Bugün, Türkiye siyasi tarihine “27 Nisan e-muhtırası” olarak geçen Genelkurmay Başkanlığı bildirisinin yıl dönümü. Geçen Kasım ayında yaşamını yitiren eski Genelkurmaya Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın “Ben yazdım” dediği açıklamanın ardından yaşananlar hala aydınlığa kavuşmadı

'27 Nisan e-muhtırası'nın yıldönümü: ‘Tarihin karanlık sayfaları’nda neler oldu?

HABER MERKEZİ

Bugün, 27 Nisan 2007’de, Meclis’te yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu ardından gece yarısında Genelkurmaya Başkanlığı’nın internet sitesine yüklenen bildirinin yıl dönümü. Tarihe “27 Nisan e-muhtırası” olarak geçen bildirinin ardından yaşanan gelişmeler, hala aydınlanmış değil.

Süreç, yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Genelkurmay Başkanlığı'nın 12 Nisan’da yaptığı ve birçok gazetecinin katıldığı “Basın Bilgilendirme Toplantısı” ile başladı. Toplantıda, Genelkurmaya Başkanlığı, “Türk Silahlı Kuvvetleri'nin "Atatürkçülüğe, laikliğe ve cumhuriyetin temel ilkelerine sözde değil özde bağlı" bir Cumhurbaşkanı adayı profili çizdi.

AKP ise, Genelkurmay Başkanlığı’nın bu hamlesine rağmen dönemin Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül’ü aday gösterdi. TBMM'de 27 Nisan 2007'de cumhurbaşkanlığı seçimi için ilk tur oylama yapıldı. AKP'nin aday gösterdiği Abdullah Gül'e 361 oy çıktı.

CHP, cumhurbaşkanı seçilmek için TBMM üye tam sayısının üçte iki çoğunluğunu oluşturan 367 oy alması gerektiğini belirterek, Anayasa Mahkemesi'ne başvuru kararı aldı. Tüm bu gelişmelerin ardından gece yarısında ise Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesine bir bildiri kondu.

Bildiride, "Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerinin aşındırılması için bitmez tükenmez gayret gösterildiği, hatta milli bayramlara alternatif kutlamalar yapıldığı" belirtiliyordu. Siyasi tarihe "27 Nisan e-muhtırası" olarak geçen bildiri, şu uyarıyla bitiyordu: "Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk'ün, "Ne mutlu Türküm diyene!" anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir."

27-nisan-e-muhtirasi-nin-yildonumu-tarihin-karanlik-sayfalari-nda-neler-oldu-723111-1.

‘BEN YAZDIM’

Büyükanıt, emekli olduktan 8 ay sonra ise ilk kez 32. Gün programında konuştu. Mayıs 2009’daki açıklamasında Büyükanıt, bildiriyi bizzat yazdığını şu sözlerle ifade etti: “27 Nisan bildirisi, muhtıra değil. Bunu ben, kendim yazdım. Cuma akşamıydı. Oturup bizzat kendim yazdım.”

Söz konusu bildiri, 29 Ağustos 2011'de Genelkurmay Başkanlığı'nın sitesinden kaldırıldı.

GİZLİ KALAN DOLMABAHÇE GÖRÜŞMESİ

Siyaseti dalgalandıran "e-muhtıra" tartışmasından yaklaşık 1 hafta sonra, 5 Mayıs 2007'de, yine siyasi tarihe geçen ünlü Dolmabahçe görüşmesi yaşandı. O dönem başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe'deki ofisinde, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ı kabul etti. Görüşme 135 dakika sürdü.

Görüşmenin içeriğine ilişkin taraflar açıklama yapmadı. Erdoğan, "Büyükanıt açıklarsa, ben de açıklarım" derken, Büyükanıt, "Benimle mezara gidecek" açıklamasını yaptı.

BÜYÜKANIT NE DEDİ?

Yaşar Büyükanıt, 17 Kasım 2012'de TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nda Başbakan Erdoğan'la Dolmabahçe'de yaptığı görüşmeye ilişkin şöyle konuştu:

“Tesadüfen ben İstanbul'daydım. Sayın Başbakan da İstanbul'daydı. Telefonla görüştük. 'Zaman nasıl uygunsa gelin, görüşelim' dedi. Başbakana benim diyeceğim şey 'geliyorum' demektir, başka bir cevap verecek halim yok. Böyle bir görüşmeydi.

'Ben açık söyleyeyim, 'devlet sırrıdır', 'değildir' diye bir şey söyleyemem, böyle bir değerlendirme yapamam ama bunun içinde hassas konular görüşülmüştür, bazı şeyleri Sayın Başbakan ifade etmiştir, ben ifade etmişimdir. Bunlar olmuştur, bu gayet doğal. Yani iki saat süreyle başka ne konuşacağız? Biri asker, biri Başbakan. Tabii ki, başta güvenlik konuları olmak üzere bazı şeyleri görüşmüşüzdür ama bunu başka taraflara çekenler oldu. İşin çirkin yanı budur."

27-nisan-e-muhtirasi-nin-yildonumu-tarihin-karanlik-sayfalari-nda-neler-oldu-723115-1.

GÖRÜŞMEYE DAİR İDDİALAR

İçeriği açıklanmayan bu görüşmeyle ilgili birçok iddia ortaya atıldı. Eski CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, BirGün’deki 15 Mayıs 2008 tarihli köşesinde, "Dolmabahçe görüşmesinde, Erdoğan'ın, Büyükanıt'ın önüne, eşi Filiz Büyükanıt'ın harcamalarını içeren bir dosya sunduğunu" yazdı. Hatta, Büyükanıt'ın görev süresinin uzatılması talebinde bulunmamasının altında da bu dosyanın yattığını ifade etti. Büyükanıt bu iddiayı yargıya taşıdı ancak mahkeme, yazılanları "ifade özgürlüğü" kapsamında kabul etti ve ceza talebini reddetti.

Görüşmeye dair dikkat çeken bir başka iddia da Ergenekon soruşturmasına dair.

4 Mayıs 2007’de gerçekleşen görüşmeden bir ay sonra Ümraniye’de bir gecekonduda mühimmatlar bulunmuş ve ardından Poyrazköy baskınıyla Ergenekon süreci başlamıştı. Bazı kesimler Büyükanıt'ın Dolmabahçe görüşmesiyle Ergenekon sürecine sessiz kalma sözü verdiğini iddia etmişti.

Dönemin Başbakanlık Başdanışmanı Abdülkadir Özkan da, Şubat 2019'da Habertürk'ten Kübra Par'a verdiği röportajda, Dolmabahçe görüşmesinde, Büyükanıt'ın "FETÖ tehlikesine dikkat çektiği" iddiasında bulunmuştu. Ancak bu olaydan sonra "FETÖ operasyonu" değil, Ergenekon operasyonları başladı.

5 YIL SONRA AÇILIP 13 YIL SONRA TAKİPSİZLİKLE SONUÇLANAN SORUŞTURMA!

Büyükanıt hakkında, e-muhtıradan ancak 5 yıl sonra soruşturma açıldı. 2012 yılındayapılan şikayetler üzerine başlatılan soruşturma, dosyanın tek şüphelisi olan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın hayatını kaybetmesinin ardından kapatıldı. Büyükanıt’ın 21 Kasım 20198’da yaşamını yitirmesi ardından savcılık, 25 Aralık 2019’da dosya hakkında, ‘Soruşturma ve kovuşturma yapma olanağı kalmadığı’ gerekçesiyle takipsizlik verildi.

Kaynak: BirGün, BBC Türkçe, Hürriyet, NTV, Wikipedia