AKP’li yıllarda en büyük sorunlardan biri adaletsiz uygulamalar oldu. Halk yoksullaşırken ayrıcalıklı kesim oluşturuldu. Liyakat yok sayılırken, devlete çift maaşlı bürokratlar dolduruldu. Muhalifler cezaevlerine gönderilirken çeteciler sokaklara salındı. Kadınlar erkekler tarafından öldürülürken katiller cüzi cezalar aldı. Yandaşlar desteklenerek AKP medyası oluşturuldu.

21 yıllık adaletsizlik

POLİTİKA SERVİSİ

Ülkeyi 20 yılı aşkın zamandır yöneten AKP iktidarında en çok şikâyet edilen konulardan biri adaletsizlikler oldu. Sadece yargıda alınan kararlarda değil AKP’nin tüm tercihlerinde adaletsizlik ülkenin son yıllarına damga vurdu. Kendileri şatafat içinde yaşarken halkı sefalete mahkûm ettiler, öğrenciler açlıktan intihar ederken yandaşlarını burslarla Amerika’da okuttular, KHK’lerle akademinin içini boşaltırken üniversiteleri yandaş kadrolarla doldurdular, ataması yapılmayan öğretmenler intihar ederken bürokrasiyi çift maaşlılara teslim ettiler, mafyalar ve çeteciler cezaevinden serbest bırakılırken muhalif gazeteciler, Taksim Dayanışması üyeleri hapse atıldı, sokak ortasında gençler öldürülürken katiller çok cüzi cezalar aldı, kadın cinayetleri her gün işlenen sıradan bir vakaya dönüşürken katiller iyi halle serbest bırakıldı. Tüm bu yaşananlar AKP döneminin nasıl geçtiğinin özeti.



HALK SEFALET ONLAR ŞATAFAT İÇİNDE

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) tarafından hazırlanan ‘Açlık ve Yoksulluk Sınırı’ raporuna göre, yoksulluk sınırı 31 bin 241 TL’yi aştı. Açlık sınırı ise 9 bin 591 TL oldu. Çalışanların yaklaşık yüzde 40’ının asgari ücretle çalıştığı düşünüldüğünde halkın önemli bir kısmı açlık sınırının dahi altında çalışmaya mecbur bırakılıyor. Buna karşın Saray’ın sadece günlük harcaması bile 18 milyon TL’yi buluyor.

İstanbul Üniversitesi öğrencisi Sibel Ünli yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle intihar etti. Sibel Ünli’nin "Yemek kartımda 1 lira kalmış, gidecek yerim yok, iş arıyorum" tweetleri dikkat çekti. Buna karşın AKP İstanbul milletvekilleri Ravza Kavakçı Kan ve Fatma Betül Sayan Kaya ile AKP İstanbul Kadın Kolları Başkanı Rabia İlhan Kalender İBB’den aldığı yüksek burslarla yurtdışında eğitim aldı. Bu üç AKP’linin aldığı bursların toplamının 6 milyonu geçtiği ortaya çıkmıştı.

15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından başlatılan ‘cadıavı’yla binlerce akademisyen çeşitli bahanelerle bir torbaya doldurularak KHK’lerle ihraç edildi. İhraç edilen akademisyenlerin başka işlerde çalışması da çeşitli gerekçelerle engellenmeye çalışıldı, yurtdışına çıkmalarına izin verilmedi. Akademide boşalan kadrolara ise yandaş akademisyenler dolduruldu. Üniversiteler adeta AKP’nin arka bahçesi haline getirildi. Kişiye özel ilan üniversiteler için sıradan bir uygulama oldu.

Ataması yapılmayan öğretmenlerin sayısı 1 milyona yaklaştı. Yaklaşık 50 ataması yapılmayan öğretmen intihar etti. Birçoğu başka işlerde çalışırken hayatını kaybetti. KPSS’den yüksek puanlar almasına rağmen birçok kişi mülakatla elendi. Bürokrasi ise çift maaşlılarla dolduruldu.  Örneğin Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan aynı zamanda Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkanı. Yine diğer bakan yardımcılarından Enver İskurt ve Selim Dursun da Türk Telekom’da Yönetim Kurulu üyeliği yapıyor.

Pandemi döneminde çıkarılan afla birlikte aralarında Bahçeli’nin sürekli tahliye edilmesini istediği suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’nın da aralarında bulunduğu çeteciler serbest bırakıldı. Sokaklar suç örgütlerinin cirit attığı alanlara dönüştü. Cezaevleri ise adeta muhaliflerle dolduruldu. Muhalif gazeteciler tutuklandı. Açılan siyasi davalarla insanlar özgürlüklerinden mahrum bırakıldı. Yaklaşık bir sene önce Taksim Dayanışması üyeleri daha önce iki kez beraat aldıkları Gezi davasından hapis cezalarına mahkûm edildi.
AKP’nin iktidarda olduğu yıllarda birçok kişi sokak ortasında öldürüldü. Gezi Direnişi’nde Ethem Sarısülük, Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Abdullah Can Cömert, Mehmet Ayvalıtaş polisler ya da sivil saldırganlar tarafından öldürüldü. Kemal Kurkut 4 yıl önce Newroz’da herkesin gözü önünde katledildi. Fakat yapılan yargılamalarda ya çok cüzi cezalar verildi ya da hiç ceza verilmedi. Ahmet Atakan’ın ölümüne ilişkin dava bile açılmadı.

Neredeyse her gün bir kadın erkekler tarafından katledildi. Özgecan Aslan, Pınar Gültekin, Ceren Damar Şenel, Şule Çet gibi binlerce kadın bu 21 yılda öldürüldü. Birçok davada erkekler ‘haksız tahrik indirimi’ veya iyi hal denilerek cüzi cezalar aldı. Örneğin Belçika’da 4 kadını öldürdüğü için müebbet hapse mahkûm edilen Osman Çallı kendi talebiyle iade edildiği Türkiye’de 3 yılda serbest bırakıldı. Buna karşın AKP kadını koruyan sözleşmelere ve yasalara adeta savaş açtı. İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkıldı. 6284 Sayılı Yasa ise şu an iktidar ve ortaklarının hedefinde.

Suruç ilçesinde 14 Haziran 2018 tarihinde AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız, seçim çalışmaları sebebiyle iş yerlerini ziyaret etmiş ve taraflar arasında çıkan kavgada Celal, Adil, Mehmet, Fadıl ve Ferit Şenyaşar kardeşler ağır yaralanarak Suruç Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştı. AKP’li Yıldız’ın yakınları, Şenyaşar ailesine kaldırıldıkları hastanede de saldırmış ve tekrar çıkan kavgada Hacı Esvet Şenyaşar, oğulları Celal Şenyaşar ve Adil Şenyaşar ile milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın kardeşi Mehmet Şah Yıldız hayatını kaybetmiş, 8 kişi yaralanmıştı. Soruşturmada sürekli savcı değiştirildi. Şenyaşar Ailesi aylardır Suruç Adliyesi önünde nöbet tutuyor. Buna karşın İbrahim Halil Yıldız adeta korundu.

Basın üzerinde kurulan tahakküm de AKP döneminin en önemli başlıklarından oldu. AKP’ye yakın patronlar sağlanan kredilerle medya patronu yapıldı. En son örnek Doğan Medya’nın Demirörenlere satışı oldu. Demirörenler hâlâ Ziraat’ten aldıkları krediyi ödeyemedi. Sadece bununla da sınırlı kalmadı. Kamu kurumları yandaş medyayı reklama boğdu. AKP’ye muhalif olan medya ise çeşitli bahanelerle defalarca Basın İlan Kurumu tarafından cezalandırıldı.

Şirketler ise AKP döneminde teşvike boğuldu. Sadece geçen yıl  503,4 milyar TL’lik yatırım için şirketlere teşvikler verildi.  Bu şirketler gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, KDV iadesi, vergi indirimi, sigorta primi işveren payı desteği, yatırım yeri tahsisi, enerji desteği, faiz ve kâr payı desteğinden faydalandı. Buna karşılık halk borç batağına saplandı. İcra ve iflas dosyası sayısı 33 milyonu aştı. Dosya sayısındaki artış 2015-2022 arasında yüzde 27 oldu.

Adaletsiz ve ayrımcı uygulamalar depremlerin ardından da görüldü. CHP’li belediyelerin birçok yardımı engellenirken AKP’li belediyeler hiçbir engelle karşılaşmadı. Depremlerin hemen ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk önce partisinin yönettiği belediyelerle görüştü. Tepkilerin ardından CHP’li belediyeler de arandı. AHBAP gibi kurumların bağış toplaması engellenmeye çalışılırken tarikat ve cemaatlerin önüne hiçbir engel çıkarılmadı. 

***

İnsan hakları korunmuyor

Uluslararası araştırmalar da ülkede adaletsizliğin geldiği boyutu net bir şekilde ortaya koydu. Dünya Adalet Projesi’nin Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ne göre temel insani hakların korunmasında 139 ülke arasında 133’üncü oldu. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre ise 149’uncu sırada. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2022 Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 180 ülke arasında 101. sırada yer alan Türkiye, 2013’ten bu yana 48 basamak geriledi. Buna göre Türkiye, son 10 yılın en düşük puanını aldı.