Yeşil Yol’a karşı direnen Samistal Yaylası’nda nöbet sürüyor. Yayla sakinleri beton yolların yapılmasıyla birlikte kültürlerinin de kendilerinin de yok edileceğini düşünüyor

2 bin 600 metrede topyekûn direniş

ONUR EREM

Geniş ve yemyeşil bir yayla, her yerden akan onlarca küçük dere, tarihi yüzlerce yılla ölçülen eski taş evler... Rize’nin Çamlıhemşin ilçesindeki engebeli dağ yolları üzerinden yaklaşık dört saatlik zorlu bir yolculukla varılan 2 bin 600 rakımdaki Samistal Yaylası’na geldiğinizde gözünüze ilk çarpacak şeyler bunlar. Bir de bu cennet tasvirinin ortasına düşmüş bir ur gibi gözüken ekskavatör. ‘Yeşil Yol’ diye bilinen yolun inşaatını engellemek için yaylacı kadınların kendilerini önüne attığı, Rabia Bekar’ın tüm Türkiye’de manşetlere çıkmasına yol açan ekskavatör bu. 10 ve 11 Temmuz 2015’te halkın büyük tepkisi sonucu şirket inşaatı yarım bıraksa da aracını yayladan çekmemiş.

SONUNDA YAŞANMAZ OLUR
“Bu aracın geldiğini görür görmez kendimi önüne attım” diyor Ayşe Altaş. Samistal’de her yaz yaylacılık yapan 25 kişiden biri olan 60 yaşındaki Ayşe Altaş’ın inşaata tepkisi büyük. “Önce yolu yapacaklar, bütün bu yaylaları büyük otellere açacaklar, dağlara da maden yapacaklar. Sonunda burası bizim için yaşanmaz bir yer olacak. Yaylacılık kültürümüz bitecek” diyor Ayşe Altaş.

Yaylada yaşayan bir başka kadın olan Süreyya Yücel, Samistal’in otlarının çok özel olduğunu, bu sayede buradan beslenen ineklerin sütünün, bu sütlerden yaptıkları peynirin eşsiz olduğunu söylüyor: “Bu yüzden çok rağbet görüyor. Ama buraya yol, otel, maden yapıldıktan sonra eskisi gibi hayvancılık yapmamız mümkün olmayacak.” Emekli öğretmen olan Yücel, “Ülkenin sahillerini talan ettiler, şimdi sıra dağlarına geldi. El atmadık yer bırakmıyorlar” diyor.

ASIL AMAÇ YOL OLSA...
Karadeniz İsyandadır Platformu’nun Yaşam Yolcuğu ile geldiğimiz bölgede Yeşil Yol’a tepki, Samistal’de yaşayanlarla sınırlı değil. Yeşil Yol’un getireceğinin yalnızca yol olmayacağını düşünen çok sayıda kişiden biri de, Çamlıhemşin’de yaşayan, turizm ve yerel üretimle uğraşan Evrim Güney. “Biz yola değil, Yeşil Yol’un getireceklerine karşıyız. Yeşil Yol ile Karadeniz’in dağlarını sermayeye açmak istiyorlar. Mesele yaylaya ulaşmaksa bir silindir ile varolan yolun üzerinden geçip bu yolu düzeltmek mümkün. Ama amaç bu altyapının üzerine büyün işletmeler kurmak. Dağlarda yeni yerleşim yerleri yapılacak. Sit alanlarını koruyamayan bir yönetimin nasıl yapacağını düşünebilir misiniz? Yeşil Yol’un etrafına 38 büyük otel yapılacak. Bunların hepsi milyon dolarlık oteller. Buradaki yerel işletmecilerin o büyük yatırımlarla rekabet etmesi mümkün olmayacak” diyor Güney, “Buradaki insan ilişkilerinin ve kültürün, kapitalizmin rekabetçi kültürüyle bozulmasını istemiyoruz. Gençlerimize hizmet sektöründe köleliği reva görmüyoruz. Bu, Hemşin ve Laz kültürlerini tamamen yok etmek demektir.”

ÖDÜL: İŞLETMEYE MÜHÜR
Kendisi, Çamlıhemşin’in de içinde olduğu Fırtına Vadisi’ndeki pek çok insanla birlikte Fırtına İnisiyatifi’ni kurarak bölgedeki talan projelerine karşı direniyor. Direnişinin bedeli olarak, 4 Ağustos Pazartesi günü işletmesi mühürlendi. Daha önce de bir HES inşaatı nedeniyle oluşan sel, işlettiği kafeyi sel altında bırakmıştı. Yeşil Yol’un da kendi hayatını doğrudan etkileyeceğini düşünüyor. Onun gibi düşünen bir diğer kişi de bölgedeki maden, sahil yolu, Yeşil Yol gibi projelerin bir bütün olarak Karadeniz için kurgulanan geleceği gösterdiğini söyleyen Avukat Yakup Okumuşoğlu. Okumuşoğlu, Karadeniz’de doğaya zarar verecek pek çok projeye karşı açtığı ve kazandığı davalarla tanınıyor.

Samistal ve çevresinde altın, bakır, toryum, quartz gibi değerli doğal kaynakların olduğu da biliniyor. Fakat Samistal’i çevreleyen dağların güzelliği, üzerinden geçecek büyük bir beton yol, sağına soluna açılacak madenler, taşocakları veya otelleri akılda canlandırmayı imkânsız kılıyor. Burada doğa, güzel gözüktüğü kadar çetin de. Yakıcı güneş, yoğun yağmur ve dolu aynı gün içinde görülebiliyor. Çetin doğa koşulları, burada yaşayan insanların kişiliğini de etkiliyor. İnsanlar, yaşları ilerlese bile güçlü, dik ve kararlı.

***

YOL'U İSTEYENLER DE VAR
Samistal’e büyük bir yolun yapılmasını isteyenler de var. Eskiden at sırtında günler süren yolculuklarla ulaşılabilecek yerlere artık insanlar arabayla, hemen ulaşmak istiyor. Samistal’i kullanan üç köydeki nüfusun büyük bir kısmı inşaata karşı olsa da, bir kısmı bu nedenle inşaatı destekliyor. “Her yaylanın düzgün yolu var, Samistal’in yolu yok. Buraya çıkana kadar aracımız hasar alıyor” diyerek yaylalarına asfalt bir yolun yapılmasını istiyorlar. “Bu yolu destekleyenlerin çoğu AKP’li” diyor Ayşe Altaş, “Onlara turizmden gelir elde edecekleri, evlerini tamir etmeleri, yenilemeleri konusunda kolaylık sağlayacakları sözü veriliyor.”

***

KÖTÜ ÖRNEK AYDER
“Samistal’in yüzlerce yıllık yaylacılık tarihi var. Yüzyıllardır atalarımız haziranda köylerinden çıkar, atlar ve katırlar üzerinde en az bir günlük seyahatin ardından Samistal’e varırdı. Varışta günler süren şenlikler yapılır, yaylanın terk edildiği eylül ayına kadar neredeyse kimse yayladan ayrılmazdı” diyor Ayşe Altaş, “Bunun gibi projelerin girdiği yaylaların ne hale geldiğini gördük” diye devralıyor sözü Süreyya Yücel, “Ayder’de turist çöpleri yaylayı, otellerin atık suları dereleri kirletiyor.”

***

İMÂR PLANI 17 YILDIR BEKLETİLİYOR
Samistal’de evleri tamir etmek büyük bir sorun. Bölgenin Koruma Amaçlı İmar Planı 17 yıldır bekletildiği için insanlar evlerine çivi bile çakamıyor. “Bu planı hâlâ çıkarmama nedeninin bölgeyi insansızlaştırıp Yeşil Yol’a hazırlamak olduğunu düşünüyorum.” diyor Evrim Güney. İşletmesinin mühürlenmesinin nedeni de, plan hazırlanmadığı için iskân alamamasıydı. Milli parkta balık tuttuğu için bin lira ceza kesildiğini ama taş ocakları için jandarma çağırdıklarında gelmediklerini anlatıyor.