2009 ekonomik krizi inşaat sektörünü tıpkı bugünkü gibi vurdu. Hükümetle alengirli ilişkileri bilinen inşaat sektörüne o yıllarda kamunun elindeki elektrik üretimi ve dağıtımı altın tepside sunuldu. Bugünse enerji sektörüne teşvik vermek için adeta bahane aranıyor

5-10 şirkete halkın cebinden milyarlar vermek için bahaneler aranıyor: Teşvik santralları

OZAN GÜNDOĞDU

2009 küresel ekonomik krizi her ne kadar Türkiye’yi teğet geçti dense de işsizliğin o döneme kadar görülmediği seviyelere çıkmasına neden oldu. İşsizlikteki artış ise büyüme motorunun durmasından kaynaklanıyordu. Özellikle inşaat sektörü iflasın eşiğindeydi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2009’un ilk çeyreğinde inşaattaki yıllık küçülme yüzde 24,7’yi gördü. İkinci ve üçüncü çeyrekteki küçülme ise sırasıyla yüzde 11,7 ve yüzde 3,5 olarak devam etti. Hükümetin inşaat sektörüyle kurduğu “izaha muhtaç” ilişki o yıllarda böylece daha da yakınlaştı. İnşaatın girdiği bunalımdan çıkmak için kamunun elindeki enerji dağıtım ve üretimi hizmetleri inşaat şirketlerine altın tepside sunuldu.

Enerjide özelleştirme süreci böylece 2009 kriziyle beraber başlamış oldu. Enerji dağıtım ihalelerine ise özellikle inşaat şirketleri akın ettiler. Halbuki kamuya ait Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ) zarar etmek bir yana yüksek satış gelirleri de elde ediyordu. 2007’de TEDAŞ’ın 11,5 milyar dolar (yaklaşık 15 milyar TL) satış geliri bulunuyor, bu gelirin yaklaşık 847 milyon doları Başkent Elektrik Dağıtım AŞ (BEDAŞ) tarafından elde ediliyordu. BEDAŞ sadece 1,5 yıllık satış geliri karşılığında yani 1,2 milyar dolara Sabancı ve Verbund’a satıldı. 6 Haziran 2009’da ise Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci’nin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı olarak atandığı duyulacaktı.

Birkaç ay sonra elektrik dağıtım sektöründeki payı yüzde 4,6’yı bulan dev Meram Elektrik Dağıtım AŞ, sadece 440 milyon dolar bedelle adını kamu ihalelerinden sıkça duyduğumuz Cengiz Holding’e satıldı. Meram Elektrik’in sadece 2007’deki satış geliri bu satış bedelinin üzerindeydi. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu vb. ihalelerle özellikle inşaat sektörünün 2009’da girdiği krizi hafifletmek için kamu varlıkları bir avuç şirkete adeta hibe edildi.

Özelleştirmeler sadece elektrik dağıtımıyla da sınırlı kalmadı. Özellikle bu yıllarda dağıtımın dışında elektrik üretimi de yine inşaat şirketlerine satılmaya başlandı. Elektrik üretiminde ise sadece santrallerin satış bedelleri düşük değildi, bunun dışında zaten kamunun istikrarlı biçimde yürüttüğü elektrik üretimini özel şirketler de devam ettirebilsin diye dudak uçuklatan teşvikler verildi. Özelleştirme politikalarını savunan yönetim, kamu şirketlerinin bütçenin kamburu olduğunu söyleyip durdular. Ancak Türk Sosyal Bilimler Derneği’nin düzenlediği 16’ncı Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi’nde yapılan bir sunum aslında özelleştirmelerin bütçenin kamburu olduğunu bilimsel verilerle ortaya koyuyor. Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Üyesi Orhan Aytaç’ın “Türkiye’de enerji nereye gidiyor” başlıklı oturumda “özel elektrik şirketlerine sağlanan özel ve güzel destekler” sunumu ses getirecek cinsten.

TEŞVİK VERMEK İÇİN BAHANE ARANIYOR

Rapora göre elektrik üretim şirketlerine teşvik vermek için adeta bahane aranmış. O kadar ki kanuna göre zorunlu olan çevre düzenlemelerini yaparlarsa ek teşvikler dahi veriliyor. 1 Temmuz 2019’da özelleştirmeler yoluyla santral satın alan özel şirketlere çevre izni olması halinde elektrik satış tarifelerine yüzde 3’lük avantaj sağlanıyor. Yani kanuna göre zorunlu olan bir düzenlemeyi yaparlarsa elektriği devlete yüzde 3 daha pahalı satabiliyorlar. Buna rağmen bazı santrallar çevre izni almak için gerekli önlemleri almıyor ve bu şirketlere bir kıyak daha yapılıyor; 31 Aralık 2019’a kadar yapılması gereken çevre düzenlemeleri sürenin dolmasına 1 ay kala 30 Haziran 2022’ye dek 2,5 yıl daha erteleniyor.

YOLCU ARAÇ GARANTİSİNDEN SONRA ELEKTRİK ALIM GARANTİSİ

Havalimanına yolcu garantisi, şehir hastanelerine hasta garantisi veren özelleştirme aklı, elektrik üretim şirketlerine de elektrik alım garantisi veriyor. Üstelik piyasa fiyatının da üzerinde, hem de dövize endeksli. 2016’da yapılan düzenlemeye göre özel şirketler elekriği devletin elinde olan Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi'ne (TETAŞ) satacak. (Bugün alımları Elektrik Üretim AŞ yapmaktadır) TETAŞ eylül-aralık 2016 arasında yani sadece 4 ayda yerli kömür santrallarından 6 milyar kWh elektrik enerjisini 185 TL/MWh birim fiyatıyla satın aldı. 2017 yılında aynı bedelle satın alınan elektrik miktarı 3 katına çıkarılarak 18 milyar kWh oldu. Ve 2018 yılında piyasa fiyatının üzerinde alım garanti uygulaması sürekli hale getirildi ve süresi 7 yıl (2024 yılı sonuna kadar) olarak belirlendi. Şirketlerin endişe edeceği neredeyse hiçbir şey yok, çünkü bu süre zarfında fiyatlar ÜFE/TÜFE ve dövize endeksli bir hesapla her üç ayda bir yükselecek. Örneğin bu yılın ilk çeyreğinde belirlenen birim fiyat 285 TL/MWh oldu.

KAPASİTENİ KULLAN MİLYARLARI KAP

Verilen teşviklerle ülkede elektrik üretiminde kurulu güç kapasitesi hızla arttı. Olumlu bir gelişme gibi görünebilir ancak kurulu gücün artması elektrik talebinin artacağı anlamına gelmiyordu. 2018 sonuyla artan ekonomik durgunluk elektrik talebini azalttı. MMO Enerji Çalışma Grubu’nun hesabına göre bu yıl yapılan alım 24 bin GWh’ ye çıktı. Çünkü kurulu güç bulunmasına rağmen üretilen elektrik satılamayınca kamu devreye giriyor. Kamu kaynakları gerek özel şirketlerden elektrik satın alınması için gerekse kapasite kullanımını arttıran şirketlere teşvik vermek için kullanılıyor. Kulağa ilginç gelebilir ancak bir teşvik de kapasitesini yüksek oranda kullanılan elektrik şirketlerine veriliyor. Verilen toplam teşvik tutarları böylece milyarları aşıyor.

MMO’dan Orhan Aytaç’ın ve Enerji Çalışma Grubu’nun tahminlerine göre sadece 2018’de çeşitli bahanelerle yapılan toplam teşvik ödemesi tutarı 21 milyar lira. Bu tutar her yurttaştan alınıp bir avuç şirkete verilse 82 milyonun her birinin 256 lira ödemesi gerekiyor.

BU DA CABASI: AKKUYU'YA MİLYAR DOLARLAR AKACAK

Kamu kaynakları özel şirketler için seferber edilirken Rusya’da teşviklerden nasibini aldı. Akkuyu Nükleer’de üretilecek elektrik için alım garantisi tıpkı yerli santrallarda olduğu gibi piyasa fiyatının üzerinde verildi. Verilen garantilere göre hazine, 2023’te açılacak olan Akkuyu Nükleer’den 15 yıl boyunca 27 milyar dolar zarara uğrayacak. Çünkü Akkuyu Nükleer, ürettiği elektriği devlete satarken piyasa fiyatının üzerine yüzde 325 kâr koyup satacak. İşte Plan ve Bütçe Komisyonu’na sunulan Akkuyu raporundan rakamlar;

>> Devletin kontrolündeki piyasa fiyatı (kws başına): 0,029 dolar
>> Garanti edilen alım miktarı: 19 milyar kws
>> Garanti edilen fiyat (kws başına): 0,1235 dolar
>> 15 yıl için garanti edilen tutar: 35 milyar 197 milyon 500 bin dolar
>> Devletin yıllık zararı (yıllık): 1 milyar 795 milyon 500 bin dolar
DEVLETİN 15 YILLIK ZARARI (15 yıllık): 26 milyar 932 milyon 500 bin dolar

SADECE 2018'DE 21 MİLYAR TL AKITILDI

Elektrik üretiminde arz fazlası bulunuyor. Kurulu güç yüksek olmakla beraber elektrik talebi yeterli değil. Üstüne bir de özel şirketlerin borç yükü binince 10 yıl önce özelleştirilen enerji sektörünü ayakta tutmak 82 milyon yurttaşa düşüyor. Çeşitli isimler altında teşvik vermek için bahanelerin sonucunda sadece 2018 yılında kamudan bu şirketlere 21 milyar TL ödenmiş oluyor.

TOPLAMDA NE KADAR TEŞVİK VERİLDİ?

>> Yenilenebilir enerji kaynakları destekleme mekanizması kapsamında piyasa fiyatı üzerinde ödeme tutarı: 11 milyar 777 milyon TL
>> Doğalgaz santrallarına yakıt maliyeti desteği: 6 milyar 800 milyon TL
>> Kapasite kullanım mekanizması ödemesi: 1 milyar 407 milyon TL
>> Yerli kömür santrallarından sabit fiyatla elektrik alımı için ilave ödeme tutarı: 1 milyar TL

>> Toplam ödeme: 20 milyar 984 milyon TL

ALIM GARANTİSİYLE İLAVE ÖDEMELER

Alım garantileri piyasa fiyatının üzerinde ve dövize endeksli olunca şirketlere ilave ödemeler yapılması gerekti. Peki alım garantisi uygulamasının başladığı 2016 eylül ile aralık 2019 arasında tahmini olarak hangi şirkete ne kadar ilave ödeme yapıldı?

>> Çelikler: 727 milyon TL
>> İçtaş-Limak 689 milyon TL
>> Konya Şeker 630 milyon TL
>> Bereket 573 milyon TL
>> Sabancı 287 milyon TL
>> Kolin 250 milyon TL
>> Ciner 246 milyon TL
>> Aksa 176 milyon TL
>> Odaş 103 milyon TL
>> Polat 18 milyon TL

*TOPLAM ÖDEME: 3 milyar 700 milyon TL

**Kaynak: MMO enerji çalışma grubu raporu / Orhan Aytaç