Bugün 16 Mart 1978 günü yapılan katliamın 32. yıldönümü. 22 yıl önce İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden çıkmakta olan

Bugün 16 Mart 1978 günü yapılan katliamın 32. yıldönümü. 22 yıl önce İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden çıkmakta olan devrimci öğrencilere  bombalı ve silahlı saldırı yapıldı. Saldırıda Hatice Özen, Cemil Sönmez, Baki Ekiz, Turan Ören, Abdullah Şimşek, Hamit Akıl, Murat Kurt adlı 7 öğrenci yaşamını yitirirken, 41 öğrenci yaralandı.
16 Mart katliamıyla ilgili 12 Eylül’den sonra İstanbul Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’nde açılan dava 1982’de beraatla sonuçlandı. Sözde kanlı olayların üstüne gitmek için darbe yapanlar, darbeye gerekçe olan en önemli katliamlardan birinin soruşturulmasını engelledi. Sanıklar aklanınca dava dosyası kapandı.
Yaşanmışlıklar unutulmuyordu. Toplumsal hatırlama bilinci ve vicdan unutulduğunu sandığımız şeyleri önümüze çıkarıyordu. Olaydan 19 yıl sonra dava yeniden açıldı.
1997’de İstanbul Barosu Susurluk Komisyonu davayla ilgili yeni belgeler bulunca, ölenlerin dönem arkadaşı avukatlar, 1997’de 16 Mart davasını yeniden açtılar.
Saldırının olacağını bildikleri halde hiçbir güvenlik tedbiri almadıkları gibi gerçekleşmesini kolaylaştıranlar, saldırganların yakalanmasını engelleyenler, saldırıyı gerçekleştirenler ve türlü kirli bağlantı bir bir açığa çıkarılıp mahkemeye çağrıldı. Önemli bir kısmı mahkemeye gelmedi. Mahkeme de bu konuda caydırıcı davranmadı.
Bu doğrudan bir Gladio davasıydı. Alanında açılan tek davaydı. Devlet çekirdeğini yöneten güçler de buna uygun davrandı. Temel bilgi ve ilişkiler, MİT’e, Emniyet’e ve askere uzanıyordu. Her üç kurumda bu konuda son derece ketum davrandı. Hiçbir bilgi vermedikleri gibi bu yollu en küçük çatlağı süratle kapattılar.
12 Eylül darbecileri, Erdal Eren’i 17 ‘sinde darağacına gönderirken, devamcıları zamanaşımı oyunuyla 16 Mart katliamcılarını  sorgudan bile geçirmeden davayı toptan bitirmek istiyorlar.
16 Mart, 12 Eylül darbesine giden planlanmış yolda katliamlar aşamasını açan olaylardan başlıcasıydı.
Türkiye,  5.000 gencinin katledilmesi pahasına gerçekleştirilen 12 Eylül darbesiyle henüz yüzleşmedi, hesaplaşmadı.
Anayasanın Geçici 15. Madde’sinin kaldırılması önüne set çeken AKP hükümeti 1980 öncesi katliamların 12 Eylül darbesiyle olan gerçek ilişkilerinin de açığa çıkmasına set çekmiş oluyor.
Hükümet bu tavrıyla, geçmişin kanlı karanlık sayfasıyla hesaplaşılmasını ve  geleceğin beyaz aydınlık sayfasını açılmasını engellemiş oluyor. Ağır bir militarist kültürün ve karanlığın iktidar ilişkileri üzerinden yürütüldüğü bir ülkede yaşamaya devam edeceğiz anlamına geliyor bu.
Böylesine karanlık bir tabloyla yüzleşmeden/hesaplaşmadan adil, demokratik toplum, çağdaş bir Türkiye’ye ulaşmak mı istiyoruz?
Yalan!... Türkiye toplumu ve halkı, yıllar ve yıllardır iktidarlar üzerinden yaratılan bu yalanların yarattığı sahte bir dünyada yaşıyor.
Yüzleşme/hesaplaşma üzerinden geçmişin kanlı sayfalarının irinini sağaltarak aşabiliriz bu “eski” dünyayı  yalanlarını…
16 Mart katliamını hatırlayalım, hesaplaşalım öyleyse...