12 Eylül’den kalan: Mezarlık
İlhan Erdost

Alaz Erdost*

- Kardeşim oraya oturma, ayıp olur.

- Gördün mü abla, bazı yolların arasına tabure gibi şeyler yapmışlar, biz de yapalım onlardan. Neden yapmıyoruz?

- Çok kalabalık oluyor ya bazen burası. Yer kaplar. İnsanlar takılıp düşebilir.

- Sevim teyzeyi gördün mü? Kocası da gelmiş galiba yanına. Herhalde hafta içi getirdiler. Geçen cumartesi yoktu.

- Gördüm kardeşim, hadi durma su doldur da getir şu şişeye.

- Yoruldum abla ben. Bir de sıkıldım.

- Az kaldı bak, hadi getir suyu.

- Abla, çeşme yaptıranlar çok mu zengin oluyor? Biz de bu köşeye yaptıralım. Üstüne benim adımı yazarız.

- Saçmalama ölmüş olmak gerek o çeşmelerde adının yazılması için. Suyu getirir misin?

- Özge’nin doğum günü var şimdi, bütün sınıf oradadır. Keşke ben de gidebilseydim.

- Bizim işimiz var burada kardeşim. Hem üzülme sen, dönerken walkmani sana vereceğim. İçinde Sezen Aksu’nun yeni kaseti var, eve gidene kadar sen dinleyebilirsin.

- Gerçekten mi? Yaşasın.

- Ben de acıktım aslında. Deniz abilerin sokağının başında simitçi duruyordu. Anneme simit alalım dedim, “o simitçi değil” dedi annem. Israr ettim, elimden çeke çeke zorla uzaklaştırdı beni. Sonra düşündüm belki parası yoktur diye. Üzüldüm.

- Annemin elleri üşümüyor mu? Ben eldivenle bile donuyorum. Annem suyu döküp bir de eliyle temizliyor yeri.

- Anne eli diyor ya, eli için. Yanmıyor da. Ben olsam onun tuttuğu tencereleri tutamam.

- Annemin neden kırmızı ojeleri yok acaba? Çok isterdim kırmızı oje ve ruj sürsün.

- Alazcığım hadi gidiyoruz kardeşim. Al aç istediğin şarkıyı.

- Abla sen ayarlar mısın? Aman amanlı bir şarkı vardı hani. Neydi adı ya. Hah. Son bakış. “Son bakıştaki gözler kaldı aklımızda.”

***

- Alaz Hanım, Alaz Hanım iyi misiniz?

- Ay çok özür dilerim. Bir an dalmışım.

- Bir anda uzaklara baktınız, sustunuz bir süre, korkuttunuz bizi.

- Kusura bakmayın ne olur. Çocukluğum geldi aklıma. Ablamla ve annemle Karşıyaka Mezarlığı’na gitmişiz, her hafta sonu giderdik biz, babam orada yatıyor da. O an gözümün önüne geldi. Sohbet ettim ablamla. Biz babamın yolu üzerindeki mezar taşlarının isimlerini bile sayabilirdik. Bazılarında şiir yazardı, bazılarında yazım hataları olurdu. Pastadan mezar vardı mesela, çok güzel gelirdi çocuk aklımızla. Keşke babamızınki de öyle olsaydı. Çok havalı olurdu. Hayratlar hangi köşedeydi hepsini bilirdik. Ezberlemiştik hepsini. Sadece babamın mezarı değildi elbette ziyaret ettiğimiz, tüm devrimci mezarlarının yerini elimle koymuş gibi bulurum. Mezarlığı avucumun içi gibi bilirim. Marifetmiş gibi söylüyorum bir de.

Siz ne sormuştunuz bana? Ne olur kusura bakmayın tekrar, sorunuzu yarım bıraktım. Neden gittiyse aklım o günlere?

- 12 Eylül demiştim. 12 Eylül ne ifade ediyor size?

*12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra 7 Kasım 1980'de Mamak Askeri Cezaevi'nde işkenceyle öldürülen yayıncı İlhan Erdost'un kızı.