Afganistan dünyanın en düşük okur-yazarlık seviyesine sahip (Yüzde 31) ve Afgan çocuklarının yarısında gelişim geriliği var, nüfusunun ise üçte biri gıda güvensizliği ile karşı karşıya

Afganistan

VIJAY PRASHAD
Ortadoğu Uzmanı

21 Ağustos’ta, ABD Başkanı Trump 2001’de başlayan Amerikan savaşını genişletmek için Afganistan’a binlerce asker daha yollamamayı planladığını duyurdu. Trump’ın konuşması detaylara yer vermedi, sadece tweetlenebildi; “Tekrar bir ulus yaratmıyoruz. Teröristleri öldürüyoruz.”

Üç gün sonra Trump’ın kıdemli Afganistan generali John Nicholson, ABD ordusunun Afganistan’da IŞİD’le çarpışabileceğini söyledi. General, ABD, IŞİD ve El Kaide’ye saldırılarını genişletirken, Taliban’ın da görüşme masasına gelmesi gerektiğini söyledi. Buradan hareketle, Trump’ın ABD’nin öldürmek istediği teröristlerden kastının Taliban değil IŞİD ve El Kaide olduğunu varsaymak makul.

ABD’nin Afganistan’da 12 bin askeri bulunuyor. Bunların çoğu Afgan Ulusal Ordusu’nu çeşitli alanlarda destekliyor. Afgan ordusu, düzensiz ödeme, zayıf lojistik ve belirsiz emirlerden mustarip. Taliban’a karşı yürütülen savaş verimsiz, Taliban birlikleri Afganistan’ın yarısını kontrol ediyor. Taliban gücünden öyle emin ki mayıs ayında yayınladığı raporda, 34 mahallenin ve 34 vilayetten 16’sının Taliban kontrolünde olduğunu söylüyor.

Temmuz sonlarında Taliban, Afgan Ulusal Ordusu’nu; Faryab, Gur ve Paktiya’dan attı. Bu alanlar Afganistan’ın Kuzey Batı, Merkez ve Güney Doğu’sunda. Bu Taliban’ın üssü olduğu var sayılan güney bölgesinin dışındaki bölgeleri de domine edebileceğini ispat ediyor. Birkaç gün önce, Taliban savaşçıları Sar-i Pol vilayetinin Sayad Mahallesini ve Faryab eyaletinin büyük kısmını kuşattılar. Şayet Taliban’ın bu ilerlemesi devam edecek olursa, Afgan Ulusal Ordusu yakında Kabil Ordusu olacak.

Taliban’ın ülkenin bazı bölgelerinde IŞİD ile ortaklık kurduğu söylentileri Taliban komutanlarınca yalanlandı. ABD’nin başlıca hedefi haline gelen IŞİD’le aralarındaki mesafeyi korumayı istiyorlar.

Afganistan’da zayıf konumlanan IŞİD’in en güçlü olduğu yer, ABD’nin daha önce ‘Bombaların Anası’nı attığı Nangarhar eyaleti. BM’nin 7 Ağustos’ta yayınladığı önemli bir rapor IŞİD’in Afganistan’da yaşayabilecek bir tehdit olmadığını söylüyor. “Son üç yıldır yaptığı militan alımlarına rağmen, grup yaşayabilir bir savaşçı güç ortaya koyabilmiş değil” diyor BM Analitik Destek ve Yaptırımları İzleme Takımı.

BM Takımı, IŞİD’in Afganistan’daki parasının Irak ve Suriye’den geldiğini söylüyor. “Bazen para akışı güçlüyken bazen kuruyor”. IŞİD’in, Kabil’deki Irak Büyükelçiliği’ne Temmuz sonu düzenlediği saldırının yönetilmesinde kullanılan, Irak ve Suriye’den gelen para.

Şu an Taliban›ın Afganistan-Pakistan sınır bölgesinde El Kaide’nin en iyi savaşçı gücünü kendine kattığını biliyoruz. BM raporu şöyle diyor; “Sınır bölgesinde birçok El Kaide bağlantılı savaşçı, Taliban saflarına geçti. Bu hareketin askeri gücünde hatırı sayılır bir artışa işaret ediyor.” Tahminen çoğu Afganistan dışından, 7 bin El Kaide savaşçısı Taliban saflarında.

Ulus yaratmak

Taliban’ın Afganistan’daki yükselişinin IŞİD’in varlığıyla ilgisi yok. Yine de El Kaide savaşçılarının bir şekilde Pakistan’dan gelerek kendi saflarına katılmasıyla ilgisi var. Fakat Taliban’ın yükselişinde El Kaide’nin bile merkezi bir rolü yok.

Bu yükseliş ancak Kabil’deki Afgan hükümetinin yavaşça kurumasıyla açıklanabilirdi. Milyarlarca dolar yardıma rağmen, Afganistan dünyanın en düşük okur-yazarlık seviyesine sahip (Yüzde 31) ve Afgan çocuklarının yarısında gelişim geriliği var, nüfusunun ise üçte biri gıda güvensizliği ile karşı karşıya.

İnsani yardımın çöküşü Afganların şiddet ve isyanını ateşledi, devletin kuruluşunu zorlaştırdı ve sosyal kuruluşların kilit sorunlara üstesinden gelmesini engelledi; bu savaşı da ateşledi. Bu kaos döngüsü ancak bölge güçlerinin Afganistan’a müdahalenin dondurulmasına karar verilirse ve eğer Afgan devleti güçlü bir şekilde alt yapısını inşa eder ve halkına yiyecek ve eğitim sağlayabilirse sonlanabilir.

Müzakereler

Trump’ın açıklamasından önce Temmuz ayı sonlarında, Afganistan’ın en önemli liderlerinden Gülbeddin Hikmetyar, Kabil’deki evinde bir basın toplantısı düzenledi. 1970’li ve 80’li yıllarda CIA ve Pakistan müttefikliğinin kilit rolündeki Hikmetyar, “Savaşı ne Afgan hükümeti ne de yabancı askerler kazanabilirler. Bu savaşın kazananı yok” dedi. Bu dikkate değer açıklama Sovyet birlikleri Afganistan’ı terk ettikten sonra şehrin kuşatılmasında oynadığı rolle ‘Kabil Kasabı’ adıyla tanınan Hikmetyar’dan geliyor. Hikmetyar, Afgan hükümeti ve Taliban’ı müzakereye çağırmıştı.

Afganistan’da müzakereler uzak görünüyor. Taliban güçlerini ülke sathına yayarak müzakerelerde elini güçlendiriyor. Teslim olan Taliban lideri Amir Khan, Nangarhar vilayetinde altı savaşçıyla beraber savaştan çekildi. Başta Pakistan olmak üzere birçok yabancı servisin Taliban’ı daha çok bölgeyi alması için cesaretlendirdiğini söyledi. Aşiretlerin önde gelenlerine ve yardım projelerine saldırılar arttı. Pakistan uzun zamandır Kabil’de dost bir hükümet istiyor ve Taliban’ı bunun için maşası olarak kullanıyor. El Kaide’nin Taliban içindeki rolünü ABD’nin görmezden gelip gelmeyeceğini göreceğiz.

Bu sırada şiddet Kabil’i tıngırdatmaya devam ediyor. 24 Ağustos’ta Sarai Şamail’de manyetik bir bombanın patlamasıyla bir kişi yaralandı. Paktiya’nın Mizrakai mahallesinde aşiret liderleri Taliban’ın bölgelerine girişine engel olmak üzere anlaşma imzalıyorlardı. Patlama günü liderler Taliban ile ilişkisi olan birine 1 milyon Afgana (15 bin dolar) ceza kesti ve Khan Mangal, “Taliban’ı bölgeden sürme” emri verdiğini söylüyor.

Trump, Mirzakai’nin liderleriyle görüşmeli; Khan Mangal, Hacı Halim ve Enzir Gül gibi hatta Halime Ehsas, Halime Kazan, Dr. Nazadan Paktawal ve Feroza gibi kadın liderleriyle de. Fakat bu kişilerin varlığından bile habersiz. Trump için Afganistan bir ‘yer’ değil, sonsuz bir Amerikan savaşı için sadece bir savaş alanı.

Çeviri: Ömür Şahin Keyif