“Bu adamlar kulüpten kovduğum adamlar.”

“Bu adamlar kulüpten kovduğum adamlar.”

“Ben her zaman Haldun'a 'sen patronsun. Adnan ise bir profesyonel. O senin altında. Hatası olursa hesap sor. Ama sen futbolcu ile kesinlikle samimi olma' dedim.”

“Bir süre asker gibi her dediğimi yaptı.”

“Kulübe geldiğinde kötü bir arabası vardı. Şimdi şoförlü Mercedes’le geziyor.”

“Bütçe 200 milyon dolara çıkınca Faruk atladı.”

“Adamın ticari itibarı yok, mahkemeleri devam ediyor.”

“Liselilerin içinde kafatasçılar var.”

“Sabah antrenmana geldiğinde ağzı içki kokar. Sonunda kovdum.”

“Dedim ki, 'Hoca 4-4-3 sisteminden vazgeç. Burası Türkiye Avrupa gibi değil. Avrupa'da forvet oyuncu gidip defanstan top çıkarıyor. Orta sahayı kalabalık tut'. Beni dinlemedi.”

Yukarıdaki ifadeler Adnan Polat’a ait. Galatasaray başkanlığını bırakmasının ardından Akşam gazetesine konuşmuş Polat. Konunun ne olduğunun hiçbir önemi yok. Kim haklı kim haksız derdinde de değilim. Lakin üslupla ilgili net bir sıkıntım var. Tam sokak ağzı... Etrafındaki herkese tepeden bakan kibirli bir insanın otoritesini kaybetmesinin ardından öfkeyle sıktığı dudaklarından ancak bu kadar kendisini ele veren cümleler dökülebilir.

Yani kusura bakmasın ama Adnan Polat bu üslupla ağzıyla kuş tutsa beni inandıramaz. Ayrıca bu dille konuşan birisinin Galatasaray’a başkan olması da başka bir arıza. Böyle diyorum ama sanki diğer başkanlar farklı mı? Geçtim diğer başkanları bu ülkenin başbakanının dili, üslubu yukarıdaki satırları mumla aratır. Bu seviye problemi meselesinde balık ne yazık ki baştan kokmuş durumda!

***

İbrahim Akın’ın Galatasaray’a transfer olacağı, Beşiktaş’ın da devrede olduğu söylentileri dolaştı ortada bu transfer sezonunda. İbrahim’i ilk Championship Manager oynayanlar keşfetmişti, Altay’ın genç yıldızı oyunda kısa süre içerisinde dünya çapında bir yıldıza dönüşüyordu. Sonra Beşiktaş devreye girdi, epey bir bonservis karşılığı bu genç yeteneği aldı. Sonrası klasik bir Anadolu’dan İstanbul’a transfer olmuş topçu hikayesi... Hiç unutmuyorum bir röportajda İbrahim’e örnek aldığı ismin kim olduğunu sormuşlardı. Tereddütsüz ¨Sergen abi¨ dediğini duyunca ¨Eyvahlar olsun¨ diye geçirmiştim içimden. Kılavuzu karga olanın...

İbrahim geride kalan yıllara bakınca ne düşünüyordur acaba? İBB’de oynamak da önemli tabii ama onun potansiyelinde birisi için kayıp olarak değerlendirebilecek onca yıl.

Burak Yılmaz farklı mı? Bugünkü  performansına ulaşabilmek için boş, manasız, egosantrik, ukala yüzlerce demeç bıraktı geride. Yıllar öncesinde kumaşı belli olan bir oyuncu için kayıp 4-5 yıl... Oysa ne kadar önemli yıllardı. Yazık!

***

Bugün akşam saatlerinde yeni hükümet belli olmuş olacak. Kısa bir süre sonra da yeni Futbol Federasyonu Başkanı seçilecek. Dikkat edin bütün aday adaylarının gözü kulağı genel seçimde. Bütün hesaplar sandıktan çıkacak sonuca göre revize edilecek, yol haritaları değişecek, son tahlilde yeni iktidara sırtını dayama ihtimali bulunanlar yola devam edecek. İşin bana tuhaf gelen kısmı bu hali iyiden iyiye normalleştirmiş, içselleştirmiş olmamız. Kimse de siyasetin bu işlerin bu kadar içinde olmasına çıtını çıkarmıyor.

Tuhaf değil mi?