korkmaz’ın “Oğlum ne yapalım biz yargıcız, siz devrim yapsaydınız şimdi biz onları yargılayacaktık. Yapamadınız sizi yargılıyoruz” sözü aslında çok şey anlatıyor. Arif Hikmet, sanki 12 Eylül mahkemelerinde istemeye istemeye görev yapıyormuş gibi. Hukuka bağlılığı ve sık sık “Bu geminin kaptanı benim. Kimseyi işime karıştırmam” diyerek 12 Eylülcülere yönelttiği dolaylı, dolaysız eleştirilerle, 12 Eylülcülerin tepkisini çeker ve kısa süre sonra da görevden alınır.
12 Eylül mahkemelerinde görev yapmış, kaç hâkime nasip olur, idamla yargıladığı insanlarca sevgi ve saygıyla anılmak.

* Sadık Khalkhali, İran devriminin ilk günlerinde yeryüzünde sapkınlığı yayma ve Allah’a karşı savaşma suçlamalarıyla “yüzlerce eski hükümet görevlisini” idama mahkûm etti. Sanıkların çoğunun avukat tutma hakları yoktu. Günümüze kadar gelen bazı görüntülerde savcı, hâkim ve jüri görevini tek başına üstlendiği yargılamalarında, 2000 ile 8000 arasında insanı idama gönderdiği söylenir.