Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 40. kuruluş yıldönümünde bir ilke imza atarak 40 yıllık arşivlerini kullanıma açtı. DİSK ile Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV) arasında imzalanan protokol...

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 40. kuruluş yıldönümünde bir ilke imza atarak 40 yıllık arşivlerini kullanıma açtı. DİSK ile Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV) arasında imzalanan protokol uyarınca TÜSTAV'a teslim edilen "TÜSTAV DİSK Arşivi"nin klasör esaslı tasnifi tamamlanarak 12 Şubat 2007'de internet üzerinden erişime açıldı.

DİSK arşivinin öyküsü en az arşivin kendisi kadar ilgi çekici. Türkiye emek ve sendika hareketinin en hareketli ve tartışmalı döneminin ilk elden belgelerini içeren arşiv nice badireden sonra kullanıma açılabildi. 12 Eylül darbesini takiben faaliyetleri durdurulan ve sıkıyönetim mahkemelerinde kapatma davası açılan DİSK'in her şeyine olduğunu gibi arşivlerine de el konmuştu. 12 yıl süren dava boyunca devletin elinde tuttuğu arşiv, davanın beraatle sonuçlanmasının ardından bir gün polis tarafından Merter'deki DİSK binasının önüne bıra-kılıvermiş.

Ancak sıkıyönetim badiresini SEKA'ya gönderilmeden atlatan arşivin çilesi bitmemişti. DİSK arşivinin bugünlere ulaşmasında önemli payı olan (aynı zamanda kendisi de canlı bir arşiv olan) Feza Kürkçüoğlu, arşivin bir bölümünü hurda kağıtçılardan son anda kurtarmıştı. Sonra uzun yıllar kolilerde beklemişti arşiv.

"TÜSTAV DİSK Arşivi"nin kullanıma açılması sıradan bir arşiv çalışmasının ötesinde anlam taşıyor. Koca koca kurumların, partilerin, sendikaların arşivlerinin olmadığı; tarihin hurda kağıt niyetine satıldığı ülkemizde DİSK arşivinin kullanıma açılması kutlanması gereken bir adımdır. Öte yandan DİSK'in 40 yıllık arşivini hiçbir rezerv koymadan, olduğu gibi kullanıma açması, şeffaf davranması ise altı çizilmesi gereken kurumsal bir cesaret örneğidir.

Söz uçar, yazı kalır derler. Doğrudur. Ancak DİSK arşivi sadece bir dönemin belgelerini gün ışığına çıkarmakla kalmıyor. DİSK arşivinde sadece ülkenin dört bir yanından Kemal Türkler'e yazılmış el yazısı mektupları; Abdullah Baştürk'ün cezaevinde savunmasının üzerine düştüğü el yazısı notları görmüyorsunuz; bir dönemin sendikal kadrolarının titizliğini, fikri takibini ve kurumsallaşmaya verdiği önemi görüyorsunuz. İşçinin parasının kullanımındaki özeni, küçük yazışmaların bir kağıdı dört parçaya bölerek yapılmasını; adresi değişen bir sendikanın antetli kağıdında eski adresinin çizilerek yenisinin yazıldığı ve antetli kağıtların böyle kullanıldığını görüyorsunuz. DİSK arşivine baktığınızda Türkiye emek tarihinin daha yazılması gereken ne çok yanının olduğunu şaşkınlıkla farkediyorsunuz.

DİSK Ana Arşivi kullanıma açıldı. Sendika arşivlerinin tasnifi ise sürüyor. Örneğin Lastik-İş Sendikası'nın arşivi kullanıma açıldığında 60 yıllık belgeler araştırmacılara sunulmuş olacak. "TÜSTAV DİSK Arşivi", DİSK yönetiminin, TÜSTAV'ın ve tasnifi gerçekleştiren bir avuç gönüllü insanın kutlanası gayretleriyle kullanıma açılabildi. Ama işler her zaman bu kadar yaver gitmiyor. Örneğin, emek tarihinin önemli sendikalarından birinin nice badireyi atlatmış arşivinin yerinde bugün yeller esiyor. Bu yüzden tarih yapan bir sınıfın tarihi eksik yazılacak. Ama bir gün mutlaka arşivlerini heder edenlerin de tarihi yazılacak