Türkiye’ye bir dikta rejimi getirmeyi hedefleyen sistemi oylamak için sandık başına giden on milyonlarca yurttaş; yönetimin tek elde toplanmasına, tek kişinin Meclis’i feshetme yetkisine ve yargı erkinin iktidara bağlanmasına razı olmadı

24 milyon yurttaş işte bu yetkileri istemedi

Türkiye tarihinin en önemli referandumlarından birini büyük bir siyasal meşruiyet kriziyle geride bıraktı. Toplumun yarısı, dün oylanan dikta rejimine karşı durarak iradesini ortaya koydu. AKP, MHP, BBP ve Hüdapar’dan oluşan blok anca yüzde 51’e ulaşabilirken, toplam sayısı 23 milyon 500 bini bulan yurttaşlar yüzde 49’la ‘Hayır’ dedi. Toplumun yarısının istemediği ‘başkanlık sistemi’ şu şekilde:
Yönetim tekelleşecek!

İktidar yetkisi tek kişide: Anayasa değişikliğiyle rejim değişiyor. Başkan, (Cumhurbaşkanı) devletin başı görevini üstleniyor. Sistemde “başbakanlık” kalkıyor, görev ve yetkileri cumhurbaşkanına geçiyor. Cumhurbaşkanı kanunları onaylama, Meclis’e geri gönderme ya da Anayasa Mahkemesi’ne gönderme hakkına devam ediyor. Cumhurbaşkanı, yardımcılarını ve bakanları atama yetkisine sahip olurken, “başbakan”lık makamı lağvediliyor. Bunun dışında Cumhurbaşkanı üst kademe kamu yöneticilerini atama ve görevden alma ile diplomat görevlendirme yetkisine sahip oluyor. Cumhurbaşkanı’nın “Başkomutanlık” sıfatı devam edecek. Yürütme yetkisine ilişkin kararname çıkarabilecek. Ancak Anayasa’da yer alan konularda kararname çıkaramayacak.

Tek kişi yasamaya da ortak: Yasama görevi Meclis’te olacak ama cumhurbaşkanına verilen kararname çıkarma yetkisini kendisini yasama faaliyetine ortak edecek. Yasama faaliyeti çift başlı ve karmaşık hale gelecek. Milletvekillerinin sunacakları teklifin kabul edilmesi durumunda Cumhurbaşkanı’nın onayına sunulacak. Bunun yanında OHAL, af, para basmak, savaş yetkisi ve milletler arası anlaşmaları onaylamak da bulunuyor.
Meclis feshedebilecek: Yürütmeyi ele alacak ve yasama faaliyetini ortak olacak cumhurbaşkanı, istediği durumda Meclis’i de feshetme yetkisine sahip. Cumhurbaşkanı seçimleri yenileme yoluyla TBMM’yi feshedebilecek. Tek kişiye verilen bu yetkiye karşın, Meclis ise üye tamsayısının 5’te 3 çoğunluğuyla hem kendisinin hem de cumhurbaşkanının yenilenmesi için seçimlerin yapılmasına karar verebilecek. Cumhurbaşkanlığı ile milletvekili seçimleri birlikte yapılacak.

Meclis iradesi tek kişiye teslim: Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle Meclis seçimlerinin aynı gün yapılması, Meclis ve cumhurbaşkanının aynı partiden olma durumunu ortaya çıkarabilecek. Cumhurbaşkanı aynı zamanda parti genel başkanı da olabileceği için Meclis tek kişiye bağlı hale gelecek. Meclis’teki milletvekillerinin çoğunluğunun geleceği, cumhurbaşkanına bağlı olacak. Bu milletvekilleri iktidarı elinde bulunduran cumhurbaşkanına muhalefet etmeleri durumunda bir daha milletvekili gösterilmeme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklar.

Denetleme ve yargılama mucize haline gelecek
Denetim yetkisi yok gibi:
İktidar sözcüleri, “Meclis araştırması, genel görüşme, meclis soruşturması ve yazılı soru önergeleriyle denetim yolu açık olacak” dese de Meclis’in elinde bulunan pek çok denetim yetkisi elinden alınıyor. Örneğin gensoru kaldırılıyor.

Cumhurbaşkanı’nın seçimi: Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilirken, görev süresi milletvekilleri gibi 5 yılla sınırlı olacak. Seçilen Cumhurbaşkanı iki defa görev yapabilecek. Bunun yanında 100 bin seçmen ve en az yüzde 5 oya sahip siyasi partiler aday gösterebilecek. İlk turda seçim yapılamazsa, ikinci pazar günü seçim yenilenecek.

Cumhurbaşkanı’nın yardımcıları ve vekaleti: Cumhurbaşkanı için yardımcı sınırlaması bulunmuyor. Bunun dışında Cumhurbaşkanlığı makamının boşalması durumunda 45 gün içerisinde seçim yapılacak. Cumhurbaşkanı’na, Cumhurbaşkanı’nın atayacağı yardımcısı vekalet edecek ve yetkilerini kullanabilecek.

Cumhurbaşkanı’nın yargılanması: Sistem yürütme yetkisini tekeline alan cumhurbaşkanının yargılanmasını mucize hale getiriyor. Cumhurbaşkanının yargılanması konusunda en az 301 vekilin önerge vermesi gerekiyor. Ancak bu da yeterli değil. Cumhurbaşkanı hakkında soruşturma açılması için en az 360, soruşturma komisyonunun raporundan sonra cumhurbaşkanının Yüce Divan’a gönderilmesi için de en az 401 vekilin oyuna ihtiyaç var. Kritik olan ise şu; cumhurbaşkanı ilk önergenin verildiği anda, Meclis’i feshederek ülkeyi seçime götürebiliyor. Yani halkın oylarıyla seçilen Meclis’in yarısı cumhurbaşkanının suçlu olduğuna inansa dahi, cumhurbaşkanı soruşturma komisyonunun kurulacağı aşamaya kadar Meclis’i feshedebilme gücüne sahip. Meclis’in cumhurbaşkanını yenilemek amacıyla seçim kararı alması için ise 360 vekilin oyu gerekiyor.

Önerilen sisteme göre, cumhurbaşkanının yargılamasını yapacak Yüce Divan’ın (AYM mensupları) üyeleri, bizzat cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkanının partisinin çoğunluğunu oluşturduğu Meclis tarafından belirleniyor. Buna göre toplam 15 üyesi bulunan AYM’nin 12 üyesini cumhurbaşkanı, geri kalan 3 üyesini ise Meclis atıyor. Ortaya çıkan soru ise şu: cumhurbaşkanı tarafından atanan ve mesleki kariyeri cumhurbaşkanının elinde olan AYM üyeleri, ihtiyaç olması durumunda cumhurbaşkanını halk adına nasıl yargılayacak? Böyle bir yargılamanın ardından yurttaşlar yargıçların tarafsızlığından nasıl emin olacak?

Yargının bağımsızlığı tamamen tarihe karışacak
Yargı iktidarın kulu oluyor:
Adındaki “yüksek” ibaresi atılacak olan Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tam olarak bir iktidar enstrümanına dönüşecek. Hâkimleri ve savcıları atayan, görevden alan ve meslekten ihraç edebilen bu organın 6 üyesini (İkisi Adalet Bakanı ve Müsteşarı olmak üzere) cumhurbaşkanı, 7 üyesini ise Başkan’ın partisinin çoğunlukta olduğu Meclis belirleyecek. “Yargıda kadrolaşmanın önüne nasıl geçilecek?”, “Yargıçlar cumhurbaşkanının siyasi ve ahlaki değerlerine ters düşen hukuki kararları nasıl alacak?”, “Yargıçlar böyle ‘cesur’ kararlar alırsa hangi yasayla korunacaklar?” gibi soruların yanıtı da henüz verilebilmiş değil.

Örneğin, cumhurbaşkanı demokratik protestoların ‘terörist faaliyet’ olduğunu iddia ederse, bir yargıç böyle bir davada karar vermesi gerektiğinde nasıl tutum belirleyecek? Cumhurbaşkanına yakın işadamlarından biri usulsüz bir ihale alırsa, konu hakkında dava açılabilecek mi? Açılırsa mahkeme hangi güvenceyle adil karar verebilecek? Yargıçlar bu tarz davalarda haktan ve hukuktan yana tavır koyarlarsa, HSK tarafından fişlenip görevden alınmayacaklarından nasıl emin olabilecekler?

Yardımcı keyfiyeti gelecek: En dikkat çekici tartışma başlıklardan biri de seçilmeden, cumhurbaşkanı tarafından göreve atanacak olan yardımcılar ile bakanların dokunulmazlık zırhı, olası iktidar gücü ve sayısı... Yukarıda cumhurbaşkanı için belirtilen yargılanma sürecinin aynısı, cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar için de geçerli. Halkın oyuyla seçilmeyen cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanlar, olağanüstü hukuki koruma verilen cumhurbaşkanı kadar imtiyazlı. Üstelik bu kural sadece görev yaptıkları yılları değil, tüm yaşamlarını kapsıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hukukçu danışmanlarından Mehmet Uçum bu durumu, “Cumhurbaşkanı siyasi kişilik, yardımcılar ise teknokrat kişilik” sözleriyle açıklasa da, önerilen sistemde tam olarak şu ifade geçiyor: “Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması halinde kırkbeş gün içinde Cumhurbaşkanı seçimi yapılır. Yenisi seçilene kadar Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cumhurbaşkanlığına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır.” Yani yargılanmaları için mucizelere ihtiyaç olan cumhurbaşkanı yardımcılarının, bazı durumlarda cumhurbaşkanının yetkilerini kullanma olanakları da bulunuyor.

Sayı sınırı yok
Sunulan sistem, cumhurbaşkanı yardımcılarının sayısı konusunda hiçbir sınırlama getirmiyor. Erdoğan, “Sınırsız başkan yardımcısı atamaktan bahsediliyor. Böyle çocukça bir yaklaşım olur mu?” dese de, 16 Nisan’da oylanacak olan anayasa, bu ‘çocukça’ iddiayı çürütecek olgunlukta bir kısıtlama barındırmıyor. Söz konusu düzenlemede (Madde 106) şu ifade yer alıyor: “Cumhurbaşkanı, seçildikten sonra bir veya daha fazla Cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilir.”

Cumhurbaşkanı yardımcıları konusunda akıllarda şu soru beliriyor: Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmeyen eşini, oğlunu, kızını ya da yargıdan kaçırmak istediği herhangi bir yandaşını, cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atamayacağından nasıl emin olunabilir?

Ek maliyetler gelecek
Milletvekili sayısı artıyor:
550 olan milletvekili sayısı 600’e çıkarılıyor. Vekil sayısının artırılması, kamuya 5 yıl için yaklaşık 190 milyon lira ek maliyet getirecek.

Seçimlerin yapılması: Teklife göre, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri aynı anda 5 yılda bir yapılacak. Mevcut sistemde seçimler 4 yılda bir yapılıyordu. 12 Eylül faşist darbesi bu süreyi 5 yıl olarak belirlese de daha sonraki yıllarda yapılan düzenlemelerle süre demokrasinin ruhuna uymadığı gerekçesiyle 4 yıla indirilmişti.

OHAL durumu: Cumhurbaşkanı ayaklanma, savaş hali, afet, salgın gibi olaylarda 6 ayı geçmemek üzere OHAL ilan edebilecek. Meclis gerekli gördüğü takdirde OHAL süresini kısaltabilecek, uzatabilecek veya kaldırabilecek. Cumhurbaşkanı savaş halleri dışında 4 ayı geçmemek koşuluyla OHAL’i uzatabilecek. OHAL döneminde çıkarılan kararnameler 3 ay içerisinde Meclis’te görüşülecek, aksi takdirde yürürlükten kalkacak.
Bütçe yapma hakkı tek kişide: Cumhurbaşkanı’nın tek kanun yapma hakkı bütçe üzerine olacak. Cumhurbaşkanı mali yılbaşından 75 gün önce Meclis’e bütçeyi sunmak zorunda. Meclis’in onaylaması durumunda yürürlüğe girecek kanunun onaylanmaması durumunda ise geçici bütçe yapılacak.