Adnan Oktar örgütü davasında son savunmalar alındı. Tutuklu sanık Ahmet Çelik, "Biz yerli ve milli bir yapılanmayız. Ben Adnan Oktar’ı mehdi olarak görmüyorum. Hiçbir zaman da görmedim. Derin devletin mehdiyi itibarsızlaştırma çabası var. Mehdi gelince durduramayacaklar, boşuna çırpınmasınlar." dedi.

Adnan Oktar davasında savunmalar alındı: Mehdi gelince durduramayacaklar, boşuna çırpınmasınlar

Adnan Oktar örgütüne yönelik hükmün istinaf tarafından usulden bozulmasının ardından 72'si tutuklu 215 sanığın yeniden yargılandığı davada tutuklu sanıkların mütalaaya karşı savunmaları alındı.

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince, Marmara Cezaevi karşısındaki salonda görülen davanın 16. duruşmasına, Adnan Oktar'ın da aralarında bulunduğu bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.

Duruşmada, tutuklu sanıkların esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmaları alındı.

Tutuklu sanık Ahmet Çelik savunmasında, "Hiçbir suç örgütü devletin yanında yer almaz. Biz yerli ve milli bir yapılanmayız. Ben Adnan Oktar’ı mehdi olarak görmüyorum. Hiçbir zaman da görmedim. Derin devletin mehdiyi itibarsızlaştırma çabası var. Mehdi gelince durduramayacaklar, boşuna çırpınmasınlar." dedi.

"BU KADINLAR ZEKİ KADINLAR"

Sanık Ahmet Bürke ise 6 yaşından 16 yaşına kadar yetimhanede kaldığını, 17 yaşında cezaevine girdiğini belirterek, "Bundan 5-10 sene önce çocuktuk ama şimdi değiliz, her şeyi anlayabiliyoruz. Bu kadınlar spesifik bir şeyden bahsetmiyor. Bu kadınlar zeki kadınlar, üniversite okumuşlar. Neyin helal neyin haram olduğunu açıp baksalar saniyesinde anlarlar. Dini telkinle cinsel tacizi kabul etmiyorum." diye konuştu.

Bu arada Mahkeme heyeti, savunma haklarının kısıtlandığı gerekçesiyle heyetin reddine ilişkin dilekçe sunan iki sanığın talebini, yargılamanın uzatılmasına yönelik olduğu gerekçesiyle geri çevirdi.

Sanık Ahmet Oktar Babuna da savunmasında, "Adnan Bey'in komünizm kitabı, Darwinizm, ateizm kitapları dünya çapında etkili oldu. PKK'ya karşı en büyük mücadele oldu. Şimdi kalkıp bizim için PKK'dan daha tehlikeli diyorlar. Bizi hiç tanımayan, bilmeyen avukatlar burada gelip bizim PKK'dan daha tehlikeli olduğumuzu söylüyorlar. MİT'le bağlantılı olduğunu söylüyor. Tabii MİT'le bağlantılı olmak şereftir ama Adnan Beyin öyle bir özelliği yok." ifadelerini kullandı.

Duruşma, savunmaların alınmasına devam edilmek üzere yarına ertelendi.

İDDİANAME

Duruşma savcısı tarafından 19 Eylül'de hazırlanan 445 sayfalık mütalaada elebaşı Adnan Oktar'ın 1994'te örgütün dışarıya açılması yönünde talimat verdiği ifade ediliyor.

İmkanı olanların iş kurması, iş kuramayanların ise iş bulmaları ve kazandıkları paraları örgüte "infak" adı altında getirmeleri talimatlarının iletildiği yer alan mütalaada, yapılan harcamalara ilişkin örgüt liderinin sürekli bilgilendirildiği ve örgüt içinde tüm harcamaların son kararının örgüt lideri tarafından verildiği belirtiliyor.

Silahlı terör örgütü FETÖ ile Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü'nün oldukça benzer saiklerle hareket ederek insanların dini hassasiyetlerini manipüle ettikleri bilgisine yer verilen mütalaada, dönemin siyasi ve sosyal koşullarına göre söylem geliştirdikleri ve faaliyetlerini buna göre tanzim ettikleri vurgulanıyor.

Mütalaada, sanıkların, Akkuyu Nükleer Santral Projesi, Suriye politikaları ve Türkiye-Rusya'yı ilgilendiren istihbari konularda bilgi toplama, ayrılan örgüt üyelerinin zor durumda bırakılmaları için FETÖ'cü olduklarına ilişkin yabancı istihbarat birimlerine bilgi verilmesi şeklindeki eylemlerde bulundukları aktarılıyor.

Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen sanık ve katılanların beyanlarına göre örgüt lideri sanık Adnan Oktar'ın özellikle kadın örgüt mensuplarına yönelik "bakışını beğenmediği, yanlış hitap ettiği, kendisine itiraz ettiği/karşı çıktığı" gibi sebeplerle küfür ve hakaret içerikli sözler kullanarak veya darbedip psikolojik ve fiziki şiddet uyguladığı anlatılan mütalaada, Oktar'ın ayrıca örgüt üyelerinin eğitim alma hakkını engellediği bildiriliyor.

Mütalaada, Oktar'ın sistematik şekilde örgüt mensuplarına cinsel istismarda bulunduğu, örgüt üyelerinin bir kısım bürokrat, siyasetçi, gazeteci, kamu görevlisi ve sivil vatandaşlara yönelik kişisel bilgileri kaydedip Oktar'a sundukları, bu verilerin arşivlenmiş şekilde muhafaza edildiği kaydediliyor.

Esas hakkındaki mütalaada, örgüt elebaşı Oktar'ın, "örgüt yöneticiliği", "FETÖ silahlı terör örgütüne yardım", "siyasal veya askeri casusluğa teşebbüs", "eziyet", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma", "birden fazla kişiyle birlikte birden fazla kez çocuğa karşı cinsel istismar", "cinsel saldırı", "cinsel saldırıya teşebbüs", "kişisel verilerin kaydedilmesi", "tehdide azmettirme" suçlarından 232 yıl 9 aydan 1198 yıla kadar hapsi isteniyor.

Örgüt yöneticisi konumundaki diğer sanıklar Tarkan Yavaş, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Yeliz Sucu, Ayşegül Hüma Babuna ve Fatma Ceyda Ertüzün'ün de benzer suçlardan cezalandırılması istenen mütalaada, 71 tutuklu sanığın mevcut hallerinin devamı talep ediliyor.