Gençliğin “delikanlı” gücü bu olsa gerek : 21 yaşındaki Fransız genci, Maxime Verner, dinazorların kapışacağı...

Gençliğin “delikanlı” gücü bu olsa gerek : 21 yaşındaki Fransız genci, Maxime Verner, dinazorların kapışacağı Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday oldu. Son haftalarda art arda davet edildiği televizyon ve radyo programlarında, ulusal gazetelerin sayfalarında kendini  duyurmayı başaran Verner, Fransız gençliğinin sesini siyasete taşımak istiyor. Paris’te Sorbonne Üniversitesi’ne bağlı CELSA’da (Uygulamalı Edebiyat ve Bilimsel Araştırma Merkezi) siyaset iletişimi okuyan Verner’in Ermeni kökenli annesi ev kadını, kökleri İtalya’da olan babası ise Lyon bölgesinde taksi şöförü. Bu mütevazi ailenin üç oğlunun ikincisi, buraların tabiriyle “ağzında gümüş mama kaşığıyla doğmamış”. Geçtiğimiz dönem ERASMUS öğrenci değişim programından yararlanarak, İstanbul’da Galatasaray Üniversitesi’nde dört ay geçirmiş. “Her Yaştan Gençler Birleşelim! 2012 için 89 öneri” adlı manifesto niteliğindeki kitabını da İstanbul’da kaleme almış (Jeunes de tous les âges, unissons-nous! 89 propositions pour 2012, Max Milo yayınları, Mayıs 2011).

Maxime bu köşede sıkça andığım Stéphane Hessel ve -Türkçe tercümesi Mayıs ayında yayınlanan- “Öfkelenin!” manifestosunun bir ürünü mü? Tam değil. Maxime, toplumsal bilincinin onikinci yaşına girdiği 11 Eylül 2001’de New York’ta İkiz Kulelerin yerle bir olmasıyla yeşermeye başladığını söylüyor. Daha bıyıkları terlemeden yerel yönetimlerde söz sahibi olmak için kolları sıvamış. 2007 seçimleri arifesinde, seçmen kütüklerine kayıtlı olmayanları, özellikle de gençleri, vatandaşlık görevlerinden en önemlisine, oy vermeye teşvik etmek için büyüdüğü Lyon yakınlarındaki Bron kasabasında, elinde seyyar fotokopi aleti, çekimser seçmenleri kütüklere kaydetmek için kapı kapı dolaşıyor. Ardından da 18. yaşgününde belediye seçimlerine aday olmak için harekete geçer (18 yaşında yerel seçimlere aday olabiliyor). 9 Mart 2008’de sonuçlar açıklandığında, delikanlı belediye ve kanton seçimlerinde Bron’da yüzde 4 oy topladığını öğrenir. Başlattığı bir diğer girişim millevekilliği, Avrupa vekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylık yaşının 24’den 18’e indirtmek, senatörlük seçimi içinse 30 yaş sınırını 24’e çektirmek. Maxime -sadece- iki yıl süren bir mücadele sonunda, 5 Nisan 2011’de Fransız meclisinin “Genel seçimler, Avrupa Parlamentosu ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylık yaşını 18’e indiren yasayı onaylamasını” gururla izliyor. Ve derhal Cumhurbaşkanlığı adaylığını ilan ediyor!

Avrupa’da, özellikle de Fransa’da gençleri yok sayan, onlara yönelik hiçbir siyasi ve toplumsal öneri geliştirmeyen tüm partilerin aday adaylarını, 89 önerisini benimsemeye davet ediyor. Tüm partiler derken bir tek istisnada ısrar ediyor: Milli Cephe (Front National) adayı Marine Le Pen ile asla! Bu parlak genç, bugün tanımlanmış hiçbir siyasi yapının içinde doğrudan yer almak istemiyor. 2006’da ölü doğan “Sosyal Demokrat” hareketin içinde yer alsa da, kendini daha ziyade ortanın solunda görüyor. Tüm enerjisini önümüzdeki yaz boyunca seçim kampanyasına vermesi gerekiyor. Zira Fransız seçim yasaları uyarınca, Cumhurbaşkanı adaylarının en az 500 “kefil”den destek imzası alması gerekiyor. Bu kefaleti verebileceklerin başında ülkenin 36 000 belediye başkanı geliyor. Belediye başkanları gibi seçimle göreve gelen toplamı yaklaşık 9 000’i bulan, milletvekili ve senatörler, bölgesel yönetim başkanları, Avrupa Parlamentosunun Fransız vekilleri de kefil olabiliyor. Maxime Verner, 21 yaşının getirdiği heyecan ve iyimserlikle 500 imzayı rahat bulacağını, hatta geçeceğini öngörüyor. Ayrıca, seçimlerin ilk turunda da yüzde 5’e yakın bir sonuç elde edeceğine inanıyor. İkinci turda oy potansiyelini kimi desteklemek için kullanacağı sorusuna ise “89 önerimi hangi aday benimserse onu destekleyeceğim” diyor. Milli Cephenin faşistleri hariç.

Böylesi gençlerin umudu, heyecanı, girişimciliği karşısında şapka çıkartmamak mümkün değil. Türkiye’ye ilgisini ve sempatisini gizlemeyen Maxime Verner’i biz yakın takibe aldık. Bu yazıyı izleyen günler içinde de, görüştüğü ilk Türkiye gazetesi olan BirGün gazetesine verdiği özel mülakatı ve 89 önerisinin değerlendirmesini yayınlayacağız. Gazetemiz sayfalarında Maxime’i izlemeye devam edin...

Not: BirGün sorumlu yazı işleri müdürü İbrahim Çeşmecioğlu’nun zamansız vedası nedeniyle tüm yakınlarına ve BirGün camiasına baş sağlığı dilerim.