AKP TBMM Grup Başkanı Naci Bostancı, partisinin 'Kapatma hiç olmasın, nasıl ve hangi mahiyette kurulursa kurulsun partiler çalışsın' gibi bir yaklaşıma hiç sahip olmadığını öne sürerek ""HDP'nin yürüttüğü siyasetin karmaşık ilişkiler ağına dair hukuk harekete geçmiş, buradaki mahiyeti hukukun ışığında değerlendirme ihtiyacı hissetmiştir. Söz hukuktadır," dedi.

AKP'den HDP'yi kapatma davasına ilişkin yeni açıklama


AKP TBMM Grup Başkanı Naci Bostancı, HDP'yi kapatma davasında hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Bostancı, "Hukuk, HDP'nin yürüttüğü siyasetin karmaşık ilişkiler ağına dair harekete geçmiş, buradaki mahiyeti hukukun ışığında değerlendirme ihtiyacı hissetmiştir. Söz hukuktadır." dedi.

Bostancı, "Bizim temelde durduğumuz yer, partileri ancak milletin kapatacağı ya da milletin açacağıdır" derken "Elbette AK Parti, 'Kapatma hiç olmasın, nasıl ve hangi mahiyette kurulursa kurulsun partiler çalışsın' yaklaşımında da hiç olmamıştır. Bu yönde bir hukuki ve siyasi yaklaşım düşünülemez, gerçekçi değildir. Hele Türkiye gibi tarihi terör örgütleriyle mücadele içinde geçen bir ülkede, siyaseti terörün lojistik bir desteği olarak kullanma yönündeki yol ve yöntemlere sessiz kalınması, 'Her şart ve durumda siyaset yolları açık kalmalı' şeklinde bir tavrın beklenmesi makul, haklı ve Türkiye siyaseti, halkı yararına değildir. O yüzden temelde partilerin kapatılması yönündeki hukuki mevzuatın zorlaştırılması esas olmakla birlikte kökten bir karşı duruş, bunu bütünüyle imkansız hale getirme şeklinde bir siyasi tavrımız söz konusu değildir." ifadelerini kullandı.

Bostancı, şunları kaydetti:

"Öteden beri HDP'ye karşı, siyaseten bulunduğu yer, sahada ve Meclis'te kullandığı dil, terör konusunda sürekli devleti suçlayan yaklaşımı fakat olayların asli müsebbibi olan terör örgütünden bir kez dahi bahsetmemesinin işaret ettiği zımni konum dolayısıyla sürekli sert bir şekilde eleştirdik. HDP insan haklarına ilişkin duyarlılığı varmış gibi davranırken, konuyu sadece gerçek Kürtlerle ilgisiz özel bir tarzda ve ideolojik olarak yorumladığı etnik ırkçılığın dar kalıpları içinde kışkırtıcı bir tarzda ele alma yaklaşımı bakımından keza eleştirilerimizi sürdürdük. Halkların kardeşliği iddiasını, adeta bir süs derecesine düşürecek şekilde etnik ırkçılığın fay hatlarını toplumsal entegrasyonu zorlaştırma istikametinde sürekli yükseltme stratejisi dolayısıyla her zaman kullandığı dile itiraz ettik.

Siyaseten HDP'nin sorunlu olduğu alan, terör örgütüyle aynı toplumsal ve politik zeminde yer almasının getirdiği ilişkileri, demokratik bir irade istikametinde dönüştürememesi (ya da böyle bir gündem sadece kimilerinin zihninde soyut fikir olarak kalması), terör örgütünün hegemonik gücü karşısında maruz kaldığı, zorunlu gördüğü ya da meşru addettiği edilgen bir konumun ötesine geçememesidir. Mutlaka HDP'ye oy veren vatandaşlarımız Meclis'te siyaset yapılmasına, vatandaş ile siyaset arasındaki ilişkinin demokratik bir zeminde yürütülmesine destek vermektedirler. Onların oyu, sorun olarak gördükleri hususlara ilişkin Meclis'te, millet iradesinin temsil edildiği bu yerde kurallara uygun şekilde siyaset yapılmasına demokratik bir destektir."

Bostancı, "HDP'nin yürüttüğü siyasetin karmaşık ilişkiler ağına dair hukuk harekete geçmiş, buradaki mahiyeti hukukun ışığında değerlendirme ihtiyacı hissetmiştir. Söz hukuktadır. Hukukun görevi, HDP'ye ilişkin delilleri hakkaniyet esasında ele almak, toplum vicdanında şüpheye yer bırakmayacak şekilde adaleti sağlamaktır. Bunda hiç kuşkumuz yoktur. Böylelikle hukuk görevini ifa ederken diğer yandan da bunun bir sonucu olarak demokratik zemin güçlenecektir" ifadelerini kullandı.