Şal “Papua Yeni Gine için dizi çekmiyoruz. Burası Türkiye… Kendi toplumumuzu işlemeye çalışıyoruz. Kendi bakış açımızı göstermeye çalışıyoruz” diyor.

Adaletsizliğe karşı bir çıkış yolu: Behzat Ç.
BirGün TV'de Behzat Ç.'de oynayan Berkan Şal ve Evliya Aykan ile konuştuk.

Sercan MERİÇ

Behzat Ç., 12 yıl önce ilk kez televizyon ekranlarında boy göstermeye başladığı andan itibaren geniş bir izleyici kitlesinin beğenisini kazandı. Dizi tarihinde fenomen bir yapım olan Behzat Ç., ikinci kez geri dönüyor. Dizi, 3 yıl önce yeniden yayınlandığı BluTV’de izleyicilerle buluşacak. 6 Aralık’taki buluşma öncesinde “Çekiç ve Gül: Bir Behzat Ç. Hikayesi”nin en önemi karakterlerinden Akbaba’yı canlandıran Berkan Şal ve diziye yeni katılan Evliya Aykan ile bir araya geldik. Nasıl bir Behzat Ç.’nin bizi beklediğini konuştuk.

3 yıl aradan sonra yeniden dönüyorsunuz. Neler hissettiğinizi öğrenerek başlayalım…

Berkan Şal: Behzat Ç., beni mutlu eden bir iş. İlk işim olmasını dışında gerçekten mutlu eden bir iş. “Mış” gibi yapmadan oynadığım bir iş.

Siz yeni katıldınız diziye… Neler hissediyorsunuz?

Evliya Aykan: Yıllarca büyük zevkle izlediğim bir işti. Çok beğendiğim oyuncular yer alıyor. Dizide yer almak mükemmeldi. Harika bir ortam var.

Cinayet büronun tecrübeli bir üyesi olarak Evliya'nın notunu nasıl verirsiniz?

Berkan Şal: 10 üzerinden 9’u yapıştırırım.

Evliya Aykan: Oyunculuğuma mı, insanlığıma mı abi?

Berkan Şal: Oyunculuğuna da insanlığına. İnsan olmayanlarla çok uğraşmayan bir adamım. Yani sızdı resmen aramıza. Gayet güzel yürüdü. Hiç falsosu olmadı.

Akbaba karakterini biliyoruz az çok. Sizin canlandırdığınız rolü öğrenelim...

Evliya Aykan: Aralarına giren, gerçekten kafalarını bozan, bazen böyle patavatsız, sinirlerini bozan bir herifi canlandırıyorum. Ben de normal hayatta karşı tarafı çok düşünen biriyim. Hatta bazen onun duygularına göre yaşayan biriyim. Hiç benim alışkın olduğum bir model değil. Gözlemlediğim ama uzak durduğum insan modeli. Böyle bir adamı oynamak beni çok zorladı. Çünkü ben Berkan abinin benim yaptığım bir şeyden huzursuz olduğunu görürsen onu düzeltmek için ilk hedefim haline getiririm onu. Hayattaki her şeyi ertelerim. Ama Osman Harun’un öyle şeyleri yok. Kim neyi hissetti, kim ne tepki verdi hiç umurunda değil.

Aslında dizinin yine sevilen karakterlerinden, ancak artık yer almayan Harun öyleydi eskiden.

Evliya Aykan: Elbette. Kendi bir dili vardı Harun karakterinin… Benim canlandırdığım karakter biraz daha çaylak. Bir şey öğrenmeye çalışıyor ama çıraklık esnasında algıları çok da açık değil. Süreç onu dönüştürecek.

Akbaba’yı çok gülerken görmedik dizide. Akbaba’da nasıl bir dönüşüm oluyor?

Berkan Şal: Akbaba bence yaşlandıkça huysuzlaşıyor. Çekilmez oluyor. Huysuzlaşan, yaşlandıkça yalnızlaşan bir karakter. Cinayet büro dışında hayatında bir şey yok. Gittikçe de yalnızlaşmış bir karakter. Bu da benim hoşuma gidiyor aslında. Daha da lanetleşmesi, agresifleşmesi hoşuma gidiyor. Kimsenin kimseye eyvallahı yok Behzat Ç.’de...

En çok da adaletsizliğe yok herhalde. Çok sevilmesinin sebebi de bu olabilir değil mi?

Berkan Şal: Hepimiz adaleti, bir çıkış yolu arıyoruz. Behzat Ç., güzel bir çıkış yolu.

Devletin en tepesinden tutun da kaldırımdaki kuş isimli aracın işgaline kadar adaletsizlik her yere sirayet etmiş durumda. Bu adaletsizlik size ne hissettiriyor?

Evliya Aykan: Koşullar çok belli. Oyunculuk tutkun olduğundan bu yana içinde hep böyle bir şey arıyorsun. Senaryolar, metinler, tiyatro oyunları… Sana zaten bir bakış açısı kazandırıyor. Ama onlar yazıldığı dönemin diliyle, zihniyetiyle oluşmuş eserler. Şimdi bugüne bakıyorsun… Televizyonu açtığımda ya da dijitalde beni etkileyecek şeyleri izlemek istiyorum. Meselesi derin gösterecek eserleri seviyorum. Ben konservatuarda ilk sınıftayken daha Behzat Ç.’yi izliyordum. O zaman bazı şeyler tam oturmuyordu. Yani bu adamın bir derdi var. Bu adam bir şeyleri düzeltmek istiyor, ekibiyle beraber… Ama bunlar ne? Tam olarak oturmuyordu. Şimdi biraz daha hayatın ve işin içinde tokatlanınca aslında Behzat Ç.’nin herkesle derdi aynı, herkes için iyilik istiyor, herkes için adalet istiyor. Finalinde hep şurada tıkanıyoruz. Bir komiser tek başına adaleti getiremez. Bir insan tek başına adaleti getiremez. Ancak Behzat Ç., insanları bir araya getiriyor. Bunu yapmak istiyor. Hedeflediği şey bu. Tek başımıza mücadelemiz bir yerde bitecek. Bir yerde birbirimize ihtiyacımız oluyor. Behzat Ç., benim için orayı temsil ediyor. Meselesi kendi adına yetiyor Behzat Ç.’nin… Bu dizide benim de söyleyecek bir sözüm olduğu için inanılmaz gurur duyuyorum.

Berkan Şal: Netice itibarıyla Papua Yeni Gine için dizi çekmiyoruz. Burası Türkiye… Kendi toplumumuzu işlemeye çalışıyoruz. Kendi bakış açımızı göstermeye çalışıyoruz.

Bu dertleri işlerken kara mizah yönü de güçlü aslında Behzat Ç.’nin… Evliya da Çok Güzel Hareketler 2’den tanınıyor. Orada da çok başarılıydı. Haliyle yeni role adapte olmak zor olmasa gerek…

Evliya Aykan: Benden zaten öyle bir şey beklediler. Ben de komediden çıkmış bir oyuncu olarak tam o geçişte “Bir süre komedi oynamak istemiyorum” dedim ama kendimi öyle bir şeyin içinde buldum ki! Sette senaryo gereği olan kısmının ötesinde, arkada da Berkan abiye, İnanç abiyi kötü şakalarım oldu.

Peki en sevdiğiniz Behzat Ç. bölümü hangisiydi?

Evliya Aykan: 78. bölüm… Hepsinin bir evde oturduğu bölüm, inanılmaz bir bölümdü. Doyamadım ben o muhabbete.

O bölümün özel bir hikayesi var mı?

Berkan Şal: Evet, benim için özel bir hikayesi var. Televizyon diline dair hiçbir şey yok o bölümde. Öğrenci evinden kırma bir evin salonunda beş tane adam… Ne güzel manzaralar var, ne fiziken güzel insanlar var... Çok sıradan ama sıradan bir şeylerin de içi dolu olabiliyormuş. Bunu göstermesi çok hoştu.

Behzat Ç.’de Cumartesi Anneleri’ni de gördük, insan hakları konusunu da, ifade özgürlüğü ile ilgili meseleler de yer aldı, yoksulların yaşadığı sıkıntılar da… Yeni sezon da bu konular etrafında mı dönecek? Yoksa Ankara'nın gündelik hayatı biraz daha ağır mı basacak?

Berkan Şal: Behzat Ç., zaten öyle vurdulu kırdılı, bombaların sürekli patladığı, 100 kişinin karşılıklı geçip birbirine otomatik silahlarla ateş ettiği bir polisiye olmadı hiçbir zaman. Evet polisiye idi ama yani gerçekten polisiyeydi. Televizyon dilinden uzak bir polisiyeydi. Bu sezon aralarındaki özel anlara daha çok yer vererek gidecek. Bu da güzel geldi bana açıkçası. Zaten bir sürü dizi var. Benzerlerini yapmanın da bir alemi yok.

Peki diğer yapımlardan takip ettikleriniz var mı?

Berkan Şal: Vallahi Sercan, ben son 2 yıldır hiç televizyon izlemiyorum. Haberler çıkıyor, haberleri kapatıyorum. Çünkü sinirim bozuluyor. Gerçekten olanlar çok can sıkıcı. İzlememeyi tercih ediyorum.

Evliya Aykan: Çok yoğun çalıştığımızdan dolayı düzenli bir şeyi takip etmek zor. Dijitalde biriken bölümler oluyor. Bir boşlukta izlemek iyi geliyor. Ben bu aralar izleme alışkanlığımı çok değiştiriyorum. Herkesin bir meselesi olmalı. Ama bazı meselelere artık yeter diyorum. Hani kadına şiddet gibi bazı çözemediğimiz şeyler var. Bunu dünya olarak çözemedik. Bunun dizisi yapıldığında tutar gibi bir algı var. Yok, bence tutmaz. Bence artık söylemleri değiştirmek lazım. Yazdığınız hikayeleri başka yerde aramanız lazım. Yani illa biçim olarak değiştirelim, büyük aksiyonlar peşinde koşalım demiyorum ama aynı şeyi devam ettiren işleri izlemek istemiyorum. Gibi’yi mesela çok sevdim.

Doğu Demirkol’un dizisi “Doğu” da ikinci sezonuyla yakında yayınlanacak. Orada da yer alıyorsunuz…

Evliya Aykan: Doğu gibi işleri seviyorum. Bartu Ben de öyle. O yenilik bize bir can getirdi. Doğu’nun da ikinci sezonunu çektik. Benim en korktuğum şey senaristlerin gülündüğü için aynı yerden ilerlemesidir. Doğu’da öyle yok. Yenilikler çok…