Akademisyenlere destek sınırları aştı

"Bu suça ortak olmuyoruz" bildirisi nedeniyle hükümet çevreleri tarafından hedefe alınan “Barış için Akademisyenler”e meslektaşlarından uluslararası destek geldi.

23 ülkeden, 160 farklı üniversite ve araştırma kurumunda görev yapan 413 akademisyen bir mektup kaleme alarak Türkiye'deki barış yanlısı akademisyenlere destek çıktı. İmzacılar arasında Kumble R. Subbaswamy, Daron Acemoğlu, Gilbert Achcar, Philip Arestis, Michael Ash, Nobel ödüllü Peter Diamond, Trevor Evans, Maureen Freely, Mary Kaldor, Raphie Kaplinsky, Costas Lapavistas, Marc Lavoie, Deirdre Nansen McCloskey, Katherine Newman, Jose Antonio Ocampo, Esra Özyürek, Robert Pollin, Dani Rodrik, Malcolm Sawyer, Lynne Segal, Tom Stanley, Engelbert Stockhammer ve Andrew Watt gibi alanında oldukça tanınmış isimler dikkat çekiyor.

"Barış için Akademisyenler” için destek başlıklı mektupta yer alan ifadeler şöyle:

"Türkiye’deki akademisyenlerin imzaladıkları bir bildiriden dolayı, Türkiye Cumhurbaşkanı tarafından başlatılan ve bütün kamu kurumları ile birlikte AKP’nin yakın kontrolündeki medyanın büyük çoğunluğu tarafından benimsenen bir linç kampanyasıyla karşı karşıya kalmalarından, ciddi bir endişe duyuyoruz. Bahsi geçen bildiri, Kürt illerindeki devlet şiddetinin bitmesini ve Türkiye’deki daimi barışı tesis edecek bir yol haritası çizilmesini talep etmektedir.

Türkiye yargısı, Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 7. maddesi uyarınca "terör örgütü propagandası yapmak" suçuyla akademisyenler hakkında soruşturma başlatmıştır. Ayrıca Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) acil bir toplantı sonucunda, bildiriyi imzalayan akademisyenler hakkında soruşturma başlatma kararı almıştır. Bu soruşturmalar, Türkiye’deki düşünce özgürlüğüne müdahalenin bir başka göstergesidir ve Türkiye devletinin devlet politikalarını eleştiren diğer başka kişileri cezalandırma çabalarıyla uyumludur.

Akademisyenlere karşı eylemlerin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzacıları bir konuşmasında kamuoyuna “vatan haini” olarak takdim etmesi sonrasında gerçekleştiğini kaygıyla belirtmek istiyoruz. Akademisyenlere karşı başlatılan idari ve hukuki soruşturmalar, mevcut iktidarın siyasi amaçları uğruna yasaları istismar ettiğinin bir göstergesidir. Ayrıca akademisyenlere soruşturma açan Yüksek Öğretim Kurulu ve üniversitelerin, akademik özgürlüklere saygı duymadığı açıktır. Yüksek Öğretim Kurulu’nun, geçmişte akademik özgürlüklere yapılan sayısız saldırı sonrasında düzenli olarak aşınan güvenilirliğinin, bu olayda da ciddi anlamda zayıflaması sonucunda, Türkiye üniversiteleriyle işbirliği yapma imkanlarının daha da azalacağından kaygı duymaktayız.

Son olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imza kampanyasını yabancıların Türkiye’ye müdahale etmesine yönelik bir davet olarak tanımlamaktan çekinmemesi de bizi kaygılandırmaktadır. Bu özellikle kamuoyundaki, Türkiye devletinin Kürtlerle barış görüşmelerinden çekilmesi sonrasında oluşan güvenlikçi kafa yapısını yansıtmakta ve şiddetlendirmektedir. İmza kampanyası bağımsız gözlemcilerin, güvenlik tedbirleri altında içlerinde çocuk ve kadınların da bulunduğu sivillerin hayatlarını kaybettiği Kürt illerini gözlemlemesi çağrısı yapmaktadır. Bunu göz önünde bulundurursak, Cumhurbaşkanı’nın bu kampanyaları dış müdahale olarak değerlendirmesi, demokrasi ve akademik özgürlüklerle bağdaşmaz.

Biz imzacılar olarak, Türkiye’deki meslektaşlarımız ile dayanışma içindeyiz ve Türkiye devletinin bu linç kampanyasını durdurması için çağrıda bulunuyoruz. Ayrıca Türkiye dışındaki bütün devletlerin, medyanın ve diğer kamuoyunun Türkiye’deki özgürlüklerin kısıtlanmasına ve fikirlerin bastırılmasına karşı seslerini yükseltmeleri için çağrıda bulunuyoruz."