19 Mayıs’tan bugüne süren bağımsızlık mücadelesi

Genç BirGün

19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı gün ‘birinci paylaşım savaşının’ sonunda işgal edilen Türkiye topraklarında bağımsızlık mücadelesinin başladığı tarih. O günlerden başlayan bağımsızlık mücadelesi bugünlerde hala sürüyor. Emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesi acil bir gündem olarak tüm memleketin ve gençliğin meselesi.

68 gençliği de mücadelesini ‘ikinci kurtuluş savaşı’ olarak anlamlandırıyor ve 6. Filoya karşı meydanlarda bağımsızlık şiarını haykırıyordu. Buna karşı iktidar sahipleri her daim emperyalizmle yakın ilişkiler kurdu. Emperyalistler, tekelci iş birlikçileri ve onlarla uzlaşan oligarşinin fraksiyonları eliyle Türkiye’de bağımlı bir devlet inşa ettiler.


Bu devlet; asker, polis ve MHP’de cisimleşen ülkücü-faşist çeteleriyle, devrimcilere ve emeğini savunan halka savaş açıyordu. Devrimciler ve emekçi halk bu saldırılara karşı koydu. Türkiye’de bağımsızlık mücadelesi, emperyalistler eliyle silahlandırılan faşist çetelere karşı verilen mücadeleydi. Emperyalizm, çeteleri ve kurumlarıyla halkın karşısında yer alan içsel bir olguydu. ABD’nin sosyalist bloka karşı savaşı kendi topraklarının dışında sürdürmek için yapılandırdığı ve buna uygun olarak örgütlediği asker, polis ve faşist çetelerden oluşan iç savaş unsurlarının adı kontrgerillaydı.

Kontrgerillanın tertiplediği saldırılar ve katliamlar yoluyla emek ve devrim mücadelesi yok edilemedi. Ancak bu saldırılarla 12 Eylül askeri faşist darbesine zemin hazırlandı.Kontrgerillanın neden olduğu terör ortamından güç alınarak gerçekleştirilen emperyalizm kaynaklı darbe, Türkiye’de emeğin kazanımlarını piyasaya açtı, kamu varlıkları özelleştirildi, kısmi demokratik kurumlar tasfiye edildi.

Bugün de AKP tarafından uyuşturucu, silah gibi illegal işleri yürütmesi için görevli kılınan, Sedat Peker’in açıklamaları yine bu faşist rejimi kendi içlerinden ifşa ediyor.

AKP unsurlarının çıkar savaşları etrafında ayyuka çıkan kirli mafya ve siyaset ilişkileri, devletin kurumlarıyla ve unsurlarıyla birlikte kriz halinde olduğunu, en zayıf zamanlarını yaşadığını gösteriyor.

Devletin bu kriziyle eş zamanlı olarak emek ve demokrasi cephesindeki mücadeleler, toplumsal mücadelelerdeki ivmenin izlerini taşıyor. Kapitalizmin ve bağımlı devletin artık kronik krizi ne düzen muhalefetiyle ne de faşist devlet müdahaleleriyle çözüme kavuşabilir.

Bugün üniversitelerde kayyumlara karşı özerk üniversite, meydanlarda laiklik ve demokrasi diye sloganlaşan mücadelemiz, onurlu bir memleket mücadelesidir. Bugün AKP’ye ve faşist çetelerine karşı verdiğimiz mücadele bağımsızlık mücadelesidir.