Prof. Steve Henke, ABD'nin ünlü ekonomi dergisi Forbes'in ünlü uluslararası finans yazarı. Kendisiyle 2002 yılında Türkiye'de yapılan bir röportajda...

Prof. Steve Henke, ABD'nin ünlü ekonomi dergisi Forbes'in ünlü uluslararası finans yazarı. Kendisiyle 2002 yılında Türkiye'de yapılan bir röportajda (söz konusu röportaj 13 Mayıs 2002 tarihli Star gazetesinde yer alıyor) o günkü hükümete "Atatürk'ü örnek alın, IMF'den emir almayın" şeklinde bir tavsiyede bulunuyor.

Bu tavsiye bir sonraki hükümet tarafından benimsenmiş ve ciddiye alınmış olmalı ki, bu hükümetin Maliye Bakanı, 2008 Bütçesi'nin Genel Kurul görüşmelerinde yaptığı sunuş konuşmasında, kendi dönemlerindeki bütçe politikalarıyla Atatürk'ün tam bağımsızlık hedefine en çok kendilerinin yaklaştığını iddia edebilmiştir. Yani, Henke'nin tavsiye ettiği gibi Atatürk örnek alınmıştır! Ancak ufak bir farkla; iddiadan anlaşılıyor ki, amaca önerilenden farklı bir araçla ulaşılmıştır. Bu da çok doğal! Çünkü her yiğidin farklı bir yoğurt yiyişi vardır. İddiaya göre, AKP iktidarı döneminde Atatürk'ün tam bağımsızlık hedefine IMF direktifleriyle ulaşılmıştır.

İşte size, bağımsızlığı sağladığı ileri sürülen altıncı kezdir parlamentoya sunulup kabul edilen IMF bütçelerinin 2008'deki görüntüsü: Faiz ödeneği bütçenin dörtte birine ulaşıyor.

Vergi gelirlerinin üçte biri faiz ödeneğine gidiyor. Yani, vatandaşın ödediği vergilerin önemli bir kısmı kendisine "yol ve hizmet" şeklinde dönmek yerine rantiye kesimine özel bir hizmet olarak aktarılıyor. Dolaylı vergi ağırlıklı yapı devam ediyor. Yani, "vur abalıya" politikasında bir değişiklik yok.

Yatırımlara ayrılan ödeneğin payı yüzde 5 gibi oldukça düşük düzeyde. Ödeneğin milli gelirdeki payı ise, keza aynı şekilde çok düşük (yüzde 1,6). Nüfus çoğalırken, kentleşme hızı yükselirken ve altyapı ihtiyaçları artarken bu yatırım paylarıyla bu talepleri karşılayabilmek mümkün gözükmüyor.

Kamu çalışanlarının reel ücretlerinin gerile-tilmesine endeksli kemer sıkma politikası devam ediyor. Tabloda tek değişiklik, kamu kesimi için öngörülen faiz dışı fazlanın (FDF) ilk kez düşürülmüş olmasıdır. Bilindiği üzere, FDF yüzde 6,5'ten 5,5'e düşürülmüştür. Ancak, bütçe büyüklüklerinden görülüyor ki bu durum bütçenin faiz dışı harcamalarında (örneğin yatırımlarda olduğu gibi) önemli bir değişiklik yaratmamıştır.

Bunlar bütçenin sayısal büyüklüklerini gösteren niceliksel yönü. Bütçenin niteliğinde ise önemli bir değişiklik yok. Saydamlık ve hukuka uygunluk iddialarına rağmen geçmiş yıllarda olduğu gibi "Anayasaya aykırılık taşıyan hükümlere yer veren ve saydamlıktan uzaklaştığı Sayıştay tespitleriyle kanıtlanan bütçe görüntüsü" bu yıl da devem ediyor.

Bütçenin 2009 ve 2010 öngörülerinden de anlaşılıyor ki, Mayıs 2008'de sona erecek olan stand-by anlaşması IMF ile yola devam edilsin ya da edilmesin fiilen uzatılmış durumdadır. Anlaşılan IMF gölgesinden ve direktiflerinden bağımsız bir bütçe yapılması bir başka bahara kalacaktır. İleride bağımsız bütçelere kavuşabilme temennisiyle, iyi yıllar dilerim.

Not: Yazarımızın geçen haftalarda yurtdışında olmasından dolayı yazılarını yayımlayadık.