Muğla’nın Milas ilçesinde Akbelen Ormanı’nı savunmak için başlatılan nöbette ikinci yıla gelindi. İkinci yıl buluşmasında konuşan İkizköy Çevre Komitesi Başkanı Nejla Işık, “Buradayız. Nöbet alanımızdayız. Yılmayacağız, pes etmeyeceğiz. Toprağımız için temiz havamız için suyumuz için insanca yaşam için mücadelemize devam edeceğiz” dedi.

Kaynak: ANKA
Akbelen nöbeti ikinci yılında: Mücadelemizi sürdüreceğiz
FOTOĞRAF: ANKA

Muğla Milas’a bağlı İkizköy’de bulunan Akbelen Ormanı’nda Limak Holding ve IC Holding ortak iştiraki YK Enerji’nin kömür maden sahasını genişletmek için ağaç kesimine karşı bölge halkının mücadelesi sürüyor. Akbelen Ormanı’nda açılmak istenen kömür madenine karşı köylüler, 2019’dan beri mücadele ediyor. Kesilmek istenen ağaçların, bölge için akciğer önemi taşıdığına dikkat çeken köylüler, 2021 Nisan ayında şantiye kurulması haberi üzerine ormanlık alanda “doğa nöbetine” başladılar.

Nöbetin ikinci yılında tüm yaşam savunucuları bugün bölgede bir araya geldi. Yaşam savunucuları, "Akbelen Ormanı'nı vermeyeceğiz", "Deştin çayı özgür akacak", "Dinamitçi şirket Marmaris'i terk et", "Akbelen nefessiz kalmayacak" sloganları attı.

"MÜCADELEMİZ TOPRAK, SU, HAVA, ONURLU BİR YAŞAM MÜCADELESİ"

Nöbetin ikinci yılında bir araya gelen yaşam savunucularından İkizköy Çevre Komitesi Başkanı Nejla Işık şu açıklamayı yaptı:

“Akbelen Ormanı nöbetimizin bugün ikinci yılını doldurmuş bulunmaktayız. Sabahtan başlayıp şimdiye kadar devam eden bir etkinlik. 2 yıllık bir nöbet, 4 yıllık bir mücadele. Burada vermiş olduğumuz mücadele, toprak, su, hava, insanca onurlu bir yaşam mücadelesi. İkizköylülerin sorunu değil tüm Türkiye’nin sorunu dedik. Tüm Türkiye buradaydı bugün. Farklı şehirlerden yoldaşlarımız İkizköy Akbelen dostları buradaydı. İkizköy için adalet, Deştin için adalet sloganları arasında, hak, hukuk, adalet sloganları arasında Akbelen Ormanı’nı vermeyeceğiz diye bütün yoldaşlarımızla var gücümüzle bağırdık. Buradayız. Nöbet alanımızdayız. Yılmayacağız, pes etmeyeceğiz. Toprağımız için temiz havamız için suyumuz için insanca yaşam için mücadelemize devam edeceğiz. Anasayanın bize vermiş olduğu haklarımızı sonuna kadar kullanacağız. Artık bizim kömüre rermik santrallere verecek bir avuç toprağımızda bir ağacımızda yok. Bizim gidecek yerimiz yok. Biz bu topraklarda doğduk. Bu topraklar da öleceğiz. 4 yıldır İkizköylüler olarak başlattığımız mücadelemizi bugün itibariyle Karacahisar ve Çamköylüler ile birlikte 3 termik santrale karşı 3 köy birleşmiş bulunmaktayız. Akbelen Ormanı yuvamız, burası tüm canlıların yaşam alanı bizimde nefes alanımız. Sonuna kadar savaşacağız.”

“BU TOPRAKLARDA YETİŞTİK, BU TOPRAKLARDA ÖLMEYİ DÜŞÜNÜYORUZ”

İkizköylü Naime Yorulmaz ise, “Biz burada iki seneden beri mücadele ediyoruz. Bu çamları vermemek için bu doğayı kaybetmemek için burada uğraşıyoruz, geceleri nöbet tutuyoruz. Biz bu topraklarda yetiştik bu topraklarda ölmeyi düşünüyoruz. Asla bu toprakları kimseye vermiyoruz” diye konuştu.

"BU MÜCADELE BİR DOĞA SEVDASI MÜCADELESİDİR"

İkizköylü Hasan Yorulmaz da şunları söyledi:

“İki yıldan beri burada köyümüz korumak için mücadele vermekteyiz. Bu mücadele bir doğa sevdası mücadelesidir. Doğayı bilenler, içinde yaşayanlar bunun ne demek olduğunu iyi bilirler. Biz zeytinliklerimizde tarlalarımızda üretiyoruz. Hem kendimiz besleniyoruz hem de çevremizdeki diğer insanlar bunlardan faydalanıyor. Burada direnişin ikinci yılında çevreci dostlarımızla köylülerimizle bir araya geldik. Mücadeleye devam kararını aldık.”

CHP MUĞLA MİLLETVEKİLİ CUMHUR UZUN'DAN DESTEK

CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, Akbelen direnişine destek verdi. Burada yaptığı konuşmada "Ölen insanların enerjiye ihtiyacı olmaz." diyen Uzun, şu ifadeleri kullandı: "Bu mücadelenin iki ayağı var bir hukuki ayağı, ikincisi ise fiili ve siyasi ayağı.  Bugün hala burada bu meydanda toplanabiliyor ve hala ormanlarımız yok olmasın  Akbelen öldürülmesin diyebiliyorsak bu buradaki fiili mücadelenin ve direnişin sonucudur. Öte yandan elbette bu direnişin siyasi ayağı da çok önemli. Keşke sizin, bizim düşünceleriniz iktidarda olabilseydi ve bu talana bu düzene son verebilseydik de bugün burada bu mücadelemizin taçlandırıldığı günlerin halayını çekiyor olsaydık. Fakat bizden yana yürümeyen bir siyasi iktidarla birlikte; direnişi sürdürmemiz, kutsal değerlerimiz uğruna mücadele etmemiz gereken günlerden geçiyoruz. Burada ülkemizin enerji ihtiyacına bağlı olarak sürdürülmek istenen ama özü itibarıyle buradaki yaşam hakkının ortadan kaldırılmasına sebep olan bir durum var. Sizi bir dakikalık bir şeyi düşünmeye davet ediyorum. Enerji bizim de günlük ihtiyaçlarımızda birey olarak bir gereklilik ve fakat biz ölmüşsek enerjiye ihtiyacımız var mı? Ben ölmüşsem enerjiye ihtiyacım olur mu? Meseleye böyle bakılmalı. O nedenle insanın yaşadığı ortamda ihtiyacı olan enerji kadar enerjiyi sağlıklı olarak üretebilmenin yollarının aranması gerekiyor. Ülkemizin süratle yapması gereken hatta uluslararası anlaşmaların gereği olarak yapması gereken şey bir an önce insanımıza ihtiyaç olacak kadar enerjiyi temiz enerji kaynaklarından elde etmek. Bu nedenle artık fosil yakıttan bir gün bile gecikmeksizin vazgeçilmelidir. İktidar bunu yapmak mecburiyetindedir. Bu direnişin sadece bölgesel anlamlarının ötesinde ülkemizin enerji politikasına yönelik değerli katkıları da olacaktır. Şu bulunduğumuz meydan alelade bir meydan değildir. Direnişin başladığı ve fakat bu direniş sırasında orman yangınlarıyla birlikte buralarda ormanda bulunamama mecburiyetinin getirildiği sırada bile devam etmiştir. Bu meydanda sabahlayan herkesin emeğine yüreğine sağlık. Bu mücadele sürüyorsa sizlerin emeklerinin sayesinde. Bu sürece katkılarınızdan dolayı minntarım."