YTÜ’de rektörlük, kendisini protesto eden öğrenciye uzaklaştırma cezası verdi, Eskişehir’de mezuniyet töreninde pankart açan öğrenciler darp edildi. AKP, eleştiren öğrencileri şiddet ve baskıyla cezalandırıyor.

AKP itiraz edeni cezalandırıyor
AÜ’de Ali İsmail Korkmaz pankartı açan öğrenciler gözaltına alındı.

Deniz GÜNGÖR

Saray ve onun atadığı rektörler, neredeyse öğrencilerin üniversitelerde nefes almasını bile yasaklayacak. AKP, gözaltı, şiddet, soruşturmalar ve disiplin cezalarıyla öğrencileri baskı altına almayı sürdürüyor. İstanbul’da Yıldız Teknik Üniversitesi’nde (YTÜ) rektörlüğü protesto eden bir öğrenciye 1 ay uzaklaştırma cezası verilirken bahar şenliklerinin yasaklanmasını Kadıköy’de protesto eden öğrenciler de gözaltına alındı. Eskişehir’de ise Anadolu Üniversitesi’nin mezuniyet töreninde “Ali İsmail’i unutmadık” yazılı pankartı açmak isteyen iki öğrenci darp edilerek gözaltına alındı. Üniversiteliler, tüm bu baskılara rağmen mücadele ediyor.

YALANLADI AMA...

Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörlüğü’nün tarafından 1,5 milyon TL’ye 12 Mercedes marka arabanın kiralanmasını öğrenciler, 11 Mayıs’ta araba maketiyle protesto etti. Öğrenciler, karton araba maketiyle üniversite içinde yürüdü ve Rektörlük kapısına bıraktı. Protestoyu düzenleyen öğrencilerden Sümeyye Gülsüm Şen hakkında Rektörlük tarafından soruşturma başlatıldı ve 9 Haziran’da uzaklaştırma cezası verildi. Yıldız Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı Nur Bekiroğlu Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, öğrenciye verilen cezayı yalanladı. Ancak disiplin cezası belgesi öğrenciye e-posta’dan gönderildi.

Rektör yardımcısının ceza olmadığını iddia ettiğini söyleyen öğrenci Sümeyye Gülsüm Şen, BirGün’e konuştu. “Bana yalan söylediğimi belirtince belgeyi yayımladım” diyen Şen, cezaya ilişkin belgenin kendisine elden teslim edilmediğini, e-posta’dan gönderildiğini aktardı. Şen, “Okul zaten solcu bir öğrenci olduğum için soruşturma açıyor. Bir tane sınavım var, haftaya bütünlemelerim var. Eğitim hakkımı engellediler, sınav haftasında bilerek verilen bir ceza olduğunu düşünüyorum” dedi.

Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde de 11 Haziran’da düzenlenen mezuniyet töreninde 2 öğrenci Gezi Direnişi sırasında henüz 19 yaşındayken öldürülen Ali İsmail Korkmaz için pankart açmak istedi. Özel güvenlik görevlileri, “Ali İsmail’i unutmadık” yazılı pankartı taşıyan 2 öğrenciye müdahale etti. Öğrenciler, darp edilerek gözaltına alındı.

‘KATİLLERİ ARAMIZDA’

Gözaltına alınan öğrencilerden Egehan Deniz Koska, sadece Ali İsmail’i anmak istediklerini söyledi ve “Alana girdiğimizde pankartı açtık. Herhangi bir suç olduğunu da bilmiyorduk. Bize saldıranlar bizi daha önceden uyarmadı, herhangi bir şey yapmadı. Alenen pankartı daha açamadan üzerimize saldırdılar. Ben ve Alpay’ı darp etmeye başladılar. Darp ettikten sonra bizi alandan uzaklaştırmaya çalıştılar. Diğer öğrencilerin ve velilerin bizim darp edildiğimizi görmemesi için etten barikatlar oluşturdular. Görüntü alınmasına izin vermediler. Zaten görüntü alınmasına izin vermedikleri zamanda da bizi görüntülerden çok daha fazla bir şekilde darp ettiler, bize küfür ettiler” diye konuştu. Şiddetin polis aracına binene kadar sürdüğünü belirten Koska, birkaç saat sonra serbest bırakıldıklarını aktardı. Darp raporu alarak şikâyetçi olduklarını ifade eden Koska, “Ali İsmail’in silüetinden, Ali İsmail’i unutmamamızdan bu kadar korkmalarını aslında şaşkınlıkla, hayretle karşıladım. Demek ki katilleri hâlâ aramızdaymış. Erdoğan’ın Geziciler için ‘sürtük’ ifadesini kullanmasıyla birlikte Gezi’den nasıl korktuklarını gördük. Üzerimize yapılan baskılar ve bizim pankartımıza yapılan saldırıların sebebi de bu. Gezi’den nasıl korktuğunu gördüğümüz için üzerimize yaptığı baskılar ve bizim pankartımıza yapılan saldırıların sebebi de bu.”

Bir diğer öğrenci Alpay A. ise şunları dile getirdi: “Tutanakta polisin ‘mukavemetten kaynaklı mecbur kalıp orantılı bir müdahalede bulunduklarını’ söylüyorlar ama gerçekten bizim bile asla tahmin etmeyeceğimiz - ki biz gözaltına alınmayı asla beklemiyorduk - orantısız bir şiddet vardı. Defalarca güvenlikleri, polisleri sakinleştirmeye çalışıp kendimizi kurtarmaya çalıştık. Sürekli biri gelip, sonra başkası gelip bize vurup gidiyordu. Belki pankartı okusalar bu kadar şiddet de uygulamayacaklar. Ama öyle bir nefret, ‘ne olursa olsun müsaade etmeyelim’ anlayışı var ki. Pankart değil mesele. Direkt ‘bunu yapanlar ‘ diye bize saldırdılar. Ailemin, küçük yeğenlerimin gözü önünde o darplara maruz kaldım ve onlarda travmatik bir etki de yaratıyor.”