Jazz, country, rock, folk ve etnik tarzlardan seçkin örnekleri akustik yorumlayan ‘Akustik Bişeyler’in repertuvarı hem renkli hem zengin

70’lerden bugüne ‘Akustik Bişeyler’

Nuray Salman

‘Akustik Bişeyler’ Eylül 2015’te kurulmuş cover ve beste grubu. Goncagül Alankaya, Cevdet Alanbay, Siney Yılmaz’dan oluşan grubun repertuvarında Bob Dylan’dan Bülent Ortaçgil’e, Ayten Alpman’dan Birsen Tezer’e, Beatles’tan Vedat Sakman’a, Pink Floyd’dan Cem Karaca’ya kadar uzanan şarkılar yer alıyor.

Konserlerinde; Türkçe, İngilizce karışık bir set-list hazırlayan, seçtikleri şarkılar farklı ekollerde olan ve tümünü kendi tarzlarıyla söyleyen, çalan grup üyelerinden Goncagül Alankaya ile konuştuk.

»‘Akustik Bişeyler’ fikri nereden ortaya çıktı?
Yaşamın ruhunu hissetmek için bir arayışın parçası olmaktan başka şansımız yok. Benim arayışım da müzik’ti. Uzun yıllar hayata geçiremedim; ta ki benim gibi müziğe aşık yol arkadaşlarıyla karşılaşana kadar. Gitarlarda Cevdet Alanbay, Saksafonda Siney Yılmaz. İyi ki varlar.

»Akustik konserler hem sanatçı hem izleyeci açısından nasıl bir iz bırakıyor?
Akustik müzik, müziğin en saf ve yalın hali. Basitleştikçe mükemmelleşiyor ama bir o kadar da zor. Kalabalık orkestraların ve bol efektli kayıtların yaptığı işi, siz üç kişi icra etmek ve aynı dolgunluğu vermek zorundasınız. Ayrıca yaşadığımız bu dijital dünyada analog günlerimize özlemimiz arttıkça akustik müzik daha da değerli oluyor, izleyenlerde de daha yoğun duygular uyandırıyor.

»İzzet Öz’ün 50. Sanat Yılı kutlamasında Abbasağa Parkı’nda ustalarla aynı sahneyi paylaştınız. Sahnede ve sokakta konser vermenin farkı varmı?
Nerede olduğuna bakmaksınız bir yerlerde müzikseverlere ulaşıyor olmak zaten çok güzel. Ancak sokak konserlerinin ayrı bir tadı var; orada her zaman kolayca müziğe ulaşamayan insanlar var. Sokaklar bizi onlarla buluşturuyor. Bu yüzden sokak konserleri bizim için çok kıymetli.

»Şarkı seçimine nasıl karar veriyorsunuz?
Dönem şarkıları yapıyoruz. Geçmişte bizde güzel duygular uyandırmış ya da bir hikâyesi olan şarkılar... İçinde barış, özgürlük, aşk, ayrılık olan şarkılar söylüyoruz. Sahnemiz özel bir tarihe denk geldiyse mesela bir şairin ya da müzisyenin doğum ya da ölüm yıldönümü ise onu anacak şarkılar seçiyor ve hikâyeler anlatıyoruz. Bazen de sadece seyiricilerin sıkıntılarını unutup eşlik edip eğleneceği şarkılar seçiyoruz. ‘Akustik Bişeyler’in bu kadar kısa süre içerisinde sevilmesinin nedeni de seyircinin pek çok tarzı bir gecede izleme şansı olması. Bazen jazz, bazen rembetika, bazen country, bazen rock, bazen American folk gibi.

»‘Konserlerde ‘seyirci gürültüsü’ meselesine maruz kalan sanatçılar var. Bu konuda neler söylersiniz?
Aslında bu birçok sanat dalında karşılaşılan bir sorun. Bu yüzden seyirci kalitesi diye bir kavram gelişmiş hatta. Biz de yaşıyoruz ancak mümkün olduğunca seyircimizi şarkıların içine çekerek bu sorunu aşıyoruz.

»Müziğe yeteri kadar değer veriliyor mu?
Gerek yeni müzisyenler yetiştirmek gerekse elimizdekilere sahip çıkmak açısından bakıldığında çok da iyi bir yerde olduğumuzu söyleyemeyiz. Ayrıca beğeni kriterlerinin çok aşağıya çekildiğini, çok da sanat diyemeyeceğimiz müziklerin hak etmediği değeri görürken çok emek harcanarak ortaya çıkarılmış eserlerin de ilgi görmediği ve sahip çıkılmadığı bir dönemdeyiz.

»Gençlere vermek istediğiniz mesaj var mı?
Ne olduğu önemli değil ama mutlaka sanatın bir ucundan tutsunlar.

»Kendinize ait bir albüme imza atmayı düşünüyor musunuz?
Çok yakında ilk single’ımız çıkacak. Kendi bestelerimiz var. Bunları birer birer sunacağız. Sadece bir cover grubu olmak istemiyoruz.