Yönetim krizi her gün daha da derinleşiyor. AKP krizi yönetmek için basına, emek örgütlerine ve muhalefet partilerine baskıyı artırdı. Soruşturmalara, tehditler ve tutuklamalar eşlik ediyor

AKP’nin elindeki sopa

Yaşar Aydın

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, pandemi gündemli ulusa sesleniş konuşmasının önemli bölümünü muhalefet partilerini, basın organlarını ve meslek örgütlerini hedef alarak sürdürüyor. Tıpkı seçim mitinglerinde yaptığı gibi ekranlar kurup muhalefet partilerini hedef tahtasına koyuyor. Partisine “hesap sorma” talimatları veriyor. Yargıyı kendisinde farklı düşünenlere karşı göreve çağırıyor.

MUHALEFETİ TEHDİT MODASI

Geçen hafta aynı gün 20 fezleke Meclis Başkanlığı’na verildi. HDP’li vekiller hakkında sadece 7 ay içerisinde 300’ün üstünde fezleke Meclis’e ulaştı. Kürsü dokunulmazlığı artık sadece sözde kaldı. CHP Grup Başkanvekilleri Özgür Özel ve Engin Özkoç AKP’li yöneticiler tarafından alenen tehdit ediliyor. Öyle soruşturma açma yöntemleriyle de değil. Açıktan şiddet uygulayacaklarına dair tehditler alıyorlar.

Bu tehditler de en tepeden “böyle konuşamasınlar” talimatından sonra yapıldı. Yine tehdit edilen diğer bir siyasetçi CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu oldu. AKP'li yöneticiler ve il başkanı sosyal medyadan ve basın açıklamalarıyla “ayar” adı altında tehdit ediyor. AKP, fezleke ve soruşturmalarla istediği sonucu alamadığını düşünüyor. Bu nedenle vitesi yükseltti. Açık tehditle, korku salarak muhalefete geri attırma yolunu deniyor.

KORONA YASALARI GÜNDEMDE

AKP Meclis'i kapattı. Kararnamelerle yoluna devam ediyor. Son “yasal” düzenlemeler pandemiye ilişkin yapıldı. Birçok mesele salgına bağlandı. Herhangi bir itirazınız çok rahatlıkla salgın döneminde alınan önlemlere aykırı bulunup ceza alabilirsiniz. Son olarak Cumhurbaşkanı Basın Sözcüsü Fahrettin Altun’un kaçak iskelesinin haberleştirilmesi bile dava dosyasına “korona önlemlerine aykırı davranmak” olarak geçti. Yine benzerleri onlarca kez yapılan MİT mensubunun cenazesinin haberleştirilmesi olayında tutuklanan gazetecilerin durumu AKP’nin yargıya verdiği talimattan başka bir şey değil. Gazeteci arkadaşlarımıza açılan dava dosyasını aklı başında hiçbir hukukçunun yorumlayamaması başka nasıl izah edilebilir?

Önümüzdeki süreçte de tıpkı 15 Temmuz sonrası olduğu gibi çok sayıda muhalif gazeteci ve siyasetçinin aynı muameleyi göreceği çok açık.

İktidarın diğer hedefi de sosyal medya. Son olarak gündeme gelen sosyal medya kimliği tartışması bu korkunun ve denetim isteğinin hangi boyutlara geldiğini gözler önüne seriyor.

TÜKENMİŞLİK SENDROMU

AKP politik ve örgütsel olarak tükenmiş bir parti. Elindeki devlet aygıtlarıyla ayakta kalmaya çalışıyor. Yargı, polis, Meclis çoğunluğu, bürokrasideki adamları, yandaş medya 7/24 AKP’yi iktidarda tutmak için faaliyette. Bu süreç içerisinde her türlü baskı yöntemini de deneyeceği baskın bir seçime de gidebilir. Kuşkusuz böyle bir süreç Türkiye’nin görüp göreceği en antidemokratik seçim süreci olur.

Ne denenirse denensin, hangi yola gidilirse gidilsin ortada tükenmiş bir iktidar ve ondan kurtulmak için gün sayan milyonlar var. Salgına ve alınan sokağa çıkma yasağı kararlarına rağmen dün kutladığımız 1 Mayıs gösterdi ki halkın “balkon konuşmasını” yapacağı tarih çok yakın.