Aradan 38 yıl geçti. Sadece Fatsa halkı değil, Türkiye’nin sol geleneği halk önderi Terzi Fikri ve devrimci arkadaşlarını unutmadı. Fatsa deneyimi ve Devrimci Yol mücadelesi sosyalistlerin yolunu aydınlatıyor.

38 yıl geçti; unutulmadı
Fikri Sönmez (Fotoğraf: Saim Tokaçoğlu)

Okan TOYGAR

Yetmişli yılların sonunda emeğin Türkiye’si için mücadele veren devrimci gençlik hareketi, tıpkı 12 Mart döneminde olduğu gibi faşistlerce sindirilmeye, yok edilmeye çalışılıyordu.

1978 yılı içerisinde Beyazıt Meydanı’nda, Ankara Bahçelievler’de ve Maraş’ta yüzlerce kişi, sol görüşlü ve Alevi oldukları gerekçesiyle katledilmişti. Aynı yıl içinde Doğan Öz, Bedrettin Cömert, Bedri Karafakioğlu, Necdet Bulut ve Akın Özdemir de yine insanca bir düzenden yana oldukları için öldürülmüşlerdi.

Gazetelerde her gün onlarca ölüm haberi yer alırken ülkenin kuzeyindeki bir ilçede birkaç olay dışında neredeyse mantar tabancası bile patlamıyordu. Bu ilçe, Dev-Genç ve THKP-C sonrası Türkiye’ye özgü sosyalist bir örgütlenme ile öne çıkan ve kitleselleşen Devrimci Yol’un etkin olduğu Fatsa idi. Karadeniz’in okuma yazma oranı yüksek, huzurlu bir ilçesiydi burası.

SÖMÜRÜYE SON

Devrimciler karaborsaya, tefeciliğe ve haksızlıklara karşı mücadele ediyor ve yörede “Fındıkta Sömürüye Son” mitingleri düzenleyerek Fatsa halkının yararına çalışmalar yapıyorlardı. Stokçuluk nedeniyle yağ, mazot, fındıkkabuğu ve benzeri ürünleri bulamayan insanlara devrimci gençler stokçuların dükkânlarını basarak normal fiyattan bu ihtiyaçlarını temin ediyorlardı.

Bu gençleri bir araya getiren ve toplantılarda coşkulu konuşmalar yaparak halkın umudu haline gelen önderlerden birisi Fikri Sönmez idi. Toplumun her kesimiyle iletişim halinde olan Fikri Bey, geçimini terzilik yaparak sağlıyordu. Kırk bir yaşındaydı. Ortaokul mezunuydu ama evi büyük bir kütüphane gibiydi, sürekli okuyordu. Bir dönem TİP ilçe başkanlığı yapmıştı.
Fikri Sönmez, DP-AP çizgisinde olan Gürcü bir aileden gelmesine karşın henüz terzi kalfasıyken sosyalist düşüncelerle tanışmıştı. Bu düşüncelerin olgunlaşmasında daha sonra birlikte Fatsa TİP örgütünü kuracakları Ziya Yılmaz’ın da büyük etkisi vardı. Yoksulluğun, eşitsizliğin ve sömürünün olmadığı bir dünyaydı istediği ve bunun için sonuna kadar mücadele edebilecek azme sahipti.

SÖNMEZ’İN ADAYLIĞI

1979 yılının ortalarında iki yıldır hasta olan CHP’li Belediye Başkanı Nazmiye Komitoğlu vefat etti. Bunun üzerine Fatsa’da ara seçime gitme kararı alındı. Devrimci hareket bağımsız aday çıkarmaya karar verdiğinde karaborsacı ve vurguncular haricindeki Fatsa halkı, yörede yıllardan beri emekçilerin ve fındık üreticisi köylülerin yanında yer alan Fikri Sönmez’in adaylığı üzerinde birleşmişti. AP yanlısı Güneş gazetesi dahi yıllardan beri halkın sömürülmesine karşı mücadele veren Fikri Sönmez’in seçimi kazanacağını yazıyordu
Fikri Sönmez, Fatsa’nın en büyük mahallesi olan Kurtuluş Mahallesi’nde oturuyordu.

Gürcülerin yoğun olarak yaşadığı bu mahallede yaşlılar AP’li, gençler de ülkücüydü. Seçim çalışmaları başladığında arkadaşlarının sonuç alınamayacağı düşüncesiyle karşı çıkmalarına rağmen yanına kendisini destekleyen üç genci alarak bu mahalleye gitti Fikri Sönmez.

Gençlerden birisi Kızıldere’de katledilen Ahmet Atasoy’un kardeşi Kemal Atasoy’du. Kemal Alevi idi. Diğeri Gürcü asıllı Arslan Gümüş, üçüncü genç de imam hatip mezunu Sünni, muhafazakâr Atıf Özgel idi. Fikri Sönmez herkesin koşulsuz olarak eşit olduğunu, insanların dinleri, ırkları ya da destekledikleri partilerle değil, ezen ya da ezilen sınıftan olup olmadıklarıyla ilgilendiğini ve mücadelenin sınıfsal olması gerektiğini anlattı onlara. Gittiği her yerde, konuştuğu her ortamda dinleyenlerin kafasındaki çelişkileri birer birer ortadan kaldırdı.

14 Ekim 1979’da, “Söz, yetki, karar, iktidar halka” diyerek seçime giren Fikri Sönmez, tüm engellemelere rağmen, diğer adayların toplamından fazla oy alarak Fatsa Belediye Başkanı seçildi. Göreve başlar başlamaz karaborsacılar ve tefeciler dışında siyasi parti ayrımı yapmaksızın, herkesin aday olabildiği seçimlerle halk komiteleri oluşturdu ve kentin tüm sorunlarını bu komitelerle birlikte çözmeye koyuldu.

İlk yapılan büyük iş, halkın gönüllü katılımı ile Fatsa sokaklarının çamurdan temizlenmesiydi. Halkın karaborsa nedeniyle ihtiyaç maddelerine ulaşma sorunu tamamen aşıldı. Ekmek, su ve ulaşım ucuzlatıldı, kooperatifleşme çalışmaları başlatıldı. Kente yeni caddeler, üst geçitler, parklar yapıldı, imara aykırı yapılar yıkıldı.

“Fatsa Halk Kültür Şenliği” düzenlenerek halkın kültür sanat açısından da gelişimi yönünde adımlar atıldı. Şenlik için kente gelen sanatçılar, aydınlar ve gazeteciler hep ütopik olduğu söylenen sosyalist teorinin ilk kez halkla birlikte sokakta pratiğe dönüştüğüne tanıklık ediyorlardı. Halk kendi sorunlarına sahip çıkıyor, çözüme kendi karar veriyor ve uyguluyordu. Fatsa, devrimci ideolojinin siyasi laboratuvarıydı adeta. Fikri Sönmez şenliğin açılış konuşmasında “Bu şenlik emekçi halkımızın faşizme, zama, zulme karşı verdiği kararlı mücadelenin bir parçasıdır” diyordu.

SOSYALİST BELEDİYECİLİK

Fikri Sönmez ve arkadaşlarının dokuz ay gibi kısa bir sürede kentin çehresini bu denli değiştirebileceğini ve ülkeye böylesine bir sosyalist belediyecilik modeli sunacağını kimse tahmin etmiyordu. Daha da önemlisi halkın demokrasiye ve sınıf mücadelesine bakışındaki önemli değişiklikti. Fatsa halkı, mevcut sorunların çözümünün örgütlü mücadeleyle aşılabileceğini anlamıştı.

Emeğin karşısında sermayenin egemenliğini koruma esasına dayalı olan rejim için bu elbette bir tehlikeydi. Fatsa örneği başka yerlere de sıçrarsa sömürü son bulabilir, iktidar çevreleri ve onlardan beslenen sermaye sahiplerinin düzeni bozulabilirdi.

Hemen düğmeye basıldı. Önce “Fatsa Rusya’ya bağlanacak” gibi gülünç yalanları sağ basına söyletmeye başladılar. Bazı köşe yazarları “Fatsa’da neler oluyor?” diye soruyorlardı. Çorum’da onlarca Alevi katledilirken Başbakan Demirel “Çorum’u bırakın, Fatsa’ya bakın” diyordu. Eski düzene alışmış çıkarcılar da çeşmenin suyu kesildiği için bu karalamaya katılmışlardı. Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, “Fatsa’da ne yapılıp yapılmayacağının kararını halk veriyor, devlet otoritesi sıfır” diyerek Fikri Sönmez’i halka şikâyet ediyordu.
AP, CHP, MSP ilçe başkanları dahi “Her yerde kan var, biz burada huzur içindeyiz. Fatsa’da komünist işgal yoktur, halkın yönetimi vardır” diyordu ama devlet Fatsa’da yeşermekte olan halk dayanışmasını yaygınlaşmadan ezmeye kararlıydı.

Ve beklenen operasyon 11 Temmuz 1980 tarihinde gerçekleşti…

O gün, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir biçimde devlet Fatsa’ya operasyon düzenledi. “Nokta Operasyonu” adı verilen bu müdahalede Fatsa’nın üçte biri gözaltına alınmış, aralarında belediye başkanı Fikri Sönmez’in de olduğu 732 kişi tutuklanmıştı. Suçlarının ne olduğunu kimse bilmiyordu. Önce Ordu Efirli Cezaevi’ne gönderilen Fikri Sönmez, bir yıl sonra Amasya Cezaevi’ne nakledilmişti. Mahkeme de orada görülüyordu.

Davanın tanık dinleme aşamasında, Fatsa’nın hali vakti iyi tüccarları ve fabrikatörleri de dâhil tanıkların büyük çoğunluğu, salona girince sözleşmiş gibi önce onu selamlıyor sonra mahkeme heyetine yüzünü dönüyordu. Hatta abartarak hal hatır soranlar bile oluyordu. Başlarda bu duruma tepki gösteren duruşmanın hâkimi bile bir süre sonra ona “Fikri Bey” diye hitap etmeye başlamıştı. Mahkeme salonuna Terzi Fikri’nin devrimci onur ve namusunun ağırlığı çökmüş ve bu durum son güne kadar sürmüştü.

YOLU AYDINLATIYOR

Savunmasında “Belediye başkanı olarak iki seçeneğim vardı; ya egemenlerin kiralık uşaklığını yapacaktım ve refah içinde yaşayacaktım ya da halkımın gönüllü hizmetkârlığını yapacaktım ve de yoksulluğu, mahpusluğu, işkenceyi hatta ölümü göze alacaktım. Ben ikincisini tercih ettim…” demişti.

Ve dediği gibi de oldu…

İnsanca yaşanacak bir dünya kurma mücadelesi için direnişler, mücadeleler ve ödenen bedellerle dolu olan kırk yedi yıllık yaşamı, 4 Mayıs 1985’de hapishanede geçirdiği üçüncü kalp krizi ile sonlandı.

Aradan otuz sekiz yıl geçti. Sadece Fatsa halkı değil, Türkiye’nin sol geleneği de bu alçakgönüllü halk önderini ve onun devrimci arkadaşlarını unutmadı. Kapitalizmin bir eleştirisi olarak tarihte yerini almış olan Fatsa deneyimi ve onu yaratan Devrimci Yol mücadelesi sosyalistlerin yolunu aydınlatmaya devam ediyor.