8. Yargı Paketi: AYM'nin iptal ettiği "örgüt" kriteri yeniden yargı paketinde
Meclis'e sunulan 8. Yargı Paketi, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği iptal kararları doğrultusunda da bazı düzenlemeler içerecek. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi'nin "keyfi uygulamalara yol açıyor" diyerek iptal ettiği "örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" düzenlemesi yeniden getirildi. Teklifte, AYM'nin görevlerinin yeniden düzenlenmesi ile ilgili ise herhangi bir madde yer almıyor.
Kamuoyunda 8. Yargı Paketi olarak da anılan ve yargı hizmetlerinin etkinliğinin artırılması gerekçesiyle bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi dün Meclis Başkanlığı'na sunuldu.
Teklifte en dikkat çeken düzenleme, Anyasa Mahkemesi'nin (AYM) 26 Eylül 2023'te iptaline karar verdiği Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 220/6 maddesinde yer alan "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" suçuna ilişkin oldu. Teklifle, "terör suçlarında" örgüt adına suç işleyenlerin örgüt üyesiymiş gibi cezalandırılmasının önü açıldı.
İptal edilen fıkrada, "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır. Örgüte üye olmak suçundan dolayı verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır" şeklindeydi.
"ÖRGÜT ADINA SUÇ İŞLEME FİİLİNİ, MÜSTAKİL BİR SUÇ OLARAK TANIMLIYORUZ"
AYM'nin verdiği iptal kararları doğrultusunda bazı düzenlemeler yaptıklarını anlatan AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, özgürlüğü bağlayıcı cezalar sebebiyle kısıtlanma kurumu değiştirilerek, ceza infaz kurumunda bulunma halinin doğrudan doğruya kısıtlama nedeni olmaktan çıkarıldığını söyledi.
Zengin, ceza yaptırımı uygulanan kişiye otomatik olarak vasi atanması usulünden vazgeçildiğini belirtti. Zengin, hekim ön raporu üzerine sağlık kuruluşuna yerleştirilen kişinin bu yerleştirme kararına karşı başvurabileceği bir itiraz mekanizması oluşturulduğunu anlatarak, "Anayasa Mahkemesi'nin iptal gerekçelerini dikkate almak suretiyle örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme fiilini, müstakil bir suç olarak tanımlıyoruz, cezasını belirlemiş oluyoruz" bilgisini verdi.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına karşı da istinaf yoluna başvurulabilmesine imkan tanıdıklarını dile getiren Zengin, müsadere kararı verilmişse, müsadere kararını infaz ettiklerini söyledi. Zengin, buna dair uygulamaların da 1 Haziran'dan itibaren verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları için uygulanacağını dile getirdi.
AYM GÖREVLERİNİN YENİDEN DÜZENLEMESİ
Zengin, sorulması üzerine Anayasa Mahkemesi'nin görevlerinin yeniden düzenlenmesiyle ilgili bir düzenleme olmadığını bildirerek, "Yargıtay ve Anayasa Mahkemesinde, son yaşanan olaylardan gördüğümüz genel anlamda bir fikir ayrılığı, çatışma var. Bize düşen şey TBMM olarak bu çatışmayı ortadan kaldırmak. Bunların bizim çalışmamız gerektiğini düşünüyoruz" dedi.
Teklifte bununla alakalı bir düzenleme olmadığını, nisan ayında gelmesi beklenen teklifin içerisinde de olmayacağını dile getiren Zengin, daha sonra TBMM'nin bir sorumluluk alarak bunu yapabileceğini ya da yeni anayasada bu görev tanımlarını daha sarih bir hale getirilebileceğini söyledi.
AYM SOMUT KRİTERLER İSTEMİŞTİ
DW Türkçe'den Alican Uludağ'ın haberine göre, AYM'nin iptal gerekçesinde "Kuralın kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarını önleyecek şekilde belirli ve öngörülebilir nitelikte olmadığı ve bu yönüyle kanunilik şartını taşımadığı sonucuna ulaşılmıştır" denilmişti. Kararda, söz konusu maddede "örgüt adına işlenen suç" kavramından ne anlaşılması gerektiğine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği ve işlenen suçlar arasında bir ayrım yapılmadığı savunulmuştu. "Örgüt adına" kavramının belirsizliğinden kuralın geniş yorumu nedeniyle ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ya da örgütlenme veya din ve vicdan özgürlüğü gibi temel haklar üzerinde güçlü bir caydırıcı etki yaratıldığı vurgulanmıştı.