Biden yönetimi Sisi’nin tüm aleni ve cüretkar zorbalıklarını görmezden geldiği için iç siyasette giderek daha fazla eleştiriliyor.

ABD-Mısır ilişkileri ‘tıkırında’

Mısır’ın istihbarat şefi Abbas Kemal, ABD kongresine akıl almaz iddialarda bulundu. Kemal’in aktardıklarına göre ABD, Mısırlı-Amerikalı insan hakları savunucusu Muhammed Sultan’ın özgür bırakılması için pazarlık yürütürken aslında Mısır’a bu kişinin ‘ömrünün geri kalanını Amerikan hapishanelerinde geçireceğinin’ sözü verilmişti. Bu iddialar daha sonra Politico’da yayınlanan bazı belgelerle somutluk kazanmış oldu.

ABD’nin ‘sözünü tutmadığını’ biliyoruz çünkü Sultan ABD’de özgürce yaşıyor. Konuya aşina olduğu belirtilen bazı uzmanlar ABD’nin bu anlaşmaya sadık kalmak gibi bir niyeti hiç olmadığını, yalnızca Sultan’ın salıverilmesi için pazarlık edildiğini belirtiyorlar. Burada asıl ilginç olan, Abbas Kemal’in ABD kongresi önünde bu konuda şikayetçi olmasıydı.


SERBEST BIRAKILDI

Eş zamanlı olarak öğrendik ki, insan hakları savunucusu Mahinur El-Masri ile birlikte beş ‘yüksek profilli’ hak savunucusu daha hapisten çıkarılacaktı. Mısır’da herhangi birinin hapisten çıkması tabii ki kutlanacak bir olay. Fakat salıverilmelerin zamanlamasını ve salınan kişilerin ‘profillerini’ de hesaba katmalıyız.

Salıverilenlerin tamamı Mısır’ın liberal-elit kesimine mensup. Mısır’da şu an hapiste bulunan 60 bin insanın pek azının bu tür bir ‘uluslararası bilinirliği’ var. Halbuki yalnızca 2020 yılı içinde gözaltında 49 kişinin işkence sonucu yaşamını yitirdiğini, LGBT kimlikli Mısırlıların maruz bırakıldıkları insan dışı muameleleri, cinsel şiddeti ve çeşitli işkence biçimlerini de bilmeliyiz. Sina’da işlenen insanlık suçlarını, kitlesel infazları ve faili meçhul cinayetlerini bilmeliyiz. Sisi’nin rejimini tanımlayan şey, totaliter düzeni sürdürmek için ihtiyaç duyduğu kitlesel devlet şiddeti ve vahşet.

AĞIR SUÇLAMALAR

Sözünü ettiğimiz mahkumların bırakıldığı gün, El Ahram gazetesinin eski yazı işleri müdür Abdül Nasır Salama gözaltına alındı. Sisi’nin Etiyopya Rönesans Barajı konusunda izlediği politikayı eleştiren bir kitap yazmıştı ve ‘terör örgütüne destek olmak’ gerekçesi ile tutuklandı. Üstelik, Almanya’da tarihçilik yapan Alia Mossalem Kahire Havalimanında tutuklanalı henüz bir hafta olmuştu.

ABD’nin bir yandan tüm bunları görmezden gelmesi, diğer yandan ise Mısır’a sözde baskı yaparak bu beş hak savunucusunun salıverilmesini sağlaması Biden’ın ‘insan hakları endişelerinin’ aslında ne kadar sığ olduğunu bize gösteriyor.

Biden yönetimi Sisi’nin tüm aleni ve cüretkar zorbalıklarını görmezden geldiği için iç siyasette giderek daha fazla eleştiriliyor. Halbuki Trump’a karşı başkanlık yarışındayken Sisi konusunda çok daha sert konuşuyordu.

MUHALİFLERE BASKI

Biden bu senenin başında Sisi’ye Raytheon füzelerinin satılması için onay verirken, Mısır rejimi Amerika’da yaşayan muhaliflerin ailelerini tutuklamak ile meşguldü. Sisi’nin eski ‘baş işkencecilerinden’ birine diplomatik dokunulmazlık tanıyan da yine Biden oldu. Tüm bu yaşananlara baktığımızda, Biden döneminde Sisi rejiminin muhaliflere karşı tutumunun hepten sertleştiğini görüyoruz.

Bu son salıverilmeler sayesinde Biden ‘Mısır’da insan hakları’ konusunu önemsediğinin reklamını yapabilir, Mısır Silahlı Kuvvetleri ise ABD’den 1.3 milyar dolarlık ödenek almayı sürdürebilirler. 2022 yılı bütçesinden 1.3 milyar dolar Mısır için ayrıldı bile.

HAK İHLALLERİ

Asıl soru, Biden’ın insan hakları sorunlarını ‘es geçerek’ ABD-Mısır ilişkilerini sürdürmeyi nasıl başaracağı. Abbas Kemal’in kongre önündeki pişkin davranışlarının da gösterdiği gibi, rejim ABD desteğini kaybetmekten falan korkmuyor. Biden yönetiminin hapisten çıkan beş hak savunucusunu reklam ederek uluslararası algıyı yönetmesine göz yumulmamalı ve ABD’nin dünyanın en zalim rejimlerinden birini desteklediği bilinmeli.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: The New Arab