Evinin önünde bıçaklanan 20 yaşındaki Aykut Alıcı’nın ölümünün yarın 12. yılı. Anne Songül Alıcı, yetkililere seslenerek "Aykut’umun mezarında ‘tüm katiller ceza alana kadar bana ölüm yok’ demişim ama galiba yarı yolda kalacağım. Artık sesimi duyun, dayanamıyorum" dedi.

12 yıldır gözyaşları dinmeyen annenin isyanı: Artık dayanamıyorum
Anne Songül Alıcı, oğlunun katillerinin tamamının ceza alması gerektiğini, bunun için mücadele ettiğini söyledi. (Foto: BirGün)

Sibel BAHÇETEPE

İstanbul İkitelli’de 14 Ağustos 2010 yılında evinin önünde saçı uzun ve gözünde lens olduğu bahanesiyle bıçaklanarak öldürülen Aykut Alıcı’nın (20) annesi Songül Alıcı'nın 12 yıldır gözyaşları kurumadı. Oğlunun acısına dayanamadığı için evini satarak Çerkezköy'e yerleşen anne Alıcı, "O sokaklar, o ev hep Aykut kokuyordu, insanlar Aykut'un öldürüldüğü yere bastıklarında sanki kalbine basıyorlar gibi geliyordu. Artık kaldıramadım, dayanamadım. İl değiştirirsin, ilçe değiştirirsin ama acını değiştiremezsin" dedi. Oğlunun bıçaklanması olayına karışan 9 sanıktan 8’inin tahliye olduğunu kaydeden anne Alıcı "Artık sesimi duyun" diye feryat etti.

İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi öğrencisi olan Aykut Alıcı, 14 Ağustos 2010’da evinin önünde oturduğu sırada saçı uzun, gözünde lens olduğu için saldırıya uğradı. Kalbinden bıçaklanan Alıcı, kendi imkânlarıyla hastaneye gitti ancak yapılan tüm müdahalelere karşın yaşamını yitirdi. 2013 yılında Alıcı’nın ölümüne neden olduğu için yargılanan sanıklardan yalnızca Celal Toprak’a müebbet hapis cezası verildi. Cinayetin üzerinden 12 yıl geçti. Alıcı’nın öldürülmesine ilişkin yürütülen soruşturmada, cinayetin azmettiricisi olarak yargılanan Yavuz İ. ve diğer yedi kişi ise serbest bırakıldı. Karara itiraz eden Alıcı ailesi, 2017’de Yargıtay’a başvurdu. Dosya halen Yargıtay’da.

Oğlunun ölümünün ardından gözyaşları hiç dinmeyen ve sağlığını kaybeden anne Songül Alıcı, "Adalet talebiyle neler yapmadım ki, çıplak ayakla yürüdüm, eylemler yaptım ama kimse sesimi duymadı. Ayaklarım sakat oldu" dedi.

ACINI DEĞİŞTİREMEZSİN

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve siyasilere seslenen anne "Sesimi duyun, adalet istiyorum, beni dinleyin istiyorum. Bana 1 saat zaman ayırın feryadımı duyun" diye gözyaşı döktü. "Artık yoruldum" diyen anne Alıcı, İkitelli'de oğlunun anılarının olduğu sokağı ve evi geride bırakarak geçen aylarda Çerkezköy'e taşındığını anlattı. Anne Alıcı, yaşadıklarını şöyle özetledi: "Artık orada daha fazla oturmak istemedim, o sokaklar Aykut kokuyordu, insanlar Aykut'un öldürüldüğü yere bastıklarında sanki kalbine basıyorlar gibi geliyordu. Artık kaldıramadım, dayanamadım, bugüne kadar ilaçlarla yaşadım ve taşınmak istedim. 14 Ağustos benim kara günüm. Oğlumun geleceğini, kalemini elinden aldılar. Eğer Aykut Alıcı'nın babası bir iş adamı, bir milletvekili olsaydı çoktan bu dosya görülmüş ve gerekenler yapılmıştı. Ezilenlerin sesi duyulmuyor. 13 yıldır dosyalardan mücadeleden artık yoruldum, artık yoruldum. O kadar sağlığım bozuldu ki sabahlara kadar uyuyamıyorum. 9 katilden sadece biri tutuklu. Ama ben Aykut'un mezarında ant içmiştim, ‘Aykut'un katillerinin tümünü cezaevine koymadan bana ölüm yok’ demiştim ama galiba yarı yolda kalacağım. Yemekten kesildim, hiçbir şey yiyemiyorum. Bütün anılarını Ayyıldız sokakta bıraktım. Orayı sattım yeni aldığımız ev küçük. Eşyalar sığmadı, Aykut’umun fotoğrafları, eşyaları hepsi kartonda bekliyor. Aykut'un resimleri kartonlarda duruyor, her gece kalkıp kartonları öpüyorum, evde duramıyorum. Ben Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan ve yetkililerden, Kılıçdaroğlu, Meral Akşener’den randevu istiyorum, beni bir saat olsun dinlesinler. Adalet istiyorum. Pazartesi günü Aykut’un Hadımköy’deki mezarına gideceğim. İl değiştirirsin, ilçe değiştirirsin ama acını değiştiremezsin. Acım hala taze."