Eşbaşkanımız Muzaffer Şakar, AKP-Cemaat iktidarının mutlu yuvası henüz bozulmamışken Cemaate karşı mücadele yürütüyor ve kamuoyunu bilgilendirmek üzere sayısız çalışmalar içerisine giriyordu

2. Ahmet Şık-Nedim Şener vakası

ORHAN GAZİ ERTEKİN - Demokrat Yargı Eşbaşkanı

Demokrat Yargı Eşbaşkanımız hakim Muzaffer Şakar’ın Diyarbakır Adliyesindeki odası 11 Ağustos günü sabah saatlerinde polis tarafından basıldı ve gözaltı işlemi başlatıldı. En başından ilan edelim ki bu Türkiye yargı tarihindeki 2.Ahmet Şık-Nedim Şener vakasıdır. Ahmet Şık-Nedim Şener’in gözaltına alınması vakası bilindiği üzere Ergenekon davasının kırılma noktasıydı ve o davadaki sayısız hukuk ihlallerinin bütün kamuoyu nezdinde ifşa olmasını tetikledi. Dahası, her iki gazeteci de gerçek bir “derin devlet” soruşturmasının izlerini sürerek ciddi araştırmalar yapıyor, doğru ve bütünlüklü soruşturma yapmanın yollarını gösteriyorlardı. Başka deyişle bir derin devlet soruşturmasının en gerçek takipçileriydiler. Buna karşılık, Ergenekon davası sahipleri, büyük bir akıl tutulması ile Şık ve Şener’i de davanın failleri arasına yerleştirmek gibi bir yolu tercih ettiler ve kamuoyunun derin bir şüpheyle sorgulaması karşısındaki tepe taklak çöküşleri de böylece başladı. Şimdi çok benzer bir durumla karşı karşıya bulunuyoruz. Eşbaşkanımız Muzaffer Şakar, AKP-Cemaat iktidarının mutlu yuvası henüz bozulmamışken Cemaate karşı mücadele yürütüyor ve kamuoyunu bilgilendirmek üzere sayısız çalışmalar içerisine giriyordu. Makale ve kitaplarla Cemaat üzerine araştırmalarını derinleştiriyor ve tespit ettiği Cemaat işgaline karşı durmaya çağırıyordu. Son altı yılını böyle bir mücadele içinde geçirmiş kişinin şimdi Cemaat soruşturmasına dahil edilmesi kaçınılmaz olarak aklımıza Ahmet Şık-Nedim Şener vakasını getirmektedir. Ahmet Şık-Nedim Şener’in Ergenekon davasına dahil edilmeye çalışılması trajikti. Aynı trajik durumla bu kez de demokrat Yargı eşbaşkanı Muzaffer Şakar›ın Cemaat iddiasıyla gözaltına alınması vesilesiyle karşı karşıya bulunuyoruz.

Durumu anlamak için biraz daha yakından bakalım mı?

Muzaffer Şakar’ın hesabı budur
Bugün Muzaffer Şakar›ın 3. gözaltı günü doluyor. Ve hala Türkiye yargısı içinde Cemaate karşı bizzat Cemaat “iktidar”ı döneminde mücadele eden üç-beş hakimden birisi olan Muzaffer Şakar’dan Cemaatci olmadığını kanıtlaması bekleniyor! Şaka gibi ama gerçek! Gerçeği ve sahteyi ayırma yeteneğine sahip olanlar için alın size bazı bilgiler...

-Muzaffer Şakar, Cemaat HSYK’sı döneminde bugün tutuklanan 2 müfettişin sicilini bozması nedeniyle iki yıl geç birinci sınıfa ayrıldı. İkinci Cemaatçi müfettiş tarafından hal kağıdına “birinci sınıfa asla ayrılamaz” şeklinde not konuldu. Bu not Şakar’ın dosyasında rahatlıkla görülebilir…

-Cemaat HSYK’sı tarafından defalarca disiplin soruşturması açıldı…

-Cemaat HSYK’sı döneminde önce Kilis, sonrada bir yıllık hakimlerin getirildiği Yargıtay Tetkik Hakimliğine tayin edildi.

Yargıtayda ceza dairelerinde hiçbir görev verilmedi. Kooperatiflerle ilgili davalara raporlar hazırladı…

-Hakkında verilen müfettiş notları nedeniyle davalar açtı.

-Bağımsız olarak çalıştığı yerler ilk kura ile göreve başladığı Kocaeli’den sonra Ardahan Hanak, Çankırı Kurşunlu ve Kilis’tir… Cemaat yargısı döneminde HSYK taraftarlarının hiç bir biçimde tercih etmediği yerlerdir bu yerler…

-Türkiye insan Hakları kurumuna ise Yılmaz Ensaroğlu’nun talebi ile atanmış ve raporları ile kurumun tüm üyelerinin saygısını kazanmıştır...

-Cemaat karşıtı olarak yazılmış iki kitabın yazarlarından birisidir: “Türkiye’de yargı yoktur” ve “Yargıda kumpasın köşe taşları”. Bu kitaplar, 2010’dan itibaren Cemaatin yargıyı nasıl ele geçirdiğini bütün açıklığı ile gün gün ifşa eden çalışmalardır.
Şaka gibi ama gerçek! Buyrun müktesebat budur. Siz karar verin artık...

Ve hukuku, Ve aklı ve Vicdanı siz bulun...