MUSTAFA HOŞ – GAZETECİ 31 Mart seçimleri medya açısından çok net sonucu olan bir seçimdi. Medyanın büyük bir çoğunluğuna hükmeden RTE/AKP yönetimi istediği sonuçları alamadı. Aslında seçim analizi açısından büyükşehirlerde büyük bir çöküş yaşadı. Bu sonucu hazırlayan sosyal, siyasal ekonomik, kültürel çok şey etkindi ama en önemli unsurlardan birisi köleleştirilmiş, ilkesizleştirilmiş ve onurunu kaybetmiş medyaydı. […]

31 Mart Vakası: Yalan silahının bitişi

MUSTAFA HOŞ – GAZETECİ

31 Mart seçimleri medya açısından çok net sonucu olan bir seçimdi. Medyanın büyük bir çoğunluğuna hükmeden RTE/AKP yönetimi istediği sonuçları alamadı. Aslında seçim analizi açısından büyükşehirlerde büyük bir çöküş yaşadı. Bu sonucu hazırlayan sosyal, siyasal ekonomik, kültürel çok şey etkindi ama en önemli unsurlardan birisi köleleştirilmiş, ilkesizleştirilmiş ve onurunu kaybetmiş medyaydı.

Doğan Grubu’nun “mış gibi” ana akım olduğu dönemin Demirören Grubu’na satışıyla son bulmasıyla çöküş hızlandı. RTE/AKP yönetimi medyada güçlendikçe sokakta kaybetmeye başladı. Kurgunun ve halüsinasyonun gerçeği sürekli dövdüğü ülkelerde gerçek her zamankinden daha değerli hale gelir. Gerçeğin bir pırlanta gibi ışıldadığı bir dönemi yaşıyoruz. İstanbul seçimi medya gerçeği ile de yüzleşmesini sağladı. Erdoğan 31 Mart gecesi İstanbul’u kaybettiklerini kabul etmişti ama etrafında oluşturduğu konsorsiyumun tarikat, siyasal İslam ve medya kanadı bunu değiştirdi. Tarikat, siyasal İslam taifesi İstanbul’u vermek istemiyordu. Çünkü belediyeden semiriyordu. Bu haksız ve ölçüsüz semirmenin ne olduğunu anlamak için İBB’nin ‘STK-Okul-Yurt 2018’ adlı faaliyet raporuna bakmak gerekiyor. Rapora göre dernek, vakıf, tarikat ve cemaatler için 847 milyon 592 bin 858 lira kaynak aktarıldı. Bu 847 milyon 592 bin 858 lira Erdoğan Konsorsiyumu’nun tarikat, vakıf, dernek ve siyasal İslam kanadının neden nasırına basılmış gibi bağırdığını çok net bir şekilde anlatıyor. Bu bağırış çağırış ve akıl dışı suçlamalar arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, “Adamlara, derneklere, cemaatlere hizmet işi bitti” sözlerini de hatırlatmış olayım.

Peki medyaya ne oluyor? Gözü dönmüş bir şekilde dezenformasyon, manipülasyon ve yalan kusuyor? Bunu sadece RTE/AKP yönetimine ideolojik yakınlığıyla anlatmak mümkün mü? Bu soruların yanıtı için medya gruplarının ellerindeki yayın organlarına ve şirket faaliyetlerine bakmamız gerekiyor. Tek tek medya gruplarını inceleyelim. Türkiye’nin ne ile karşı karşıya olduğu daha anlaşılır olsun.

20 yıl önce ne oldu?

Medya gruplarını anlamak için 1999 yılına gitmemiz de gerekiyor. Bu geri dönüş bugünü daha net anlamamıza yardımcı olacak. Erdoğan’ın serveti ve mal varlığı tartışmalarının en yoğun yaşandığı dönem 1999 yılıydı. Tayyip Erdoğan, Pınarhisar Cezaevi’ndeyken Akbil ile başlayan soruşturma dalga dalga yayıldı. İGDAŞ, İSFALT, İSTON, İSKİ ve Bilboard alanlarında genişleyen soruşturmada İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişi Candan Eren’in raporu çok konuşulmuştu. Raporda neler vardı kısaca hatırlayalım. Başmüfettiş Eren’in İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’na gönderdiği, oradan da DGM’ye gelen suç dosyasında, son 5 yıllık dönemde yapılan ihaleler mercek altına alındı. Sıradan bir servis şirketiyken, Recep Tayyip Erdoğan döneminde 1998 yılında 641 milyarlık çöp toplama işi alan, daha sonra aynı işi, 1999 yılında 1 trilyon 222 milyar, 2000 yılında ise 1 trilyon 500 milyara alan Albayrak A.Ş’nin şirketi önemli bir yer tuttu. Raporun bir bölümündeki tespit de ilginçti. “Büyükşehir Belediyesi’nin 227 araçlık yeni personel taşımacılığı için hazırladığı şartnamede “İhaleye katılacak firmanın 3 bin kişilik taşıma gücüne sahip olması gerekir” ibaresi bizzat Albayraklar için konuldu.”

Candan Eren’in raporundaki şu bölüm de önemliydi:
“…hayali şirketlere, naylon ve sahte faturalarla ödemeler yaptıkları, yapılan bu ödemeler sonucunda, toplanan paraları, kendilerince bilinen kişilerin elinde toplayarak özel amaçlar doğrultusunda kullandıkları, yukarıda belirtilen (Geleceğin başbakanını hazırlamak ve cihat hazırlığı yapmak) amaçlara yönlendirdikleri ve zimmete geçirdikleri, İstanbul ilinde özellikle kapatılan Fazilet Partisi Belediyeleri ile işbirliği yaparak kamu imkanlarının çeşitli yollarla kendilerinin ve mensubu bulundukları partinin menfaatine aktardıkları, güncel tabiri ile hortumladıkları, Bu eylemler arasında gerek gördükleri takdirde baskı, şiddet, cebir ve mafyavari yollara başvurmak suretiyle suç işledikleri yönünde iddialar ve ifadeler bulunduğu tespit edilmiştir.”

Dev bir ticari ilişkiler ağı

AKP sermayesinin ilk ana kaynağı İstanbul Belediyesi’ydi. Erdoğan’ın siyasi yükselişi İstanbul Büyükşehirde başlıyordu ama aynı şekilde de AKP sermayesi de aynı kaynaktan büyüyordu. Kim hangi medyaya sahip ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile nasıl bir ticari ilişkiye sahip olduğunu grup grup inceleyelim:

Albayrak Grubu

Elindeki medya gücü: Yeni Şafak, Tv Net, Gerçek Hayat, Derin Tarih, Derin Ekonomi, Bilge Çocuk

Albayrak Grubunun İstanbul Belediyesi’ne yaptığı İşler: İstanbul Metrosu’nun elektro-mekanik işleri, iç mimari dizayn ve uygulamaları, Kiptaş Genel Müdürlük Binası, Fatih Katlı Otoparkı, İETT Motor Yenileme Fabrikası, İETT Ayazağa Garajı, Servis taşımacılığı, İSKİ sayaç okuma, abonelik dağıtımı, faturalandırma bakım ve açma –kapama hizmeti

2011 yılında, Albayrak Holding’in bünyesinde faaliyete başlayan Kademe Atık Teknolojileri San. A.Ş’nin ürettiğini de görelim. Belediye haberlerini okurken bunlar hep akılda kalsın.

• Vakumlu tip yol süpürme makinaları

• Hidrolik sıkıştırmalı çöp araçları

• Çöp konteyneri yıkama ve dezenfekte aracı

• Su tankeri

Yine Albayrak Grubu içinde faaliyet gösteren “Yeşil Adamlar Atık Yönetimi” atıkların toplanması, taşınması, depolanması,geri dönüşümü yapmaktadır.

Kalyon Grubu

Elindeki medya gücü:

Gazeteler: Sabah, Takvim, Yeni Asır, Fotomaç

TV Kanalları: ATV, ATV Avrupa, A Haber, Yeni Asır TV, İzmir TV, Minika TV, Minika Çocuk, Minika GO

Dergi: Cosmopolitan, CosmoGirl, Harper’s Bazaar, Esquire, Auto Motor & Sport, Sinema, Türkiye Forbes, Sofra, Bebeğim ve Biz, House Beautiful, Home Art, Global Enerji, Transport, Touch İstanbul aylık.

İnternet: sabah.com, takvim.com, ahaber.com, Sabah TV (web TV), Caferuj (kadın ve yaşam sitesi)

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yaptığı işler:

Melen isale hattı, Mecidiyeköy–Mahmutbey metro hattı, Beyoğlu, Kasımpaşa Hasköy Caddesi yol rehabilitasyonu ve tünel yapımı, Asya bölgesi müteferrik içme suyu şebeke ve kat ayrımı inşaatı, atık su tünel inşaatı, Mecidiyeköy katılımı Çağlayan kavşağı arası yol yapımı, Ataköy atık su arıtma tesisi, Tavukçu deresi ıslahı,Taksim Meydanı Projesi, Terkos-İkitelli İçme Suyu Hattı…İstanbul D100 karayolu metrobüs ulaşım hattı, Ömerli – Dudullu çelik boru isale hattı inşaatı, Çamlıca – Salacak isale hattı inşaatı

***

Demirören Grup

Elindeki medya gücü:

Haber Ajansı : Demirören Haber Ajansı (DHA)

Televizyon: Kanal D, CNN Türk, Tv2, Dream TV, Dream Türk

Gazeteler : Hürriyet, Milliyet Gazetesi, Posta, Fanatik, Gazetevatan.com, Milliyet TV, Skorer.com, Uzmanpara , PembeNar, Hürriyet Daily News, TME,

Haber Portalları : hurriyet. com.tr, posta.com. tr, fanatik.com.tr, hurriyetdailynews. com

Dergiler: Doğan Burda Yayıncılık (Autoshow, Autoshow Tercih Rehberi, Atlas, Foto Atlas, Atlas Tatil, Atlas İstanbul, Atlas Tarih, Acıbadem Hayat, Beef&Fish, Blue Jean, Head Bang, Bulvar216, Brides, Burda, Burda Büyük Beden, Campus, Capital, Chip, Elle, Elle Man, Diabetic Living, Elle Wedding, Elle Decoration, Elle Shooping Book, Elle Beauty Book, Elele, Bebeğimle Elele, Evim, Evbahçe, Ekonomist, Ceo- Life, Formsante, Pozitif, Hello, Hello Fashion, Hey Girl, Yaz Keyfi, Hotelier, Güncel Hukuk, Haftasonu, İstanbul Shooping Guide, İzmir Guide, Ankara Shopping Guide, İstanbul Life, Best of İstanbul, Lezzet, Şımartan Tatlar, Level, Maison Française, Maison Française Banyo Mutfak, Maison Française Emlak Yaşam ve Mimarlık, Maison Française Celebrity Homes, Medicana, Pedal, PC Net, Popular Science, Sağlıkla Randevu, Start Up, Tempo, The Rake, Dolce Vita, Tempo Astroloji, Tempo Sanat, The Economist Tempo, Tempo Travel, Yacht Türkiye, Revolution, Tekstil İşveren), Doğan Egmont, Doğan Kitapçılık n Radyo Yayıncılı ğı: Radyo D, Slow Türk, CNN Türk Radyo, radyonom. com

Online reklam ve e-pazarlama: Medya- Net, www.hurriyetemlak. com, www.hurriyetoto. com, www.yenibiris.com, www.ekolay.net, www. yakala.co, hurriyetaile. com, mahmure.com, bigpara. com

Basım , Dağıtım ve Dış Ticaret : Doğan Dağıtım, Doğan Printing Center, Doğan Media International, Doğan Dış Ticaret

Dijital TV Platformu : D-Smart, Blu TV

Avrupa Faaliyetleri: Kanal D Romanya, Euro D

Demirören grubu AKP sermayesine katıldıktan sonra hızla büyüdü. Elindeki medya gücünü de RTE/AKP için koşulsuz kullanmaya başladı. Patron kim diye tartışmayı bitirecek sözü zaten bir süre önce yaşamını yitiren Erdoğan Demirören söylemişti.

“Üzdüm mü seni patron”

Ciner Grubu Habertürk.Com. Show tv, Bloomberg, İhlas Grubu da Türkiye Gazetesi, İhlas Haber Ajansı A.Ş. TGRT Haber ile RTE/AKP yönetimi medyasında saf tutanlar arasında yer alıyor. Ciner Grubunun Velediye ile direkt bir ilişkisi olmasa da AKP yönetiminden aldığı ihaleler ile karlılığını artırdı. İhlas Grubunun belediye ile ilişkisini anlamak için Büyükşehir belediyesi tarafından yaptırılan kültür merkezine Dr. Enver Ören Kültür Merkezi adını verildiğini de not düşeyim.

Doğuş Grubu

Elindeki medya gücü: Star TV, NTV, NTV Spor, Kral TV, Kral Pop, Euro Star, NTV Avrupa, Kral FM, Kral World ve NTV, Puhu TV, Vogue Türkiye, GQ,

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle yaptığı İşler: Üsküdar – Ümraniye –Çekmeköy Metrosu İnşaat ve Elektromekanik İşleri

***

Es medya/Yeşildağ Kardeşler

Elindeki medya gücü: Akşam, Güneş, Star, 24 TV, 360, TV 4, Alem Fm, Lig Radyo, Alem, Platin, ESMEDYA Digital, Star Matbaacılık

İstanbul Belediyesi ile Olan İlişkisi: Zeki Yeşildağ AKP İl yönetiminde çalıştı. Uzun bir süre İstanbul büyükşehir belediyesi meclis üyeliği yaptı

Ethem Sancak’ın elindeki medya gücünü 2017 yılında Hasan ve Zeki Yeşildağ’a devretti. Bu devir ile birlikte Yeşildağ Kardeşler yeniden gündeme geldi. Hasan Yeşildağ Tayyip Erdoğan’ın Pınarhisar cezaevinde yattığı sırada korumalığını yapan bir isimdi. En çok bununla hatırlanıyor. Ama geçmişi biraz aralanınca suçlandığı ve yargılandığı davalar çok şeyi anlatıyor.

Abdi İpekçi Suikasti’nde adı geçti, Sabah Yazarı Mahmut Övür bir yazısında şöyle yazıyordu. “Ağca yanlışlıkla salıverildikten sonra yakalandığında, kardeşi Adnan Ağca cezaevinin önünde medya ordusu karşısında isyan ediyordu.Ağca’nın iddialarından biri: “Başbakan’ın gizli kasası Hasan Yeşildağ. Her gün gizli gizli görüşme yapıyorlar. Mehmet Ali Ağca’nın suç ortağı Hasan Yeşildağ, Kartal’da beraberlerdi. Yine iddialara göre İsviçre’de uyuşturucu kaçakçılığından hapis yattı, 12 Eylül öncesi Ümraniye bombacısı olarak suçlandı.

***

İtibarsızlaşma tescillendi

Yukarıda gösterdiğimiz tabloya bakınca yandaş medyanın sahip olduğu muazzam bir güç. Ama bu güç 31 Mart’ta tam bir bozguna uğradı. Tayyip Erdoğan balkon konuşmasında “Kendimizi yeterince iyi ifade edemedik” dedik. Gak dese bile yayımlayan bu medyaya rağmen. Erdoğan’ın bir ara metinlerini yazan Aydın Ünal, “AK Parti tabanı haberleri muhalif kaynaklardan öğrenmeye çalışıyor” demişti. 10 Yıl öncesine kadar her şeye rağmen haber anlamında saygınlıkları olan CNN Türk, NTV Habertürk gibi haber kanalları bu saygınlıklarını ve itibarlarını kaybettiler. Bunun bir göstergesi de AKP/RTE yönetiminin dışarıya mesaj vermesi gerektiği zaman Reuters haber ajansını kullanmasıdır. “üst düzey bir yetkili” diye yapılan haberlerin hepsi yabancı ajanslar ve medya kuruluşları oluyor. Kaşıkçı cinayetinde de aynı şey oldu. Hep Reuters ve diğer yabancı basın kuruluşları ile süreç yürütüldü.

Çünkü ellerinde olan medyanın itibarı ve güvenirliliği sıfırlanmıştı. Erdoğan yönetimi için bu itibarsızlık ve güvenirliliğin olmaması bir şey ifade etmiyordu. Çünkü içeride işine yaradığını düşünüyordu. 31 Mart seçimi ile bu da son buldu. 5 para etmez, çapsız, beceriksiz adamların elindeki medya Erdoğan’ın ilk çöküşünü de hazırladı. Şimdi iç hesaplaşma dönemi yaşayacaklar. Birbirlerini suçlayacaklar. Birçoğu da tasfiye edilecek. Bunu engellemek için Erdoğan’dan bile daha çok Erdoğancılık yapıyorlar. Ama kendi mahallelerinde bile itibarları güvenirlikleri yok. Şimdi patronlarının belediye kaynaklarını korumak için öfke, nefret ve yalan kusuyorlar. 31 Mart’ta seçim tarihi belirlenmesi de bir sembolik rövanş hesabıydı. Ama olmadı. İkinci 31 Mart Vakası ile yalan silahının bitişi de tescillenmiş oldu. Hepsi bu…