68 gün süren açlık grevlerinin ardından gelinen noktayı BirGün'e değerlendiren BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak, en önemli kazanımın, kamuoyunda barış ve müzakere isteyen gücün açığa çıkması olduğunu söyledi: Şimdi bu, bir adım ileriye taşınmalı...

SEVGİM DENİZALTI

Kürt siyasi tutuklularının cezaevlerinde sürdürdükleri açlık grevleri Öcalan’dan gelen çağrı üzerine 68. gününde son buldu. 68 günün ardından gelinen noktayı değerlendiren BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak, açlık grevleriyle birlikte Türkiye kamuoyunda Kürt sorununun diyalog ve müzakereyle çözümünü hedefleyen çok büyük bir direniş gücünün açığa çıktığını, açlık grevlerinin en büyük kazanımının bu olduğunu söyledi.


TOPLUM ‘SAVAŞ DEĞİL MÜZAKERE’ DEDİ
Türkiye demokratik kamuoyunun yalnızca vicdani olarak “ölümler olmasın” talebini dile getirmekle kalmadığını, siyasi bir tutum aldığını belirten Kışanak, “Kamuoyunda çok geniş bir kesim, ‘Biz bu talepleri sahipleniyoruz, bu talepler makul taleplerdir, bu talepler doğrultusunda çözüm için adım atılmalıdır’ dedi. AKP hükümeti bugüne dek sürdürdüğü çözümsüzlük ve savaş politikalarına dayanak olarak hep ‘halk böyle istiyor, PKK savaşla ezilsin, bitirilsin istiyor, bunlarla konuşulmaz, müzakere edilmez’ diyordu. Böyle bir yanlış algı oluşturulmuştu. Ama bu açlık grevleriyle çok net açığa çıktı ki, toplum aslında diyalog ve müzakere istiyor.Bu nedenle ben bu açlık grevlerinin çok büyük bir kazanımının olduğunu, amacına ulaştığını düşünüyorum” diye konuştu.


'BU KAZANIM İLERİYE TAŞINMALI'
Kışanak, şöyle devam etti: “Bundan sonra görev bizlere ve Türkiye demokratik kamuoyuna düşüyor. Türkiye kamuoyunun da artık Kürt sorununda seyirci konumundan çıkması gerekiyor. Türkiye kamuoyu ‘Bu mesele Kürtlerle devlet arasında’ dediği sürece hükümetin savaş politikalarının esiri haline geliyor. Bu ülkenin demokratikleşmesi, birlikte yaşama iradesinin kurulması sadece Kürtlerin sorunu değil. Açlık grevlerinin en önemli kazanımlarından biri de bu oldu. Türkiye kamuoyunda, başta insani ve vicdani bir duyarlılıkla açığa çıkan destekler, giderek siyasal bir desteğe dönüştü. Bunun doğru değerlendirilmesi ve bir adım ileriye taşınması gerekiyor.”

'ANADİLİ YASAKLAMAYI SÜRDÜREMEZLER'
Kışanak, bu hafta Adalet Komisyonu’na gelen, anadilde savunmayı da içeren düzenlemeyi  ise şu sözlerle değerlendirdi: “Üç buçuk yıl boyunca binlerce tutsağa ‘anadiliniz mi özgürlük mü’ diye şantaj yapıldı. Onlar anadillerini seçtiler. Bu tasarı beklentileri karşılayacak bir tasarı değildir, ama en azından şu açığa çıkmıştır, hükümet artık bu politikayı sürdüremez. Bundan sonra kimse anadilde savunma hakkını gasp edecek bir cesaret içine giremez.”
 
'HÜKÜMET TECRİDİ KALDIRACAKTIR'
Açlık grevlerinde en çok üstünde durulan talep, Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasıydı. Hükümetin, bu tecridi yasal olarak sürdürmesinin imkanı olmadığını vurgulayan Kışanak, şunları kaydetti:  “Bu kadar güçlü bir irade açığa çıktıktan sonra hükümetin bu konuda yeni bir düzenlemeye gideceğini düşünüyorum. Biz açlık grevine girdikten sonra, yani son on gündür hükümetle siyasal bir diyalog kurmadık. Sadece tutsakların durumu, Mehmet Öcalan’ın İmralı’ya gidişi vb. konularında teknik diyaloglar kurduk. Ama daha önce yaptığımız görüşmelerde şunu gördük ki, hükümet içerisinde aslında büyük bir kesim, Öcalan’a tecridin yasal bir dayanağının olmadığını, kaldırılması gerektiğini düşünüyor. Gerçekten de bir dayanağı yok. Kürt hareketine en mesafeli hukukçular bile bunu söylüyor. Bu konuda bir ilerleme olacağını düşünüyorum. Bu tecridi sürdürebileceklerini düşünmüyorum.”
 
'SON İKİ AYDA ÇOK ŞEY OLDU'
Son olarak “Öcalan kardeşiyle zaten görüşebiliyordu, bir ay önce görüşmüştü, açlık grevleri o zaman da bitirilebilirdi” şeklindeki eleştirilere de değinen Kışanak, “Meseleye buradan bakarsanız açlık grevleri hiç başlamayabilirdi de. Bu meseleyi bu şekilde tartışmak doğru değil. Bu iki ay içerisinde çok şey oldu, bunlara bakmak gerekir. Diyalog ve müzakere isteyenler çoğaldı, Başbakan’ın gerçek yüzü deşifre oldu, anadilde savunma konusunda hükümetin yanlış bir politika izlediği açığa çıktı, hükümet bu politikaları sürdüremez oldu. Meclis’e bir düzenleme geldi” dedi.

***

NEDEN ÖNEMLİ?

Açlık grevleri devam ederken Adalet Bakanlığı’ndan defalarca “grevcilerin sağlık durumunu takip etmek için” izin isteyen ancak yanıt alamayan Türk Tabipler Birliği (TTB), bünyesindeki uzmanlarca hazırlanmış Açlık Grevi Yapmış Hastada Tedavi Yaklaşım Protokolü’nü yetkili kurumlara ve tabip odalarına iletti. Bu protokole göre, açlık grevi bittiğinde dikkat edilmesi gerekenler şunlar:
» Açlık Grevi sonlandırıldığında açlıktan normal bir insanın beslendiği düzeye haftalar içinde geçilmelidir. Kabaca başlangıçta günlük normal ihtiyacın 3’te biri aşılmamalıdır. Yavaş ve az yiyecekle başlayıp, sık aralıklara bölünmelidir.
» Uzun süreli açlıklarda hastalar mümkün olduğu kadar cezaevi revirlerinde değil hastane şartlarında tetkik edilerek tedavi edilmelidir.
» Protein almaya hemen başlanmalı, ancak barsakların yiyecekleri emme kapasitesinin düşmüş olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle Peptisorb (sağlanamazsa Osmolite) gibi beslenme materyalleri önerilir. Bu ürünler içinde sindirilebilir protein içerir.
Bir ayı geçmiş açlık süresi varsa yiyeceklerin emilim ve sindirim sorunları vardır. Bulunabiliyorsa Peptisorb ile başlanmalıdır. Yarı yarıya sulandırıp ilk gün bir şişenin yarısı içilebilir. İlerleyen günlerde arttırılır. 3 şişesi temel ihtiyaçları karşılar.
» Birkaç hafta yağ ve salçadan kaçınmak gerekir. Açlık grevi nedeniyle bütün vitaminlerde eksiklik olacağı için vitaminler hekimlerin önerileri doğrultusunda kullanılmalıdır. Cezaevi mutfaklarında yukarıdaki beslenme önerileri doğrultusunda yiyecek düzenlemesi yapılması, B vitamini stoklarında yetersizlik ve yukarıda adı geçen (peptisorb vb.) beslenme materyallerinin temin edilmesi konusunda  sıkıntıların bir an önce giderilmesi gerekmektedir.
» Hastanelere sevk edilecek grevciler için (dekübit yaraları,  aspirasyon olasılığı) kesinlikle kelepçe uygulamasına izin verilmemelidir. Komplikasyonlardan sakınmak için hastanede tedavi edilecek hastaların hastabakıcı veya refakatle bakımları sağlanmalıdır.

***
KİM NE DEDİ?
Öcalan'ın çağrısı ile cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin açlık grevini sonlandırmasını değerlendiren insan hakkı savunucuları, siyasetçiler, akademisyenler, emekçiler ve sanatçılar, Kürt sorununda muhatabın bir kez daha ortaya çıktığını söyledi.
» BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken: Kürt halkının önderliğinin muhatap olarak alınamadığı sürece sorunun çözülemeyeceği bütün kamuoyu tarafından algılandı. Muhatap konusunda hükümet tarafından yapılan manipülatif yaklaşımlar vardı. Açlık grevi süreci bu yaklaşımların tamamını sildi ve muhatap düzeyinde çok net bir görüş açığa çıkardı. Türkiye halkının büyük bir çoğunluğu da müzakere yöntemi ile çözümü istiyor. Artık herkes Öcalan'ın çözümdeki rolünü oynaması için gerekli şartların yaratılmasını bekliyor.
» ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş: Açlık grevleri tıkanmış olan Kürt sorununun çözümü için bir pencere açmıştır.
» İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan: Bu süreç bize bilinen şeyleri yeniden hatırlattı. Kürt siyasi hareketi öteden beri en önemli muhatabın PKK Lideri Abdullah Öcalan olduğunu söylüyor. Devlet yetkilileri tarafından yapılan ve kesilen bir süreç var. Öcalan'ın rolü şimdi yeniden teyit edildi.
» BirGün yazarı ve Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Cangızbay: Öcalan'ı ve Kürt halkının liderlerini kafaya alabileceklerini zannediyorlar. Sözler veriyorlar; ama sözünde durmuyorlar; koca bir halk hareketini bir yandan pazarlık, bir yandan da zorlamayla el konulabilecek bir şirketmiş gibi görüyorlar. Halkın demokratik haklarını vermeden bunların önünü açmadan bu sorunu çözemezsin.
» KESK Genel Başkanı Lami Özgen: Açlık grevi süreci ile çözümsüzlük politikası iflas etti. Bu düğümü çözen yine Sayın Öcalan olmuştur. Hükümet artık bütün gerekçeleri bir yana bırakarak sorunun çözümünde geçmişte olduğu gibi muhatap aramaksızın Öcalan ile müzakereleri başlatmalıdır.
» Sanatçı Ferhat Tunç: Öcalan'ın çağrısı bütün ülkeye nefes aldırmıştır. Devletin bundan böyle Sayın Öcalan'ın rolünü dikkate alarak çözüm geliştirmesi artık şart oldu. Bundan kaçış mümkün değil.

***
Ergin: İhtiyaç olursa devlet görüşme yapar

Adalet Bakanı Sadullah Ergin gazetecilerin açlık grevlerinin sona erdirilmesi ve İmralı 'daki koşullara ilişkin sorularını yanıtladı.
Açlık grevlerinin sona erdirilmesi için Abdullah Öcalan 'la MİT tarafından yapılan görüşmelerin sorulduğu Ergin, "Zaman içerisinde defalarca ifade ettik. Devletin güvenlik güçleri ihtiyaç duyulan zeminde bu görüşmeleri yapmıştır, yapacaktır" şeklinde yanıt verdi. Adalet Bakanı Öcalan'ın görüş yapması konusunda ise zaten bir sıkıntı olmadığını ve "ailesiyle görüşebildiğini" iddia etti.
Açlık grevini bırakanlar için gerekli tıbbi müdahalelerin yapıldığını belirten Ergin, İmralı'daki koşullar için de "diğer cezaevlerinde hangi koşullar varsa aynen uygulandığını" ileri sürdü.

***
İmralı’ya yeni koster geldi sıra ‘hava muhalefeti’nde

AçlIk grevlerinin bitirilmesini sağlayan çağrıyı yapan Abdullah Öcalan için Adalet Bakanlığı tarafından her türlü hava koşulunda çalışan römorkör tahsis edildi. Römorkör, İstanbul'dan Mudanya'ya getirildi ve yakınlarını Öcalan'a ulaştıran kosterin yanında çekildi.
Gemlik ile İmralı arasında ulaşımı sağlayan 'Tuzla' kosterinin sık sık bozulduğu ve hava muhalefeti olduğu bahanelerini ileri süren devlet, Abdullah Öcalan'ın avukatları ile yakınları, görüşmeye gitmesini engelliyordu.