ABD Dışişleri'nden Türkiye'ye Osman Kavala çağrısı

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Türkiye'de 3 yıldan uzun süredir tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala'nın 'derhal serbest bırakılması' çağrısı yaptı.

Price, yaptığı yazılı açıklamada, "Kavala aleyhindeki yanıltıcı suçlamalar, devam eden tutukluluğu ve aleyhindeki davaların birleştirilmesi de dahil olmak üzere yargı sürecinin nihayete ermesinde devam eden gecikmeler, hukukun üstünlüğü ve demokrasiye saygının altını oymaktadır" ifadelerine yer verildi.

Washington'un, ABD vatandaşı Dr. Henri Barkey'in, yargı sürecine dahil edilmesi 'endişeyle not ettiği' kaydedilen açıklamada, "Dr. Barkey aleyhindeki suçlamaların temelsiz olduğuna inanıyoruz" denilerek, davanın hızlı bir şekilde sonuca ulaştırılması gerektiği belirtildi.

Öte yandan açıklamada, "Türkiye'ye AİHM kararlarına uyma ve kendi iç hukuku ve uluslararası yükümlülükleri uyarınca davaya adil, şeffaf ve hızlı bir çözüm getirmesi konusunda ısrar ediyoruz" diye kaydedildi.

We call on Turkey to immediately release Osman Kavala from detention and ensure a just, transparent, and speedy resolution to his case. Specious charges, continued detention, & delays in his trial do further harm to the rule of law and democracy in Turkey. https://t.co/CvL7W3MMiF

— Ned Price (@StateDeptSpox) February 10, 2021

NE OLMUŞTU?

Birlikte yargılandığı sekiz kişiyle birlikte 18 Şubat 2020’de beraat eden Osman Kavala, daha sonra Gezi davasıyla birleştirilecek soruşturma kapsamında cezaevinden çıkmadan yeniden tutuklanmıştı.

Kavala, 18 Ekim 2017 tarihinde, Türkiye'de hükümeti ve anayasal düzeni zor ve şiddet yoluyla devirmeye teşebbüs ettiği iddiasıyla tutuklanmıştı. Aralık 2019'da Avrupa Mahkemesi, Kavala'nın, "özgürlük ve güvenlik hakkını ihlal etmek için yeterli delil olmadığına" ve yargılamanın makul sürelerde yapılmadığına hükmederek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin, (AİHS) 5/1 ve 5/4 maddelerinin ihlal edildiğine karar vermişti.

Buna ek olarak AİHM, Kavala’nın tutuklanmasının ve duruşma öncesi tutukluluğunun, gizli bir amaçla, yani "susturmak ve diğer insan hakları savunucularını caydırmak" amacıyla yapıldığını tespit ederek, AİHS'in en ağır maddelerinden birisi olan 18'inci maddenin ihlal edildiğine hükmetmişti.