Açıkhava’dan mesaj var: Barışı unutmayın!

BURAK ABATAY

Fotoğraflar: Kadri Karahan

İstanbul epeydir çok sıcak, epeydir çok kasvetli. Bin türlü kötü haberin arasında boğuluyorken yapacak bir şeyler arıyor insan. En azından İstanbullular için bu kasvetten bir nebze de olsa uzaklaşmanın bir yolu vardı; Müzik. Daha doğrusu haftalar önce duyurulmuş bir etkinlik herkesi çok heyecanlandırmıştı: Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde 10 Ağustos tarihinde Birsen Tezer, Hüsnü Arkan ve Bülent Ortaçgil konseri duyurusu yapıldı ve konser tarihinden bir hafta öncesinden biletlerin neredeyse tamamı tükenmişti. Aynı sahne üzerinde ‘Hoş Geldin’i ve ‘Kimseye Anlatmadım’ı iki farklı adamla söyleyecek çok güzel bir kadın vardı. O iki adam da iki ayrı aşk diyarının en hisli kişileriydi. Tanık olacağımız ve yıllar sonra bile eşe dosta anlatacağımız, anlatırken çok kıskanılacak bir gece Açıkhava’da herkesi bekliyordu.

Ve Hüsnü Arkan sahnede

Perde açıldı ve Hüsnü Arkan geldi sahneye. Dinleyicilerinin çok yabancı olmadığı bir girişle ‘Senin Gibi' şarkısıyla başladı... Gece boyunca söyleyeceği tüm şarkıları “barış” için söyleyeceğini ifade eden Arkan, Sonrasında Gemi, Signomi, Küçüğüm, Zerdaliler ve Ebruli gibi şarkılarını okudu. 1980 şarkısı öncesinde “Hâlâ yaşadığımız o dönem için gelsin” anonsunu yaptı. Ekibinde Gökhan Varol, Gökhan Tümkaya, Saygın Akbudak, Cihangir Aslan ve Efe Demiryoğuran vardı. Cihangir Aslan için başka bir parantez açmak gerekirse, Hüsnü Arkan’ın kendisi için çok büyük bir şans olduğunu düşünürken, artık kendisinin Hüsnü Arkan için büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. Çünkü Arkan artık çok genç ve yetenekli bir elektro gitaristle çalıyor.

Birsen Tezer ‘Yağmurlar’

Derken beklenen an geldi ve Hüsnü Arkan tarafından Birsen Tezer sahneye anons edildi. Uzun beyaz elbisesiyle barışa uçan bir güvercin gibiydi Tezer. Herkesin çok şaşıracağı ve mutlu olacağı o an öncesinde Yağmurlar’ı okudular beraberce. Şarkı biter bitmez Gezi Direnişi’ni selamlayan ve onu hatırlatan Arkan, yeni albümünden bir Birsen Tezer düeti okuyacaklarını söyledi. Şarkı bir Gürol Ağırbaş düzenlemesine sahipti. Bu şarkıyla beraber Gezi Parkı’nda ağaçlarla beraber uyuyup uyanıp Beyoğlu’nda bir tramvaya bindik. Tramvay raydan çıktı ve yıkıldı içimizdeki saray. Her şey çok güzeldi. Daha güzel olması için ‘Hoş geldin’i söylemeleri gerekiyordu ve de öyle oldu. Arkan’ın sahneye veda şarkısı bu oldu. Önce Hüsnü Arkan ve sonra Birsen Tezer düetiyle beraber şiir gibi gecenin ilk iki kıtasını yazılmıştı. Arkan, sahneyi terk ederken “Barışı unutmayın!” mesajını yineledi. Bilmem, belli mi olur? Bir gün biz de barışı yaşarız. Sanat emekçileri de bunun şarkılarını yazar. Hep var olsun Hüsnü Arkan!

Sanatın dublesi onun elinde güzel

İlk aranın sonrasında sahnede yalnız başına bir Birsen Tezer vardı. Kusura Bakma, Çal Kapımı, Delikanlı, Balıkesir gibi çok sevilen şarkılarını söyledi. Gece damgasını vuran isimlerden birisi de şüphesiz ki Ediz Hafızoğlu’ydu. Olağan üstü bateri soloları ayakta alkışlandı. Arı Maya şarkısında düzene söylemesi gerekenleri söyledi Birsen Tezer. Ve sonrasında söyleyeceği şarkı da Nefes’ti. Albümünde Erkan Oğur ile beraber çaldığı hatırlatmasını yaptı ve sonrasında Oğur’u sahneye davet etti. Daha kim ne isterdi ki? Oğur’un müthiş solosu sonrasında Aşk Bu Değil şarkısıyla kanununu kucağına aldı Birsen Tezer. Sehpasındaki rakıdan bir yudum çekti. Ve sahnedeki solo yolculuğunun sonuna geldi. Sanatın dublesi, onun elinde, onun dilinde güzel. Beyaz bir güvercin gibi geldiği sahneden yine aynı estetikle ayrıldı.

Şimdi Ortaçgil zamanı

İkinci aranın ardından sahneye Bülent Ortaçgil geldi. Kadrosu bir rüyanın devamı gibiydi. Baki Duyarlar, Akın Eldes, Gürol Ağırbaş ve Erkan Oğur bu rüyanın en bilinen isimleriydi. “Sahne de sahneymiş ha!” dedirtti tüm izleyenlere. Ortaçgil de çok sevilen şarkılarını bir bir seslendirdi: Bu Su Hiç Durmaz, Denize Doğru, Yonca, Değirmen... Açıkhava’yı hınca hınç doldurmuş kitleyle beraber okuduğu Sensiz Olmaz şarkısı sonrasında sahneye Birsen Tezer’i davet eden diğer gül yüzlü adam oldu. Kimseye Anlatmadım’ı söylediler beraberce. Erkan Oğur ağarmış saçlarından melodiler doğururken gece boyu, Akın Eldes’i de artık attığı solodan tanıyabildiğimi fark ettim. Çılgın attılar adeta! Son şarkı anonsunu yapmışken, şarkılarının genelde insanları çok eğlendirmediğini ama bu sefer farklı bir şey yapacaklarını ifade eden Ortaçgil gitarını çalmaya başlamadan evvel sahneye gelen Birsen Tezer’in orkestrasıyla beraber kocaman bir ekip karşımızda Ortaçgil’in işaretini beklediler. Derken şarkı başladı ve çoktan “Çığlık Çığlığa” bir performans sergilendi. İki ekip de muazzamdı!

Tazelenen aşkla ayrıldık

Alkışlarla sahneden ayrılan ekip İzleyenler için yıllarca özleyeceği bir birlikteliğe imza atmışlardı. İzleyen herkes Açıkhava’dan ayrıldıktan sonra tazeleyeceği aşk anılarını ceplerine doldurmuşlardı bile. Serra Yılmaz, Aylin Aslım, Zafer Cımbıl gibi sanatçılar da konseri izlemeye gelenler arasındaydı. Öte yandan konserla alakalı tüm detayları kenara koyacak olursak, ölmeden önce yapılması gereken birkaç bir şeyi sayabilecek olsam birisi muhakkak Birsen Tezer’i canlı izlemek olurdu. Heyecanı, aşkı, öfkeyi, umudu ya Birsen Tezer’i izleyerek yaşayın ya da Edip Cansever’in dizesine kulak verin “Şöyle ki: Martılardan bir tanesi yalnız yaşıyormuşçasına boşlukta/ Dünyanın en heyecanlı çizgilerini çizdi/ Ve bulutlar doldurdu bu kıvrımları yavaştan/ Ve benim yarattığım tanrılar ki, geldiler/ Bir inip bir çıktılar çocuklar gibi/ Çığlık çığlığa!”