AB, daha az mülteci için para vermeye hazır

POLİTİKA SERVİSİ

Birleşmiş Milletler'in 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla yayımladığı son rapora göre Türkiye, yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yaparak birinci sırada yer alıyor. Almanya Dışişleri Bakanı Maas, Türkiye’nin AB için önemli bir göçmen yükünü üstlendiğini belirterek, Ankara ile yeni bir mülteci mutabakatı gerektiğini vurguladı. Alman Welt gazetesine konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Maas, "Türkiye ile göç konusundaki iş birliğini güncellememiz gerekiyor" ifadesini kullandı. Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında 2016 yılında varılan mülteci mutabakatının geliştirilmesinin AB'nin çıkarına olacağını dile getiren Dışişleri Bakanı, "Türk hükümeti ile yaşadığımız tüm sorunlara rağmen, bu ülkenin bizim için, önemsiz görülemeyecek bir göçmen yükünü üstlendiğini takdir etmeliyiz" dedi.

Ankara ile Brüksel arasında varılacak yeni bir mutabakat neticesinde Türkiye'ye AB'den yeni kaynaklar aktarılmasının da gerekeceğinin altını çizen Heiko Maas, "Herhangi bir rakam vermek istemiyorum ancak bunun parasız olmayacağı gayet açık" ifadesinde kullanarak, Türkiye'nin büyük bir maddi sorumluluğun altına girerek, diğer ülkelerin bundan tasarruf etmesini sağladığını dile getirdi.

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ise, Litvanya Dışişleri Bakanı Gabrielius Landsbergis ile Vilnius’ta düzenlediği basın toplantısında, “Türkiye, Beyaz Rusya, kim olursa olsun... AB'ye baskı uygulamak için göç olgusunu araçsallaştırmasına izin veremeyiz. Elimizden geldiğince ihtiyacı olan insanlara yardım etmeye hazırız ama göçü araçsallaştırmak için başka ülkeler tarafından AB'ye veya kendimize şantaj yapılmasına izin vermeyeceğiz” açıklamalarında bulundu.

MÜLTECİLER GÜVENCESİZLİK VE IRKÇILIK KISKACINDA

Öte yandan 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü kapsamında Göç İzleme Derneği ve Diyarbakır Barosu da açıklamalarda bulundu. Dünya Mülteciler Günü’nde açıklama yapan Göç İzleme Derneği, İstanbul Şişli’de bir araya geldi. Dernek başkanı Kamile Kandal yaptığı açıklamada artan göçmen sayısına ilişkin “Bu da çok fazla emek sömürüsü, çok fazla iş ve yaşam güvencesizliği, çok fazla kayıt dışı çalışma demek” dedi.

“Van; İran, Afganistan üzerinden göç alırken, Hatay, Antep, Urfa Suriye’den göç almakta. Bu da çok fazla emek sömürüsü, çok fazla iş ve yaşam güvencesizliği, çok fazla kayıt dışı çalışma demek” diyen Kandal, “Mülteciler, en kötü koşullarda çalışmaya maruz bırakılıyor. Kayıt dışı çalışma daha ucuz, tüm bağımlı ve güvencesiz ve kolaylıkla işten çıkarılabilir veya işe alınabilir. Türkiye’de bir zaman sonra işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı, kiraların yüksek olması, suç oranı gibi yaşanan bütün sorunların kaynağı Suriyeliler olarak görülüyor ve bundan dolayı ırkçı saldırılara maruz kalıyorlar. Başta inşaat, hizmet, tarım sektörü olmak üzere en yoğun çalıştıkları alanlardan biri de tekstil ve ayakkabı sektörü. Hem çocuk işçilerin hem de yetişkinlerin sömürüldüğü bir sektör. Uzun çalışma saatleri, asgari ücretin altında çalıştırılma. En önemlisi de inşaatlarda çalışırken yaşanan can kayıpları, iş cinayetleri ile karşı karşıya kalmaktadırlar” sözlerini dile getirdi.

Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Otogarı'ndaki mültecilere dair hazırladığı raporu Adli Yardım Hizmet Bürosunda yapılan basın açıklamasıyla kamuoyu ile paylaştı. Raporu okuyan Diyarbakır Barosu Mülteci Hakları Komisyonu Başkanı Baver Mızrak, "Kentin birçok yerinde bulunan düzensiz göçmenlerin uluslararası koruma statülerine dair başvuruları alınırken ivedilikle barınma, sağlık ve temel ihtiyaçlarının ilgili kurumlarca sağlanması gereklidir” dedi.