Samsun ruhu 19 Mayıs 1919, emperyalist kuşatmanın kırılarak bağımsız Cumhuriyet’in kuruluşunun önünü açacak mücadelenin ilk adımıydı. 19 Mayıs’ın 100’üncü yılı, Erdoğan liderliğinde bir devlet töreni ile kutlandı! 19 Mayıs’ın 100 yıl önce açtığı yoldan ilerleyerek kurulan Cumhuriyet’in tüm kazanımlarını ortadan kaldırarak kurulmuş siyasal İslamcı rejim, birlik fotoğrafı eşliğinde 19 Mayıs’ı selamladı! Erdoğan’ın Bahçeli, Perinçek gibi […]

2 .Yenikapı hamlesi

Samsun ruhu

19 Mayıs 1919, emperyalist kuşatmanın kırılarak bağımsız Cumhuriyet’in kuruluşunun önünü açacak mücadelenin ilk adımıydı. 19 Mayıs’ın 100’üncü yılı, Erdoğan liderliğinde bir devlet töreni ile kutlandı! 19 Mayıs’ın 100 yıl önce açtığı yoldan ilerleyerek kurulan Cumhuriyet’in tüm kazanımlarını ortadan kaldırarak kurulmuş siyasal İslamcı rejim, birlik fotoğrafı eşliğinde 19 Mayıs’ı selamladı!

Erdoğan’ın Bahçeli, Perinçek gibi şürekasının yanında, Kemal Kılıçdaroğlu’nun da yer aldığı Samsun fotoğrafı “birlik” mesajı eşliğinde iktidar medyasının manşetlerini süsledi. Çubuk’ta organize bir linç girişimine uğratılan Kılıçdaroğlu, kuşkusuz bu birlik karesinin tamamlayıcı unsuru olarak davet edilmişti.

TERÖRİSTtEN BİRLİĞE

31 Mart seçimlerine giden süreçte “beka sorunu” adı altında, tüm muhalefeti “terörist” ilan eden, ayrışmayı derinleştiren iktidar, anlaşılan o ki şimdi böyle bir mesaja ihtiyaç duyuyor. Bu fotoğrafı tek başına İstanbul seçimleri için bir propaganda malzemesi olarak göremeyiz. Erdoğan’ın hem içerde hem de dışarıda daralan meşruluk sınırını genişletmek üzere attığı bu adımlar, muhalefetin içindeki kimi unsurlar tarafından da daha önce gündeme gelen “büyük uzlaşma”, “normalleşme” beklentilerini körüklüyor anlaşılan!

Sözcü gazetesi, Tütün Limanı’ndaki malum fotoğrafı “Samsun Ruhu” manşetiyle duyurdu! Bu tür “milli birlik”, “uzlaşma” adı altında atılan her adım, seçimsiz bir diktatörlük kurma arayışında olan bir iktidarın yürüttüğü faşist girişimleri normalleştirmek dışında bir anlam ifade etmez. Benzer bir coşku atmosferi 15 Temmuz sonrası Yenikapı’da organize edilen miting için de yaratılmıştı. Yenikapı, AKP-MHP rejiminin derinleşmesini, tahkim edilmesini kolaylaştıran bir hava yarattı.

ÇOK KISA SÜRER

Gazetelerin birlik manşetleri attığı dakikalarda aralarında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da olduğu çoğunluğu HDP’li olan 25 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle hazırlanan fezlekelerin TBMM’ye gönderildiği bilgisi geldi. Gasp edilmiş seçimlere giderken bu fotoğraftan yeni bir ruh ya da ittifak çıkmayacağı ortada. Bununla birlikte, Erdoğan’ın, İstanbul seçimleri sonrasında, hem dış politika hem de ekonomideki sıkışmanın yükünü paylaşmak için bu ve benzeri adımlar atması muhtemel. Bu adımlara karşılık vermeye hevesli bir muhalefetin var olduğunu da görüyoruz. Bu tavrın halkın yenmeye başladığı siyasal İslam’ı düştüğü yerden kaldırmaktan başka bir şeye hizmet etmeyeceğini de akıldan çıkarmamak gerer.

***

IŞİD’le kim mücadele edecek?

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu geçen hafta ilginç bir bilgi paylaştı. Soylu’nun verdiği bilgiye göre IŞİD Türkiye sınırları içerinde son üç yıldır görülmediği biçimde yoğun bir trafik içerisine girmiş. Bilgi, konunun birinci derece muhatabından geldiğine göre ciddiye almak durumundayız. Açıklama ilginç. Ama açıklamadan daha da ilginç olanı o tarihten bu yana ne bir operasyon duyduk ne de bir tutuklama. Tam tersi İŞİD üyeliğinden yargılanan bazı isimlerin serbest kaldığını öğreniyoruz.

IŞİD Türkiye’de çok hareketli bir trafiğe girdiyse bunun önlemini alacak olan Süleyman Soylu değil midir? Eğer bu istihbarat çok net bir veri değil ise Soylu bunu neden kamuoyuyla paylaştı?

Bu açıklamadan bir iki gün sonra Soylu, “2-3 yıldır ülkede patlama olmuyor” diyerek olaya bir başka boyut kattı. Soylu iki konuyu da yeniden gündeme taşıdı. Biz de Aziz Nesin’in öyküsünde olduğu gibi merakla bekliyoruz ‘du bakali ne olacak’.

***

AKP’li olduğu tahmin edilmek sureti ile…

Binali Yıldırım İstanbul seçimlerinde nasıl hile yapıldığını kamuoyuyla paylaştı. Sandık başkanları seçmenin yüzüne bakarak AKP’li olduğunu tahmin ettikleri kişilere büyükşehir seçimlerine ilişkin oy pusulası vermemiş. İki pusula verilmiş biri saklanmış… Aynen öyle dedi Binali Yıldırım. Seçim süresince Erdoğan’ın çok öne çıktığı Yıldırım’a alan bırakmadığı çok konuşuldu. Siz söyleyin Erdoğan haklı mı, değil mi?

***

Kara kutu: Ramazan sofrası

Yoksul yurttaşların ramazan sofrasında boy göstermek moda oldu. İBB Başkan Adayı Binali Yıldırım yetmemiş gibi bakanlar da tek tek yer sofralarında iftar açmaya koştular. Fotoğraf karesine girecek büyüklükte yemek masaları dururken yer sofrasının tercih edilmesi nasıl PR çalışmasıdır bu ayrı bir tartışma konusu olmakla birlikte, yapılan şey tek kelimeyle “ucuz propaganda” olarak tanımlanabilir. Ülkede yaşanan yoksulluğun birinci derecede sorumlusu olanlar lüks araçları ve onlarca koruma ile gittikleri evlerde medyaya görüntü veriyorlar. Bu görüntü, 20-25 yıl önce devlet maaşıyla başladıkları yolculukta nasıl bu kadar zenginleşebildiklerini saklamaya yetecek mi? Tabii ki hayır. Bu çaba beyhudedir. Sarayda yaşayanlar, Çankaya Köşkü’nü işgal edenler için yoksul yurttaşlar ancak birer seçim propagandasıdır.

Burada bir uyarıyı da muhalefet hak ediyor. Ne kadar ince ve zarif yapılırsa yapılsın, dini ritüelleri siyasal alana taşımak da hiç doğru bir tarz değil. Sonunda bunun siyasal İslamcı rejimin kodlarını güncelleyen ve genişleten bir etki yaratacağı unutulmamalı.