31 Mart’ın anlattıkları-2: 1989’un da ötesinde
2024 yerel seçimleri 1989’da SHP’nin başarısı ile karşılaştırılıyor. Fakat 1973’te başlayan ve 1977’de genişleyen toplumcu örnekler ile uyuşuyor. 1973’te göreve gelen CHP’li belediyeler 1977’de başarılarını genişleterek büyütmüş ve CHP’yi iktidar yapmıştı. Ne dersiniz, tarih tekerrür eder mi?
Dr. Tayfun Kahraman - Silivri Kapalı Cezaevi 9 No’lu/A-47
31 Mart seçimlerine damga vurması beklenen ve herkesin gözlerinin çevrildiği İstanbul’a gelince, Ekrem İmamoğlu’nun kampanyası ile büyük bir başarı yakaladığını; hatta tüm ülkede etkili olduğunu söylemek gerek. Aksi takdirde Kırıkkale ve Adıyaman’da seçmenlerin “ben İmamoğlu’na oy verdim” demelerini açıklamak mümkün olmazdı.
Sayın Özgür Özel çalışkanlığı, toparlayıcı söylemi ve gerçekten bir teknik direktör edasıyla sergilediği iyi liderlik ile genel başkanlık koltuğunun hakkını tam anlamıyla verdi. Bu liderliğin yanı sıra seçmenlerin gözleri bir taraftan Ekrem İmamoğlu’nun üzerindeydi. Başarılı geçen görev süresi sonrasında her ilçede bazen 2-3 kez yaptığı mitinglerle coşku yaratan İmamoğlu 39 ilçenin 29’unda rakibini geride bırakırken; Arnavutköy ve Sancaktepe dışında CHP’li ilçe adaylarından daha fazla oy aldı. Bu performans ilçe belediye başkanlıkları ve meclis üyeliklerinde yakalanan başarıya da katkı sağladı. Böylece İstanbul’da öngörülenin de ötesinde bir oy farkı ortaya çıktı.
***
Bu sonuçları tartışmaya sevgili eşim ve meslektaşım Meriç ile aramızda geçen bir diyaloğu anlatarak başlayayım. Cezaevinde olmam nedeniyle iletişim olanaklarımız çok kısıtlı ve 29 Mart Cuma günkü kapalı görüşe kadar yerel seçimleri ve İstanbul’u uzun uzun konuşmak için fırsat bulamadık. Cam arkasında ahizeler aracılığıyla konuşurken, Meriç İstanbul’da nasıl bir sonuç beklediğimi sordu. Ekrem Başkan 40’a karşı 48 ile alır, Meclis çoğunluğu CHP’ye geçer ve CHP 23 ilçe kazanır dedim. Meriç bir cevap vermeden kafasını salladı sadece. Seçim sonrası 2 Nisan Salı günü yaptığımız 10 dakikalık telefon görüşmesinde; “görüş sırasında yaptığın seçim tahminleri sonrası canını sıkmamak için söylemedim ama cezaevinde kaldıkça gerçeklik ile bağının koptuğunu düşündüm, senin tahminlerinin bile ötesinde olacağını hiç 3 düşünmezdim” dedi. Evet, beni de şaşırtan sonuçlar oldu. Açıkçası Gaziosmanpaşa, Beykoz ve Eyüpsultan’da ilçe belediyelerinin alınarak CHP’nin 26 ilçede birinci olmasını ben de beklemiyordum.
***
Peki bu sonuçlar nasıl geldi? Gaziosmanpaşa’da az farkla da olsa CHP’nin ilçe belediye başkanlığını kazanmasında, burada yıllardır süren, yurttaşları evsiz bırakan ölçüsüz, plansız, ranta yönelik kentsel dönüşüm süreci etkili oldu. Yıllardır söz verilen evlerine kavuşamayan seçmenler tercihlerini değiştirerek ellerinde kalan tek söz haklarını kullandılar. Beykoz’da da benzer bir mağduriyet sonuçlara etki etti. AK Parti’nin yıkılmaz kalesi olarak bilinen ilçede Tokatköy gibi mağduriyet yaratan kentsel dönüşüm projeleri karşısında, İBB’nin %90 üzerinde katılım sağladığı ve her aşamasını bölge sakinleri ile şekillendirdiği kentsel dönüşüm çalışmaları rağbet gördü. 2/B alanlarına ilişkin plan çalışmalarından duyulan memnuniyetsizlik de bu sonuca etki etti. Eyüpsultan’da ise İstanbul’da başarılı çalışmalar yaparak doğalgaza erişim sağlayan M. Bülent Özmen’in doğru aday olmasının yanında İBB’nin ilçeye yaptığı altyapı yatırımları etkili oldu. 2019’da CHP’nin adayı olarak tanınırlık sağlayan İYİ Parti adayı nedeniyle alınmasının zor olduğunu düşündüğüm ilçede, anlaşılan o ki mevcut yönetime dair usulsüzlük dedikoduları da sonuca etkili oldu. Tabii bu ilçelerde CHP’nin yakaladığı başarı, Ekrem İmamoğlu’nun, tüm engellemelere rağmen İBB’de yaptığı başarılı çalışmaların da bir sonucu. Benzer durum elbette Ankara için de geçerli. Ankara’yı ve yerel dinamiklerini çok iyi bilmediğimden bir yorum yapamasam da kıpkırmızı olan Ankara haritası beni oldukça şaşırttı. Bu başarının arkasında yine CHP’ye biçilen sınırları zorlayan ve her kesimden oy almayı başaran Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş vardı.
***
CHP’nin İstanbul’da değişmeyen beş belediye başkanı ise büyük oranda oy oranlarını korudu. Fakat Beşiktaş’ta İBB adayı %81 oy alırken ilçe adayı %66’da kaldı, belediye meclisinde ise CHP %72 oy aldı. Tabii bu sonuçta güçlü bağımsız adayın %13 oy alması etkili oldu. Belediye Başkan adayları değişen ilçelerde ise CHP belediye başkan adayları oylarını arttırdılar. 2019 seçimlerine göre birkaç küçük fark yaratan ise bağımsız adayların ya da AK Parti haricindeki partilerin aday isimleri oldu. Şişli adayı Resul Emrah Şahan, adı Şişli ile özdeşleşen Mustafa Sarıgül’ün rekorunu geçerek %67,7 oranında oy aldı. Öğrenciliğimizde olmayan harçlığımızı, meslek hayatımızda mücadelemizi paylaştığımız 24 yıllık dostumun benim kalemim ile mazbatasını imzalaması, ömrümce unutamayacağım çok güzel bir jest oldu.
***
Bunlar yanında CHP’ye geçen diğer 9 ilçe belediyesinde de yine belirleyici faktörler doğru aday seçimi, geçen beş yıllık sürede İBB’nin yapmış olduğu hizmetler ile halkın yerelde yaşanan sorunlara verdiği tepkiler oldu. İki ilçede örneklersek; Beyoğlu seçmeni Okmeydanı’nda yaşanan kentsel dönüşüm keşmekeşine tepkisini gösterirken, İBB tarafından yapılan katılımcı planlama çalışmalarına destek verdiğini ve Beyoğlu’nun çok kültürlü kimliğine yapılan müdahalelere dur dediğini gösterdi. Üsküdar’da ise Beyoğlu‘ndakine benzer etkenlere ek olarak seçmen, bir kadın adayı, Sinem Dedetaş’ı seçerek, CHP’nin daha önce muhafazakar isimleri aday yaparak gösterdiği çabanın boşa olduğunu gösterdi. Adayın kimliğinin değil niteliklerinin daha önemli olduğunu söyleyerek, başarılı, liyakatli ve çağdaş bir kadın adayı başkan yaptı.
İstanbul’da ilk açıklanan CHP adayları olan Mahir Polat Fatih’te, Tarık Balyalı Pendik’te, AKP’nin kaleleri denen ilçelerde zafere çok yaklaştılar. Bu sonuç erken açıklanan adayların sokağa dokununca yaratacakları farkı gösterdi. Mahir Polat, Fatih’te büyük bir etki yaratarak doğru adaylar ile kimlik siyasetinin boşa çıkarılabileceğini kanıtladı. Zeytinburnu, Ümraniye, 4 Bahçelievler ve Arnavutköy’de adaylar daha erken açıklansa ve daha fazla çalışma imkanı bulsalar seçimi kazanma şanslarının hiç de azımsanmayacak kadar yüksek olduğunu gösterdiler. Kendileri küçük farklarla kaybetseler de parti oylarını artırdılar.
***
Küçük farklarla kaybeden bu isimleri İBB kazandı. Mahir Polat, Onur Soytürk gibi bürokrat kimliklerine siyasetçi kimliklerini ekleyen bu isimlere İBB’de yeni dönemde çok ihtiyaç var. Tabii bu listeye İzmir aday adayı olan Buğra Gökce‘yi de eklemek gerek. Belediye başkanı olamasalar da İBB’de tekrar alacakları görevler ile yine başarılı olacaklarına şüphe yok.
İBB Meclisi’nde çoğunluğu kaybeden ve elindeki 11 ilçe belediyesini CHP’ye devreden AKP ise 31 Mart sonrası kaleleri olarak görülen ilçelerde dahi işlerin kolay olmadığını gördü. 2019 seçimlerinde %70’lere varan oy oranları ile seçilen belediye başkanları %50’lere düşerken, daha önce hiç İBB Meclis üyesi çıkaramadığı ilçelerde CHP İBB Meclis üyelikleri kazandı. Böylece ilk kez CHP 39 ilçenin tümünde İBB Meclis üyesi çıkarırken toplam meclis üyesi sayısını 185’e çıkardı.
2024 yerel seçimleri çoğunlukla 1989’da SHP’nin yerel yönetimlerde kazandığı başarı ile karşılaştırılıyor. Fakat bu sonuçlar daha çok 1973’te başlayan ve 1977’de genişleyen CHP’nin toplumcu belediyecilik örnekleri ile uyuşuyor. Unutmayın, 1973’te seçmenlerin tepkisi ile göreve gelen CHP’li belediyeler 1977’de başarılarını genişleterek büyütmüş ve CHP’yi iktidar yapmıştı. Ne dersiniz, yeni toplumcu belediyeler ile tarih tekerrür eder mi? Bunu zaman ve CHP’nin seçmenin verdiği desteği doğru okuyup okuyamayacağı gösterecek.