Türkiye koalisyonu konuşuyor, sermaye kesimleri AKP’li koalisyon istiyor. Peki ya emekçiler? Emek ve meslek örgütü temsilcilerine düşüncelerini sorduk...

‘AKP’li koalisyonla bu kir temizlenmez’

Türkiye kamuoyu, 7 Haziran seçimlerinin ardından koalisyonu tartışıyor. Sermaye çevreleri, uygulanmakta olan neoliberal ekonomik programın sekteye uğramaması, ekonomik istikrarın korunması gibi gerekçelerle AKP’nin de içinde olduğu bir koalisyonu savunuyor. TÜSİAD, TOBB, TİM, MÜSİAD gibi örgütlerin seçimlerden hemen sonra yaptığı açıklamalarda ‘uzlaşma’ çağrısı öne çıkarken, İstanbul merkezli büyük sermaye ile uluslararası sermaye gruplarının AKP-CHP koalisyonu fikrine sıcak baktığı belirtiliyor.

Ekonomik istikrar gerekçesiyle AKP’li koalisyon formülünün, sermaye sahipliğindeki anaakım medyada da son zamanlarda propaganda derecesinde dile getirildiği görülüyor. Söz konusu medyada neredeyse hiç dile getirilmeyen ise işçilerin, emekçilerin talepleri. İşçiler, emekçiler, emek örgütleri ne düşünüyor? Sendikalar, meslek odaları, meslek örgütleri AKP’nin içinde olduğu bir koalisyon fikrine nasıl bakıyor?

Bu soruların yanıtını aradık ve özetle şu yanıtı aldık: AKP’li bir koalisyonla, AKP’nin, emek alanı başta olmak üzere hayatın her alanında yarattığı tahribatın giderilmesi mümkün değil. AKP’li koalisyon kabul edilemez.

***

İstikrar dedikleri daha fazla yoksulluk

Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP)Dönem Sözcüsü, TÜMTİS Genel Başkanı Kenan Öztürk: Seçim sürecinde, AKP döneminde yapılanların hesabının sorulacağına ilişkin muhalefet partilerinin kamuoyuna verdiği sözler vardı. Tabii ki AKP’nin içinde olduğu bir koalisyonla bu kirliliği temizlemenin olanağı yok. Kapatılan soruşturmaların, yolsuzlukların, hırsızlıkların üzerine gitmenin olanağı yok. O yüzden AKP’ye oy vermeyen tüm halk kesimlerinin beklentisi, AKP’nin içinde olduğu bir koalisyon hükümeti değil kuşkusuz. Bu noktada emek cephesi olarak biz AKP’nin içinde olduğu bir koalisyonun bu ülkeye bir yarar getireceğine elbette inanmıyoruz. Sermaye cephesi, basınıyla birlikte sanki AKP olmazsa istikrar olmaz gibi bir kampanya yürütüyor. AKP’li bir koalisyon istiyorlar, çünkü AKP bugüne kadar yasaklarla, grev ertelemelerle, antidemokratik sendikalar yasasıyla, örgütlenme özgürlüğünün neredeyse yok edilmesiyle sermayeye hizmette sınır tanımadı. Sermayenin de istikrar dediği, işçiler, işsizler, yoksullar için daha fazla yoksulluktur, açlıktır. Emekçilere bu yapılanların reva görülmesidir.

***

AKP’li hükümete karşıyız

DİSK Genel Başkanı Kani Beko: Seçim sürecinin tüm adaletsizliğine rağmen halkın yüzde 60’ı AKP politikalarına ve başkanlık dayatmasına hayır dedi. Bu seçim sonuçları işçilerin, işsizlerin, emeklilerin, gençlerin, kadınların, bu topraklarda ötekileştirilmek istenen tüm kesimlerin rahatsızlığının göstergesi. Halkın yolsuzluğa ve antidemokratik uygulamalara karşı tepkisi koalisyon sürecine kurban edilmemeli. Bizim görevimiz 12 Eylül’ün koyduğu, AKP’nin koruduğu sendikal barajları yıkmak, sendika ve toplusözleşme hakkımıza sahip çıkmak, işçi sınıfının büyüyen tepkisini sendikalarımızda örgütlemek. AKP’nin içinde olduğu bir hükümet yolsuzlukla suçlanan bakanları Yüce Divan’a gönderebilir mi, muhalefet partileri vaatlerini böyle bir hükümetle yerine getirebilir mi? DİSK olarak açıkça AKP’nin içinde olduğu bir hükümete karşı olduğumuzu ifade ediyorum.

***

AKP’nin karnesi zayıflarla dolu

KESK Eş Genel Başkanı Şaziye Köse: Sermayenin ve uluslararası sermayenin talepleri ortada. Bugüne kadar uygulanan neoliberal politikaların sürdürülmesi, daha vahşi biçimde uygulanabilmesi, ama emekçilerin karşı koyuşlarının, sokağa dökülmelerinin önünün de kesilebilmesi için AKP-CHP koalisyonundan yanalar. Zaten aslında AKP tarafından uygulanan program da Kemal Derviş’in programı. Ama biz emekçilerin talebi bu olamaz. 13 yıllık AKP bilançosuna baktığımızda emekçiler lehine en ufak bir değişim görmedik. 13 yıl boyunca sürekli hak gasplarıyla yüz yüze kaldık, tüm eylemlerimiz ve taleplerimiz zorla, şiddetle bastırıldı. Bu yüzden KESK olarak biz kesinlikle AKP’nin içinde olduğu bir koalisyondan yana değiliz, AKP’nin karnesi zayıflarla dolu.

***

Muhalefete sorarız: Söz vermiştiniz?

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey üyesi Dr. Filiz Ünal İncekara: İşçi sınıfı için bunlar neoliberal politikaları din hamurunun içine sakladılar. Ama aslında işçi sağlığının tamamen göz ardı edildiği, işçilerin rahatça öldürüldüğü bir ortam yaratıldı. Bu açıdan bu hükümetin devamı olan bir koalisyonun sermaye açısından tabii ki önemi büyük. İşçiler o kadar çok hak kaybettiler ki, bunların geriye dönmesini patronlar istemezler. Gelelim bize… Sağlık çalışanları şu anda şiddete uğruyor, eline iğne battı diye ölüyor, intihar ediyor hakkındaki şikâyetler nedeniyle. Devlet hastaneleri özelleştiriliyor, halktan alınan katkı katılım payları artırılıyor, bizim bir yığın hakkımız elimizden alındı. Hem işçi sağlığı ve hem de sağlık çalışanları açısından patronlar bu düzenin değişmesini istemiyorlar. Biz ise defalarca eylemler yaptık, yapmaya devam ediyoruz. O eylemlere muhalefet partileri de destek verdi, şimdi onlara sorarız, ‘Hani bizimle tüm bunları düzeltmeye söz vermiştiniz?’ diye.

***

Asıl olan Gezi’nin bize öğrettiği

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı: AKP’nin iktidara geldiği günden beri yaptığı hamlelere karşı mücadele eden bir örgüt olarak açıkça söylüyoruz: AKP’yle işbirliği yapan kim olursa olsun, AKP’nin işbirlikçisi olarak değerlendiriyoruz, bu kadar basit. Hangi koşulda, ne şekilde olursa olsun bunu yapan AKP’nin işbirlikçisi olarak tarihe geçer. AKP’nin yarattığı bu Türkiye düzeninin başımıza ne işler açtığını hepimiz biliyoruz. Eşit, özgür, demokratik bir ülke mücadelesinde asıl olan Gezi çocuklarının bize öğrettiğidir.