İzmir Deprem Sempozyumu'nda konuşan İMO İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, "Bir 'uyarı depremi’ diyoruz 30 Ekim depremine. Ancak bu deprem sonrası ortaya çıkan tabloya baktığımızda korkmamak elde değil. İlimizdeki yapı stokuna duyduğumuz güvensizliği gözler önüne seren bu deprem sonrası için bugün yapılmayan her çalışmanın yarına ertelenmesinin çok geç olacak" dedi.

"30 Ekim depremi uyarıydı, deprem sonrası ortaya çıkan tablodan korkmamak elde değil"

BİRGÜN EGE

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şubesi tarafından İzmir Deprem Sempozyumu, Tepekule Kongre Merkezi`nde gerçekleşti. İMO İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç ve İzmir Büyükşehir Belediyesi adına Başkan Danışmanı Alim Murathan açılış konuşmalarını yaptı.

Sempozyumda, Sisam depreminin geoteknik deprem mühendisliği yönünden değerlendirilmesi, Sisam depreminin yapı-deprem mühendisliği yönünden değerlendirilmesi, Sisam depreminin ardından yetkinlik ve mesleki sorumlulukların değerlendirilmesi, deprem risk değerlendirmeleri ve yapısal müdahaleler, afet riski ve deprem sigortası, kentsel dönüşüm ve yapı denetim sistemi başlıklı sunumlar yapıldı.

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Başkanı Taner Yüzgeç, 17 Ağustos 1999 depreminin ardından geçen 22 yılda, önlemler açısından yeterli adım atılmadığını belirtirken bu sürede riskli yapıların tespitinin dahi yapılmadığını vurguladı. 2011’de yayımlanan eylem planı ile 2017’ye kadar yapıların envanterinin çıkarılmasının hedeflendiğini ancak halen çalışmalara dahi başlanmadığını aktardı. Yüzgeç, “Telafisi mümkün olmayan iki tane kayıp vardır. Birincisi yaşam. İkincisi zaman. 22 yıldır yerimizde sayıyor olmanın bedelini İzmir ve Elazığ’da yurttaşlarımız canlarıyla ödediler. Ayrıca, başka bedeller ödenmeyeceğini söyleyememenin de derin üzüntüsünü yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

30-ekim-depremi-uyariydi-deprem-sonrasi-ortaya-cikan-tablodan-korkmamak-elde-degil-937313-1.

‘30 EKİM UYARI DEPREMİ’

Sempozyumda açılış konuşmasını yapan İMO İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, “İzmir merkezinin yaklaşık 70 km uzağında oluşan bir depremle hepimiz sarsıldık. 17 Ağustos Depremi hemen hemen her kesim için milat kabul edildi. O nedenle her 17 Ağustosta Odamızın tüm Şubeleri eş zamanlı basın açıklaması gerçekleştirir. 17 Ağustos 2020 tarihinde de Şubemizin yapmış olduğu basın toplantısında İzmir merkezli yaşanabilecek bir depreme dikkat çekerek bir tablo ortaya koymuştuk. Ama dikkat çekmek istediğimiz büyüklükte bir depremi henüz yaşamadık. Bu nedenle bir 'uyarı depremi’ diyoruz 30 Ekim depremine. Ancak bu deprem sonrası ortaya çıkan tabloya baktığımızda korkmamak elde değil. İlimizdeki yapı stokuna duyduğumuz güvensizliği gözler önüne seren bu deprem sonrası için bugün yapılmayan her çalışmanın yarına ertelenmesinin çok geç olacak” dedi.

Depremin yarattığı etkinin hala hissedildiğini belirten Ayatar, “Acıların, yarattığı sorunların yakıcılığı hala taptaze. Hiçbir şey eskisi gibi olmamalı artık. Bilimin, mühendisliğin ve teknolojinin uçsuz bucaksız ilerleme arzusuyla vardığı nokta zaman zaman gözlerimizi kamaştırıyorken, 2020 yılında 117 insanımızı afete dönüştürdüğümüz doğa olayı bizden almamalıydı. Gerçekten, artık hiçbir şey eskisi gibi olmamalı. Biliyoruz ki, dünyanın sismik olarak en hareketli topraklarından birinin üzerinde yaşıyoruz. Ancak unutmayalım, bir doğa olayını afete dönüştürme noktasındaki maharetimizi mevcut kurulu sistemi koruyarak göstermiş oluyoruz. Bizim itirazımız, bu sisteme” diye konuştu.