Bölgedeki bütün aktörler birbirleriyle değişik ilişkiler içerisine giriyor. Her birisini memnun edecek ilişki kurulması mümkün değildir

ABD’nin her desteği Ankara’yı rahatsız eder

MUSTAFA KÖMÜŞ

Kadir Has Üniversitesi Ekonomi, Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi (MARC) Müdürü Doç. Dr. Salih Bıçakcı Erdoğan-Trump görüşmesini, Ankara ile Washington arasındaki YPG krizine ve bu krizin Suriye’deki gelişmeleri nasıl etkileyeceğini yorumladı.

»ABD’nin YPG’yi silahlandırması, ABD-Türkiye ilişkileri açısından bir kopuş getirir mi?

Ankara, ülkenin güneyinde Rojava gibi bir yerin var olmasını ve buradaki aktörlerin silahlı olmasını istemiyor. Buradaki grupların PKK ile işbirliği halinde olduklarını düşünüyor. Bu açıdan bakıldığında hükümet, onların silah açısından güçlenmesinden memnun değil. Böyle bakınca da ABD’nin yapacağı her türlü destek hükümeti rahatsız edecektir. ABD ise durumu şöyle okuyor: IŞİD ile savaşmak için benim sahada bir güce ihtiyacım var. Burada da PYD’yi müttefik olarak değerlendiriyor.

»PYD’nin müttefik olarak seçilmesi nasıl bir probleme yol açıyor?

Problemin esas özü şu; bölgedeki bütün aktörler birbirleriyle değişik ilişkiler içerisine girmek zorunda. Her birisini memnun edecek ilişki kombinasyonu kurulması mümkün değil. Muhakkak birileri rahatsız olacak. Herkesin mutlaka bir esnekliğe sahip olması gerekiyor.

Cumhurbaşkanı’nın kendi ifadesinden baktığınız zaman, sanırım hem ABD hem de AB açısından yeni bir yönelim söz konusu. Benim okuyabildiğim kadarıyla ABD de Suriye’de ne yapmak istediğini bilmiyor. Pentagon çok güçlü orada. Onların hamleleri geçerli. ABD, askerini hâlâ Suriye’ye göndermek istemiyor. Ama kopar mı ilişkiler? İlişkiler menfaatler oranında devam eder. Nasıl ki Almanya Ürdün’de bir üs bakmaya başladıysa bu da olabilir. 2002 örneğinden bakarsak; ABD hem kuzeyden hem de güneyden hazırlık yapmıştı. Türkiye’yle pazarlık da yapılmıştı. İskenderun’a değişik teçhizatlar da çıkarılmıştı. Sonra tek yerden girmek zorunda kaldılar.

Türkiye Kürt meselesini bir şekilde çözmeyi kendisi için istemeli. Bunu nasıl yapacağız? O bir muamma. Bir yanda Kuzey Irak’ta referandum var, öbür yanda PYD’nin hareketliği var. Bütün bunları bir arada okuyunca hem devlet refleksleri açısından çok karmaşık bir yapı hem de çok değişken bir politik zemindeyiz. Hiç kimsenin bir karar vereceğini ve ona göre hareket edeceğini düşünmüyorum. Şu an herkes bir satranç tahtasında ve hamle yapamaz halde. Tabka’da PYD’nin gelmesinden hemen önce IŞİD’in barajdaki bombaları temizlediği iddiası var. Bu kadar karmaşık bir ortamda Türkiye-ABD ilişkisi minimum önemde bence.

»YPG’nin silahlandırılması Suriye’deki denklemi nasıl değiştirir?

Aslında bu yeni değil. Daha önce de Irak Kürtleri diye silahlandırılıyordu. Kobanê’ye IŞİD’in saldırdığı dönemde helikopterle yukarıdan atmışlardı. Ama yeni olan şu; açık ve miktarı büyük oranda gerçekleştiriliyor. Bazı basın kaynakları da diyor ki; gelinen noktada bir Kürt askeri gücü oluşturulması planlanıyor. Benim gördüğüm de esasen bu. Ama bölge ilişkileri açısında nasıl gelişir? Onu tahmin edebilmek çok zor görünüyor. Türkiye Salih Müslim’le görüşmelerine devam ediyor mu, sürüyorsa nasıl bir pazarlık dönüyor? Belki Türkiye tekrardan bir çözüm süreci başlatacak ve esneklik payı elde edecek. Bunu bugünkü toplantılar gösterecek.