Bağımsız Milletvekili ve Gazeteci Ahmet Şık'ın isim vermediği bir yüksek yargı mensubu hakkındaki iddialarına ve ilgili haberlere "Kişilik haklarını zedelediği" gerekçesi ile erişim engeli getirildi.

Ahmet Şık’ın ismini vermediği bir yargı mensubu hakkındaki iddialarına erişim engeli

Bağımsız Milletvekili ve Gazeteci Ahmet Şık'ın koltuğundan olan üst düzey bir yargı mensubunun eşini darp ettiği, kadının şikayetinde yargı mensubu hakkında yolsuzluk/rüşvet iddialarının da gündeme geldiğine dair paylaşımlarına ve bunlara dayanılarak yapılan haberlere erişim engeli getirildi.

İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının başvurusuyla Ahmet Şık'ın bu konudaki Twitter'daki paylaşımları ile bunlara dayanan haberlere erişim engeli kararı aldı. Erişim engeli getirilen içerikler arasında BirGün dahil 7 sitenin yayımladığı haberler bulunuyor.

HANGİ KİŞİNİN KİŞİLİK HAKLARI?

Kararda paylaşım ve içeriklerin gerçeği yansıtmadığı savunuldu ve kişilik haklarını zedelediği belirtildi. Ancak gerek Ahmet Şık'ın paylaşımlarında gerekse bunlara dayanılarak yapılan haberlerde bir isim belirtilmemişti. İsim kullanılmadan yapılan bu haberlerin "kişilik haklarını zedelediği" gerekçesi ile engellenmesi, "Kimin kişilik hakları?" sorusunu beraberinde getirdi.

Bağımsız Milletvekili Ahmet Şık da, "Nedir bu telaş" diye sordu.

Söz konusu erişim engeli kararında, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/180858 soruşturma sayılı dosyasında kamu görevlisine hakaret ve iftira suçlarından soruşturma başlatıldığı" belirtildi, söz konusu soruşturmanın uzantısı olarak da içeriklere erişimin engellendiği ifade edildi.

Mahkemenin erişim engeli kararında haberlerin ve söz konusu paylaşımın "yargı gücünün otorite ve tarafsızlığını zedeleyici mahiyet arz ettiği" iddiası dile getirildi.

Söz konusu kararın ilgili bölümü şöyle:

Ancak bu kapsamda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/180858 sayılı soruşturma dosyasında, soruşturmaya konu ve talepte belirtilen URL adreslerindeki içeriklerde haber niteliğini aşarak Anayasamızın 138. maddesinde düzenlenen "Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez" şeklindeki düzenlemesi de göz önünde bulundurulduğunda soruşturma dosyasında, soruşturmaya konu ve talepte belirtilen URL adreslerindeki içeriklerde "çok bilinen üst düzey bir yargı mensubu hakkında siyasal iktidarın kullanışlı tetikçiliğini üstlendiği ve hukuki celladı" şeklindeki nitelendirmelerde bulunmakla; kuvvetler ayrılığında yer alan yargı erkinde bağımsız ve tarafsız mahkemelerin verdiği kararlara gölge düşürmekte olup, içeriklerdeki kullanılan dil ile kast edilen şahıs veya şahıslar haricinde içeriklere yapılan yorumlar ve gerçeği yansıtmayan haberle ilgili genel tabirlerle yargı gücünün otorite ve tarafsızlığını zedeleyici mahiyet arz edeceği, soruşturmanın başlamış olması itibariyle içeriklerde basın hürriyeti ile kişilik hakkı arasında gerekli hassas dengenin, öz ve biçim unsuru ile birlikte değerlendirildiğinde bozulduğu, içeriklerin basın ve haber hürriyeti kapsamından çıkarak "ilk bakışta hak ihlali" niteliğinde olduğu, yine soruşturma ve talebe konu URL adresindeki içeriklerde özel hayatı ile ilgili iddialar açısından da haber verme, ifade özgürlüğü ve eleştiri sınırlarını aşacak mahiyette de "ilk bakışta hak ihlali" niteliğinde olduğu anlaşılmakla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/180858 soruşturma sayılı dosyasında 11.12.2020 tarihli talebinde belirtilen URL adreslerine 5651 sayılı Kanunun 9. maddesi uyarınca erişimin engellenmesi talebinin kabulüne aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

"BAŞSAVCILIĞIN TÜZEL KİŞİLİĞİ Mİ VAR?"

Konuyu değerlendiren Hukukçu Kerem Altıparmak karardaki çelişkiyi şu ifadelerle dile getirdi:

Şimdi ne kadar ilginç değil mi, Ahmet Şık isim vermeden bir iddia ileri sürüyor, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da kişilik hakları ihlali var diye engelleme getirtiyor. Kimin kişilik hakları ihlal edilmiş, Başsavcılık makamının mı? Eğer öyleyse, nasıl? Değilse Başsavcılığa ne?

Dahası Başsavcılığın tüzel kişiliği mi var? Nasıl olup da kişilik haklarının ihlal edildiğini ileri sürebiliyor? Eğer bir kişi burada kendisinin kast edildiğini ileri sürüyorsa gitsin o talep etsin, burada ceza hukukunu ilgilendiren bir durum söz konusu değil ki.

Prof. Dr. Yaman Akdeniz de, konuya ilişkin değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı:

Türkiye'deki tüm "yüksek yargı mensuplarının" kişilik hakları ihlal edilmiş ve onlara iftira edilmiş sonucu da çıkabilir bu talepten. Kaldı ki Savcılığın asli görevi bu iddiayı araştırmak değil mi? Savcılık aynı gün başlattığı soruşturma ile "iftira atıldığını" nereden biliyor?

NE OLMUŞTU?

Şık'ın bu açıklamasının ardından HSK'dan bir açıklama gelmiş, "Bugün sosyal medyada; üst düzey bir yargı mensubu hakkında bir takım iddialar içeren şikayet dilekçesinin kurulumuza iletildiği belirtilmiş ise de; bahsedilen iddiaları içeren bir şikayet dilekçesinin kurulumuza başsavcılıklar aracılığı ile veya başka bir yolla gönderilmediği, kurulumuz sekretaryasında bu içerikte bir dilekçenin bulunmadığı hususu kamuoyuna saygı ile duyurulur" denilmişti.

Şık'ın işaret ettiği, terfi edilerek görevden alındı dediği ismin kim olduğu merak konusu olurken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan alınarak Yargıtay'a atanan ve AYM üyeliğine de aday olan İrfan Fidan, bu ismin kendisi olduğu iddialarına yanıt vererek, "Anayasa Mahkemesi adaylığım öncesi FETÖ’nün itibarsızlaştırma operasyonu" iddiasında bulundu.