ABD’deki kitlesel saldırıların arka planı

ÖMÜR ŞAHİN KEYİF

ABD önceki gün bir kitlesel saldırıya daha sahne oldu. Bu kez hedefte Maryland eyaletinin başkenti Annapolis’teki köklü gazete Capital Gazette vardı. Haber merkezine giren saldırgan, beş kişiyi öldürdü, iki kişiyi de yaraladı. MassShootingTracker’ın 2018’de ABD’de yaşanan 195’inci katliam olduğunu belirttiği olayın ardından şüpheli olarak gözaltına alına Jarrod Ramos’un 2012’de Capital Gazette’ye hakaret davası açtığı, davanın mahkeme tarafından düşürüldüğü bildiriliyor. Saldırganın gazeteye hedef belirleyerek girdiği de verilen bilgiler arasında.

Haber merkezinde yaşanan olaya pek çok gazete çalışanı da tanıklık etti. ABD’de gazetecilere yönelik en kanlı saldırı olarak tarihe geçen olayın ardından, pek çok medya kuruluşunda güvenlik önlemleri artırılırken, New York Polis Departmanı medya kuruluşalarına ekiplerini gönderdiğini belirtti. Capital Gazette saldırının ardından cuma günkü baskısını yapacağını açıkladı.

Bireysel silahlanma

Silahla yaralanmalar ve katliamların sayısının ABD’de bireysel silahlanmayla doğru orantılı olduğu biliniyor. ABD, dünya üzerinde en yüksek bireysel silahlanma oranına sahip ülke. Vox haber sitesinin aktardığı 2007 istatistiklerine göre her 100 kişiye 88,8 silah düşüyor. Dünya nüfusunun yüzde 5’ini oluşturan Amerikalılar dünyadaki silahların yüzde 42’sine sahip.

ABD’de silah satın almak isteyen kişilerle ilgili yeterli geçmiş sorgulaması yapılmıyor. Her beş silah sahibinden biri geçmiş sorgulamasına tabi tutulmadan silah alıyor. Özellikle internet ve sıklıkla görülen panayır satışlarında bu sorgulama söz konusu değil. Silah alması yasaklanan kişilerin, bu yöntemlerle silah elde ettiği ifade ediliyor. Kimi eyaletlerin silah satın alma konusundaki yasaları daha sıkı; ancak yasaların gevşek olduğu bir eyalete gidip kolayca silah almak da mümkün.

Gazeteci Felice: Duadan fazlası gerek

Capital Gazette’deki saldırı sırasında çalışma masasının altına sığındığını belirten Selene San Felice’nin CNN yayınında söyledikleri, ABD’de kitlesel saldırılara yönelik basın ve siyasetçilerin yaklaşımına dair önemli ipuçları veriyor. Felice, olayın etkisiyle ABD basınının, her saldırı sonrası olduğu gibi, bir süre silah şiddeti ve bireysel silahlanmayı gündemine taşıyacağını, daha sonra ise konuya ilgisini yitireceğini söylüyor.

Talep ne?

Şubatta Florida eyaletindeki Stoneman Douglas lisesine yapılan saldırıda, 17 öğrenci ve personelin öldürülmesi kitlesel saldırılar ve bireysel silahlanmayı bir kez daha ABD gündemine taşınmış, ülke genelinde eylemler yapılmıştı. Eylemlere katılan “March for Our Lives” (Hayatlarımız için yürüyüş) grubunun talepleri şöyle sıralanmıştı:

  • 1-Kitlesel saldırılarda kullanılan saldırı silahlarının satışını yasaklayacak bir yasa geçirin.
  • 2-Yüksek kapasiteli silahların satışını durdurun, cephanelik miktarına kısıtlama getirin.
  • 3-Geçmiş sorgulamaları konusundaki açıkları kapatın, her bir silah satışında geçmiş sorgulaması yapılmasını talep etmek için gerekli yasalar geçirilsin, bu sorgulamalar internet ya da panayır satışlarında da yapılsın.

Siyasetçiler silah lobisinden para alıyor

ABD’de silahlanmayı kontrol altına alınmasını sağlayacak yasaların önündeki en büyük engellerden biri silah lobisi. Ülkedeki en büyük silah lobisi Ulusal Silah Birliği’nin (NRA), siyasetçilere, seçim kampanyalarına büyük bağışlarda bulunduğu ve seçmeni yönlendirmek için siyasetçilere bağış dışında yatırımlar yaptığı biliniyor. Fortune dergisine göre, NRA, 2016 seçimlerinde toplam 31 milyon dolar harcadı. NRA’nın 1998’den 2017’ye kadar doğrudan bağış dışında, seçmene yönelik 144,3 milyon dolar harcadığı ifade ediliyor, bu rakam doğrudan bağışlarının 10 katı tutarında. Son 20 yılda senatör ve vekillere yapılan doğrudan bağışın tutarı ise 11 milyon dolar. Liberal Amerikan medyasında genel olarak, silah lobisinin daha çok Cumhuriyetçi siyasetçilerin kampanyalarına para aktardığı ileri sürülüyor. Ancak, New York’ta Demokratların Temsilciler Meclisi adaylığı için yapılan ön seçimde galip gelen sosyalist aday Alexandra Occasio-Cortez’in seçim bildirgesinde bu sorunun sadece Cumhuryetçileri değil Demokratları da ilgilendirdiğinin altı çizilmiş. ABD’de silah yasaları, Anayasa’nın haklar bildirgesinde yer alan İkinci Madde’ye dayanıyor. 18’inci yüzyılda kabul edilen bu madde, Amerikan vatandaşlarına “silah bulundurma ve taşıma hakkı” veriyor.

Truthout’tan Mark Karlin, ‘İkinci madde, köleliği korumak için onaylandı’ başlıklı makalesinde, Amerikan toplumunun silahla olan ilişkisini, “ülkenin silahlar üzerine kurulduğunu” anlatarak açıklıyor.

KUTUPLAŞMA KENDİNİ GÖSTERDİ

ABD’deki siyasi kutuplaşma, Annapolis saldırısıyla ilgili görüşlere de yansıdı.

Meksika sınırında yaşanan göçmen krizi sonrası Trump yönetimi üyeleri günlük hayatlarında protestolarla karşılaştılar. Demokratlar, bu protestoların sürmesi çağrıları yaptı. Annapolis saldırısının ardından, Trump’a yakın Fox haber kanalından Sean Hannity, radyo programında, Demokratların retoriği nedeniyle “kötü bir şey olacak, diyip duruyordum” şeklinde konuştu.

Öte yandan aşırı sağcı Milo Yiannopoulos’in saldırıdan iki gün önce gazetecilere gönderdiği, gazetecilerin “vurulmasını” istediğine dair mesaj gündeme geldi. Yiannopoulos daha sonra yaptığı açıklamada, mesajların ‘trol’ olduğunu söyledi. Seçim kampanyasından bu yana kendisine eleştiren gazetecilere yönelik sert ifadeler kullanan Başkan Trump’ın gazeteciler için sarf ettiği “halkın düşmanı” ifadesi de sosyal medyada hatırlatıldı. Reuters’tan Rob Cox, Trump’ın bu ifadesi nedeniyle, saldırıdan sorumlu olduğunu söyledi, Cox daha sonra, tweeti için özür diledi.