Afgan hükümetine bağlı birliklere karşı savaş veren Taliban, neredeyse her gün ülkenin başka bir bölümünü daha ele geçiriyor. Çatışmaların sürdüğü bölgelerde ise gazeteciler ölüm de dahil olmak üzere tehlikelerle karşı karşıya. Gazeteci Kareem, "Her hafta bir arkadaşımızı, bir meslektaşımızı kaybediyoruz. Ülke çapında, özellikle de başkentte hedef alınmalarımız, ölümlerimiz durmadı" diyor.

Afganistan'daki gazeteciler anlattı: Her hafta bir meslektaşımızı kaybediyoruz

ABD birliklerinin Afganistan'dan çekilmesiyle birlikte ülkede 20 yıldır süren savaş ortamı yeniden derinleşti.

Afgan hükümetine bağlı birliklere karşı savaş veren Taliban, neredeyse her gün ülkenin başka bir bölümünü daha ele geçiriyor.

Süren çatışmalar sebebiyle binlerce insan evlerini ve yaşadığı kentleri terk etmek zorunda kalıyor. Çatışmaların sürdüğü bölgelerde ise gazeteciler ölüm de dahil olmak üzere tehlikelerle karşı karşıya.

Birleşmiş Milletler'in (BM) aktardığına göre 2018-2021 yılları arasında Afganistan'da 30'dan fazla gazeteci öldürüldü.

BBC Dünya Servisi'nden Karnie Sharp, ülkenin başkenti Kabil'de çalışan 2 gazeteciyle görüştü.

BBC Türkçe'nin aktardığı habere göre, 2 gazeteci de Afganistan'da gazeteci olarak ne tür tehditlerle karşı karşıya olduklarını ve işlerini nasıl sürdürdüklerini anlattı.

"HEDEF ALINMALARIMIZ, ÖLÜMLERİMİZ DURMADI"

Gazetecilerden Kareem, 2001 yılından bu yana Afganistan'ın gazeteciler için dünyanın en tehlikeli ülkelerinden birisi olduğunu ve 20 yıl içerisinde 100'den fazla gazetecinin ya da medya çalışanının öldürüldüğünü söylüyor.

Son 3-4 ay içerisinde durumun giderek zorlaştığını ve çok daha farklı bir boyuta ulaştığını aktaran Kareem şunları kaydediyor:

"Her hafta bir arkadaşımızı, bir meslektaşımızı kaybediyoruz. Ülke çapında, özellikle de başkentte hedef alınmalarımız, ölümlerimiz durmadı. Devam ediyor. Kendim de ve meslektaşlarım da, gerek ailemizle birlikteyken gerek evdeyken, gerekse de çalışırken bunu hissediyoruz. Yarına dair hiçbir umut göremiyoruz."

Küçükken ailesiyle birlikte ülkeyi terk eden ve aile üyelerinin pek çoğunun hala ABD'de yaşadığı Ali, yıllar sonra gazeteci olarak Kabil'e geri dönmüş birisi.

Tıpkı Kareem gibi gazetecilere yönelik şiddetin son aylarda arttığını belirten Ali, kendilerine yönelik tehdidin çoğunlukla IŞİD'ten ya da Taliban'dan geldiğini dile getiriyor.

Ancak Ali, faili meçhul cinayetlere dikkat çekerek şöyle devam ediyor:

"Kimi zaman kim olduğu bilinmeyen bir motosikletli gelip bir gazeteciyi öldürüyor. Meslektaşlarımızı kim öldürüyor, bunu bile bilmiyoruz. Geçtiğimiz yıl içerisinde hükümet cinayetlerin yüzde 99'unun Taliban tarafından işlendiğini söyledi. Bu mümkün. Ama ispatlanmadı. Gerçekten sizi kim öldürüyor, sizi kim izliyor, bunu bilmiyorsunuz."

"BÜYÜK BİR TEHDİT ALTINDAYIZ"

Ali'nin anlattıklarına göre, gazeteciler bir yanda fiziksel şiddetle karşı karşıya kalırken, diğer yandan da kendilerini susturmak için yöneltilen tehditlerle mücadele ediyor.

Kareem, bu tehditlerden dolayı kendisiyle aynı şehirde, Kabil'de yaşayan ailesini dahi görmeye gitmediğini anlatıyor. Bunun sebebini ise şöyle açıklıyor:

"Çocuklarımı ve ailemi tehlikeye atmak istemiyorum. Gazeteciler olarak büyük bir tehdit altındayız. Son 2-3 ay içerisinde ülke çapında çok sayıda gazeteci ve medya çalışanı, özellikle de kadınlar, mesleği bırakmak zorunda kaldı. Mesela Mezar-ı Şerif'te, Taliban'ın çok sayıda kadının işi bırakmalarını istediğini duyduk. Bütün ülkede geçerli ama özellikle Kabil'de gazetecilere yönelik tehdit günbegün artıyor."

Ancak tüm yaşadıklarına rağmen iki gazeteci de mesleklerini sürdürmek zorunda olduklarını söylüyor.

Ali, yapacak bir şeyin olmadığını ve ülkede yaşayan insanların seslerini duyurmaları gerektiğini anlatıyor. "Yapabileceğimiz şey de bu ve bunu yapmaya mecburuz" diyor ve şöyle soruyor: "Biz yapmazsak kim yapacak?"

"BÜYÜK ŞOK GEÇİRDİM"

Pulitzer ödüllü Hint gazeteci Danish Siddiqui de Afganistan'da öldürülen gazetecilerden birisi. Temmuz 2021'de Afgan güvenlik güçlerinin konvoyundaydı. Konvoyun Pakistan sınırında Taliban'ın çapraz ateşi kalmasının ardından hayatını kaybetti.

Mumbai merkezli çalışan Siddiqui, 10 yılı aşkın bir süredir Reuters için çalışıyordu.

Tüm bu kötü koşulların altında çalışırken ülkede gazeteciler, arkadaşlarının ölümleri karşısında ne hissediyor? Kareem şöyle cevaplıyor:

"Kabil'de bir intihar saldırısının ardından canlı yayında bir arkadaşımızı izliyorduk. Orada olup biteni anlatıyordu. Ve o esnada başka bir intihar saldırısı oldu ve ekran karardı. Arkadaşım orada öldürüldü. Büyük şok geçirdim. 10 dakika boyunca konuşamadım. Çok ağladım. Arkadaşım için, Afgan halkı için, demokrasi için, özgürlüğümüz için ağladım."

"BİRİLERİNİN BEDEL ÖDEMESİ GEREKİYOR"

Afgan gazeteci Malala Maiwand da Aralık 2020'de Celalabad'ta arabasında uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Görgü tanıklarının motosikletle işlendiğini belirttiği cinayeti kimse üstlenmedi.

Maiwand'ın birkaç ay öncesinde Helmand'da Radio Liberty muhabiri Aliyas Dayee de arabasına yerleştirilen bombanın patlamasıyla hayatını kaybetmişti.

Kareem, gazeteci cinayetleri artarken, ailesinin bu işi daha fazla sürdürmesini istemediğinden bahsediyor.