2020 İtalya Bölgesel Seçimlerine Giderken - 1-

BARIŞ YÜKSEL/BOLOGNA

İtalya beşi diğerlerinden daha fazla iç yetkilere sahip olmak üzere yirmi bölgesel hükümetten oluşmaktadır. Bu bölgeler sağlıktan eğitime birçok sosyal politikalar alanında oldukça görünür etkiye sahip olup, kendi meclislerine de sahiptir. Ayrıca, senatoda da bölgesel temsiliyet göz önünde bulundurulmaktadır. 2000’li yıllardan itibaren de özerklikleri mecliste geçirilen kanunlar sayesinde arttırılmış, zaman zaman da daha fazla yetkilere sahip olmaları İtalyan politik arenasında tartışılmaktadır. Bu sebeple de, İtalya politik arenasında önemli bir yere sahiptirler. Buna bağlı olarak, bölgesel seçimlerde yerelde olan problemler ya da iyi uygulamalar, ülke politikasından belli ölçüde koparak sonucu belirleyebilen bir hal alabilmektedir. Örneğin Umbria bölgesindeki son seçimlerde yolsuzluk ve adam kayırma soruşturmaları, bölgesel seçimlerin sonucuna yansıdı denebilir.

Ayrıca bu dönemki bölgesel seçimlerin bir takım kendine özgülükleri de bulunmakta. Örneğin, Salvini’nin liderliğini yaptığı Lig Partisi geçen Mayıs’ta Avrupa Parlamentosu seçimleri sonrasında desteğini arttırmış ve ortağı olduğu hükümet için güvenoyu istemişti. Hesaplarında, tek başına iktidar olmak vardı. Lakin, 5 Yıldız Hareketi Demokratik Parti ile yeni hükümet kurma konusunda anlaşmış, Lig Partisi muhalefet konumuna düşmüştü.

Demokratik Parti’nin hükümet ortağı olması ülkenin mülteciler konusundaki sert durumunu yumuşatmış, AB ile kopmanın eşiğine gelen ilişkileri de rahatlamıştı. 5 Yıldız Hareketi ve Demokratik Parti için gelen bölgesel seçimler bir erken güvenoyu olarak görülebilecek iken, Salvini ya da Berlusconi içinse güçlerini arttırabilecekleri bir hamle olarak görülüyor.

İtalya’da 2020 yılında varolan 20 bölgeden 8’inde seçimler gerçekleşecek. Bunlar sırasıyla Emilia-Romagna (26 Ocak), Calabria (26 Ocak), Campania, Liguria, Marche, Apulia, Tuscany, ve Veneto (Mayıs /Haziran) dur.

Bölgesel seçimleri daha iyi anlayabilmek adına son genel seçimlerde ülke gündemini hangi konuların yoğunlukla işgal ettiğine, partilerin vaatlerine ve seçim sonuçlarını kısaca hatırlamakta fayda var. Son bölümde İtalya’da refah devleti ve yerel seçimlere bir giriş niteliğinde olacak.

İtalya’da 2018 Genel Seçimleri

Her ne kadar genel hatlarıyla benzerlik gösterse de İtalyan politikasındaki çeşitli kavramlar her daim Türkiye algılarımızla örtüşmeyebiliyor. Bunda İtalya’ya özgü, Avrupa Birliği gibi bir ulus ötesi kurumla olan bağları, geçmişten süregelen faşizm olgusu, bölgesel ve genel seçim dinamikleri, mafyanın ülkedeki gerçekliği ve güney- kuzey ayrımı gibi bir çok sosyo-kültürel ve tarihsel dinamikler belirleyici olabiliyor. Buna ek olarak partilerin isimleri ya da liderleri aynı kalsa bile savundukları değerlerin, politikaların ve stratejilerin çeşitli gerekçelerle değişebildiğini görüyoruz.

2018 Seçimleri İtalya için önemli bir dönüm noktasıydı. Daha önceki dönemde yapılmış olan seçim yasasındaki değişiklikler, ilk defa 2018 seçimlerinde uygulanacaktı. Daha parçalı ve karmaşık denebilecek bir yapıda olmakla birlikte, koalisyon kurmanın partilere yarayacağı bir hal aldığı bir dönüşüm geçiren seçim sistemi farklı dinamiklere yol açtı.

Dönemin Cumhurbaşkanı partileri vaatleri konusunda gerçekçi ve elle tutulur olması konusunda uyarmış, daha sonra da birçok partinin vaatleri konusunda sorumsuzca davrandığını ifade etmişti. Yapılan anketlerde de vatandaşlar partilerin vaatlerinin uygulabilirliği konusunda aynı ölçüde ikna olmadığı görülmüştü.

Yapılan çeşitli mali analizlerde;

Demokratik Parti’nin vaatlerinin 35-60 milyar avro

Lig’in vaatlerinin 60-80 milyar avro

Yıldız Hareketi vaatlerinin 80-110 ve

Haydi İtalya’nın 140-300 milyar avro gibi maliyetlerinin olduğu ifade edilmişti.

Görüldüğü üzere merkez sol’un en fazla bütçeye riayet eden parti ve koalisyon pozisyonunda olmasının yansıra, geriye dönüp baktığımızda Lig ve 5 Yıldız hareketlerinin koalisyon ortaklıkları bitene kadarki geçen 1.5 yılda vaatlerinin çoğuna dair bir hamle yapamadıklarını gördük. Bu bağlamda, bu partilerin seçim kampanyalarının ana hatlarını sizlere özetlemeye çalıştım. Sonrasında da bir tablo halinde seçim sonuçları görülebilir.

Demokratik Parti Vaatleri (Sol Koalisyon)

Asgari ücret: Önceki genel sekreter Matteo Renzi asgari ücreti saatlik 9-10 avroya çıkarmak arzusunda olduğundan bahsetmişti. Ayrıca işsizliği azaltmak ve şirketleri sürekli kontrat önermek için bir takım teşvik paketleri vaadinde bulunmuştu.

Avrupa Birliği: İtalya için Avrupa Birliği giderek tartışmalı bir hal aldı denebilir. Bunda mali politikaları dayatan AB kadar, popülist söylemlerde yer bulan AB karşıtlığı da kısaca bahsedilebilir. Lakin Demokratik Parti ve müştereklerinin bu bağlamda çok da bu kısa dönemlik politikaları benimsediği söylenemez. Demokratik Parti, Avrupa’daki bütün vatandaşların oy kullanacağı ve Avrupa Komisyonu başkanını seçeceği bir Avrupa Birleşik Devletleri kurulmasından yana olduğundan bahsetmişti. Ayrıca avro bölgesi için genel bir finans bakanından yana olduklarını ifade etmişti.

Göç: Demokratik Parti, AB’nin güneydeki ülkelere çok fazla yük bindiren Dublin Anlaşmasının değişmesi için adımların atılmasına yönelik bir pozisyon alacağını söyledi. Bu antlaşmaya göre, mülteciler AB’ye giriş yaptıkları ülkede yerleştiriliyordu. Bu da Yunanistan, Malta, İtalya, İspanya gibi Akdeniz ülkelerine kuzeydeki ülkelere nazaran çok fazla ekonomik ve kültürel bir yük bindirdiği farklı AB toplantılarında dile getirilmişti. Ayrıca merkez sol bloğu mültecilerin Avrupa Birliği ülkeleri arasında paylaştırılması gerektiğini ifade etti. Bunun yanı sıra, AB’nin eleştirilen güvenlik merkezli algısını değiştirip uyum gibi diğer önemli süreçlere de vurgu yapmaya yönelik güvenlik için harcanan her bir avro için -mültecilerin kültürel anlamda da Avrupa Birliği’ne kazandırılabilmesi için- kültür alanında da bir avro harcanılması gerekliliğinden bahsederek diğer partilere göre oldukça farklı bir pozisyon aldı. Ayrıca bu süreci desteklemek adına, İtalya’da çok uzun süren vatandaşlık süreci kısaltmaya yönelik bir takım adımlar atılmasını vaat etti. Buna göre, aileleri mülteci olan kişilerden eğitimine İtalya’da başlamış ve tamamlamış gençlerin vatandaşlık süreçleri kısaltılacaktı.

Çocuk Yardımı: Demokrat Parti, toplam 3 yıl sürecek aylık 400 avroluk çocuk yardımından bahsetmişti. Buna ek olarak, çocuklar 18 yaşına gelene kadar aile bir takım vergilerden muaf tutulacaktı. Ayrıca, 30 yaşından önce ailesiyle birlikte yaşamayı bırakan gençlerde çeşitli vergi muafiyetinden yararlanabilecekti.

Devlet Televizyon Kanalı Katkı Payı: İtalya’da da bizimkine benzer belki de daha yüksek oranda denebilecek devlet kanalı Rai’ye para ödenmesi durumu var. Renzi bunun sona erdirileceğini söylemişti.

Beş Yıldız Hareketi Vaatleri ( Sistem Karşıtı )

400 kadar yasanın iptal edilmesi: Kendisini sistem karşıtı olarak sunan hareket, daha önceki yönetimleri geçirdiği yüzlerce yasayı iptal edeceğini açıklamıştı. Bunu yaparak, daha basit ve adil bir vergi sistemi kuracaklarını; bürokrasiyi azaltacaklarını ve bu sayede ticaretin daha rahat gelişmesini ve vergi kaçaklarını düşüreceklerini iddia etmişti.

Avro kuru: Hareket, her ne kadar avroya dair şüpheci davransalar da seçim vaatleri esnasında avro kurundan yana olduklarından bahsetmişlerdi.

Vatandaşlık geliri: Partinin programı çalışma yaşındaki her bir İtalyan vatandaşı için minimum 780 avroluk bir gelirden bahsetmiş ve emeklilik yaşının düşürülmesini desteklediklerini söylemiştir.

Mültecilerin durumu: Parti, yasadışı mültecilerin geldikleri ülkelere döndürülebilmesi için bir takım karşılıklı antlaşmaların imzalanması gerekliliğinden bahsetmişti.

Bebek bakımı: Parti çocuklu ailelerin oyunu kazanmak için, bebek bakımı masraflarının üstlenileceğini ve bebek bezi masraflarının iade edileceğini vaat etmişti.

Haydi İtalya Vaatleri (Sağ Koalisyon)

Vergi Düzenlemeleri: Eski Başbakan Berlusconi yeni bir vergi düzenlemesi yapacağını ve bunun temel vaadi olacağını söylemişti. Bu vergi fonunda yeteri kadar para toplandığında diğer vergilerin düşeceği gibi bir vaatle gelmişti. Ayrıca, araba, ilk ev, işyeri ve miras üzerindeki vergilerin kaldırılacağı gibi hiç de İtalya için olası görülmeyen bir vaatte bulunmuştu.

Avrupa Birliği: Berlusconi diğer sağ ortakları olan Lig ve İtalya’nın Kardeşleri ile İtalyan yasalarının AB mevzuatlarının üstünde bir önceliğe sahip olacağından bahsetmiş lakin avronun para birimi olarak tutulacağı ve AB’nin bütçe açığı sınırlamalarına uyulacağı sözünü vermişti.

Daha yüksek emeklilik ödemeleri: Parti, minimum emekli aylığını iki katına çıkarıp bin avro yapacağını vaat etmişti. Ayrıca emekli anneler için bir takım ekstra yan haklar verileceğini söylemişti. Son olarak yaşlı nüfusun oylarını kazanmak için ücretsiz diş ve göz bakımı vaadinde bulunmuştu.

Evcil Hayvan Sahipleri İçin Vergi Muafiyeti: İtalya’da evcil hayvan oldukça yaygın bir alışkanlık. Bunun farkında olan Berlusconi, seçimlere yaklaşırken kendisini bir hayvan hakları aktivisti misali sunmaya başlamış ve evcil hayvan gıdaları ve veteriner giderleri için vergi muafiyeti getirerek bütçe dostu uygulamalarla İtalyanları rahatlatacaklarından bahsetti.

Lig Vaatleri (Sağ Koalisyon)

Göç: Salvini yüz bin mültecinin bir yıl içinde geri gönderileceğini; mültecilerin kamplarda tutulma sürelerinin esnetilip ülkelerine geri gönderilmesinin kolaylaştırılacağını söyledi.

Avro: Parti sağ koalisyonun parçası olarak pozisyon değiştirdiği söylenebilir. Önceleri, İtalya’nın avrodan çıkması gerektiğini söylerken sonraları bir takım mali egemenlik, ulusal güvenlik gibi popülist söylemlere yaslanan müphem bir tutum içerisine girdi.

Avrupa Birliği: Salvini, eğer AB finans kurallarını dayatmaya devam ederse, İtalya’yı AB’den çıkarmakla tehdit etti.

Sabit Vergi Düzenlemesi: Parti, %15 şeklinde bir vergi ayarlaması ile vergi kayıplarının önüne geçmeyi amaçlıyordu. Ayrıca vergi kaçakçılığına karşı ehliyet ve pasaporta 3 yıla kadar el konulması gibi planlara sahipti.

Emeklilik Reformu: Parti var olan emeklilik düzenlemelerini iptal edip, emeklilik yaşını düşürüleceğinden bahsetmişti.

Genelevleri yeniden açılıp vergilendirilmesi: Parti, 60 yıl önce yasadışı ilan edilen genelevlerin açılıp vergilendirilmesi sayesinde İtalyan ekonomisinin gelişeceği gibi bir vaatte bulunmuştu.

Zorunlu aşı sisteminin kaldırılması: Parti zorunlu aşıların kaldırılacağını ilan etti.

Ücretsiz kreşler: Parti, devlet tarafından fonlanan kreş vaadinde bulunmuştu.

2020-italya-bolgesel-secimlerine-giderken-1-671808-1.

2020-italya-bolgesel-secimlerine-giderken-1-671809-1.

Refah Devletinin Krizi

Batıdaki refah rejimlerinin, 2. Dünya Savaşı sonrası devletin kapitalist sınıfla işçi sınıfı arasında bir tampon işlevi görüp, (ulusal kapitalist) düzen içerisinde üretilen artı değerin dağıtılması sırasında bir aracı pozisyonu aldığı ve bu dengeleyici pozisyonunu 70’lerin ortasından itibaren yavaş yavaş bıraktığı yeterince konuşulmuş bir konu. Tabi devletler refahı aynı ölçüde sınıflara paylaştırmadığı gibi, bu refahı dağıtan pozisyonundan da aynı anda ve ölçüde vazgeçmedi. Burada devletin rolünün aktifliği veya pasifliği, farklı batılı devletlerdeki sınıf mücadelelerinin bu dağıtıma etkisi konularını şimdilik kenara bırakacağım.

Günümüzde İtalyan ekonomisinin bir borç ekonomisine dönüştüğü, Yunanistan’dan sonra AB içindeki oransal olarak en yüksek borçlu devlet olduğu bilinen bir durum. Durum böyle olunca da bir zamanların İtalyan refah devletinin giderek kendisini yeniden üretmekte artan bir şekilde zorlandığını görüyoruz.

Son genel seçimlerdeki bütün partilerin vaatlerini emeklilik, asgari ücretlerde iyileştirme, vergilendirmede değişiklikler, vatandaşlık geliri ve çocuk bakımı gibi konulara ayrılmasını da malum refah devletinin krizinin ilanı olarak görülmesi gerektiğine inanıyorum.

İtalyan devletinin bölgesel hükümetlerle olan ilişkisi, zaman içerisinde refah krizine bağlı olarak değişti. Bu yetki aktarımından refahı kimin üreteceğine kadar birçok toplumsal meselelerin gidişatına etki etti. İtalyan refah devleti krizinin, gelecek bölgesel seçimlere de oldukça etki eden mekansal ve tarihsel bir analizini bir sonraki seferde ele almaya çalışacağım.