TMMOB, Hazine arazilerinin imar planları yapıldıktan sonra satılmasının ve kentsel dönüşüm projelerinin, planlama yerine beraberinde rant amaçlı spekülasyonları getireceğinin altını çiziyor

Maliye Bakanlığı'nın hazine arazilerinin satışının durdurulması yönündeki genelgesinin amacının satışları durdurmak değil arazileri daha yüksek fiyattan satmak olduğu iddia edildi. Şehir Plancıları, Harita ve Kadastro Mühendisleri, Mimarlar ve Ziraat Mühendisleri Odaları tarafından ortak hazırlanan raporda, Maliye Bakanlığı'nın söz konusu genelgesinin kamuoyunda bilgi eksikliğinden dolayı yanlış anlaşıldığı belirtildi. Türkiye Mimar Mühendisler Odaları Birliği Başkanı Mehmet Soğancı da, kent planları üzerinde toplumsal uzlaşma sağlanmadan dönüşüm adı altında yürütülen faaliyetlerin kentlerin yoğun bir rant ablukası altına alındığını ifade etti.

Hazine'ye ait taşınmaz malların satılması gerektiği düşüncesinin; söz konusu taşınmaz malların genelikle işgale uğraması, bu işgallerin giderilememesine ve satış suretiyle gelir sağlanması şeklindeki gerekçeye dayandırıldığının belirtildiği TMMOB'a bağlı meslek odalarının hazırladığı raporda, satmak yerine işgalleri önleyecek düzenlemeler yapılması gerektiğine işaret edildi.

'KENT PLANI ÜZERİNDE UZLAŞMA YOK'
TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, kentlerin büyük bir hızla yağmalandığını belirterek 'Kentsel Dönüşüm Projeleri'nin bu amaçla kurgulandığını vurguladı. Soğancı, kent planları üzerinde toplumsal uzlaşma sağlanmadan dönüşüm adı altında yürütülen faaliyetlerin kentlerin yoğun bir rant ablukası altına alındığını söyleyerek, Türkiye'nin bir kaos ortamına sürüklendiğini ifade etti.

Soğancı açıklamasında, "uygarlık mücadelesinin mekânı" olan kentlerin son yıllarda pazarla-nacak bir meta olarak görüldüğünü ve hazine arazilerinin de rant uğruna kurban edildiğini belirterek, topraktan yararlanma hakkının toplum yararına aykırı bir şekilde kullanılamayacağını vurguladı. TMMOB Başkanı, siyasi iktidarın rant politikasından vazgeçmesi gerektiğini dile getirerek, "Ancak böylesi temel bir seçim kentsel ve kırsal toprakların yağmalanmasını ve doğal kaynaklarımızın talanını engelleyecektir," dedi.

'TALAN EDİLEN ALANLAR'
Kentsel dönüşüm projelerini "rant yağmasına dayanan politikalar" olarak değerlendiren Soğancı, bu proje kapsamında "talan edilen" alanları şöyle sıraladı:

İstanbul'da; Ömerli İçme Suyu Havzasında Organize Sanayi Bölgesi Planlaması, Galata-port, Haydarpaşaport, Küçükçekmece Su Havzası, Kartal-Pendik Kıyı Kesimi Planlamaları, Dubai Kuleleri, Zeyport, Tarihi Yarımada Müze-kent Projeleri, Küçükçekmece-Avcılar İç ve Dış Kumsalı, Kartal Alt Merkez Alanı, Ankara'da; A.O.Ç., AKM Alanı, Güvenpark, Ulus Tarihi Kent Merkezi, Kuğulupark, Papazın Bağı, Tüm vadi eşikleri olan Dikmen, İmrahor ve Zir Vadileri'ndeki imarlaşma, Antalya'da, Lara Kent Parkı ve Belek Fıstıkçamı Ormanı. Birgün

'Başka bir Türkiye için 14 Ekim'de alandayız'
BAHAR ERKUM
TMMOB, hükümetin uyguladığı ekonomik ve sosyal politikalara, kentlerin yağmalanmasına ve savaşa hayır diyen herkesi, 14 Ekim'de Ankara'da yapacakları mitinge davet ediyor

Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği TMMOB, hükümete iletmeye ve kamuya duyurmaya çalıştığı sorunlarını ifade etmek ve 14 Ekim'de Ankara'da düzenleyeceği miting hakkında bilgi vermek üzere dün Taksim Hill Otel'de bir basın toplantısı düzenledi. Doğal ve ekolojik kaynaklar açısından oldukça şanslı olan Türkiye için, sosyo-ekonomik olduğu kadar politik açıdan da son derece önemli bir sektör olan tarımın sürekli kan kaybettiğini vurgulayan TMMOB Yönetim Kurulu Üyeleri; giderek şiddetlenen politikalarla tarımda dışa bağımlılığın arttığını vurguladı. İstihdama koyduğu yüzde 30'luk katkıya rağmen, tarımın özellikle 1998'den buyana IMF ve Dünya Bankası aracılığıyla halk sağlığıyla oynana bir alana dönüştüğü de toplantıda belirtildi. TMMOB yetkilileri, toplum geleceğinin güvencesi olan tarım topraklarının amaç dışı kullanılarak talan edilmesine her koşulda karşı duracağını vurgulayarak; "Bilinmelidir ki, toprak yoksa sanayi, kalkınma ve yaşam yoktur ve toprağın korunması devletin anayasal görevidir" dedi.

'KENTSEL YAĞMAYA DUR DİYELİM'
TMMOB basın toplantısında, çağdaş kentleşme ve kalkınma politikaları yerine "kentsel dönüşüm projeleri" adı altında siyasal ve kişisel çıkarlara kurban edildiğini belirtti. Kentlerin son yıllarda bir meta olarak görüldüğünü ve sermaye egemen anlayışlı bir yaşamın "belleği"ne dönüştürüldüğünü söyleyen TMMOB, finans çevrelerinin yönlendiği projelerle, yasayla koruma altına alınan kentsel ve kültürel değerleri dahi metalaştırıldığını vurguladı. Kentlerin toplumsal yarar ilkesi gözetilerek ele alınması gerektiğini belirten birlik üyeleri; kentlerin yağmalanmasına karşı olan herkesi 14 Ekim Mitingi'ne davet etti.

ABD ve müttefiklerinin, hegemonyasını kabul etmeyen ve stratejik çıkarlarına uygun davranmayan ülkeleri "terörist" ilan ettiği bir dünya düzeninde, Türkiye'nin dış politikasının yetersiz kaldığını belirten TMMOB; 14 Ekim'de Ankara'da, "Halkların kardeşlik içinde yan yana ve özgürce yaşayacağı bir başka dünya, bir başka Ortadoğu ve bir başka yaşam mümkündür" diyeceğini de açıkladı.

Toplantıda Mesleki Yeterlik Kurumu yasa tasarısıyla ve Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkındaki yasada değişiklik yapan tasarıya da karşı çıkan TMMOB, konuyu detaylarıyla basına açıkladı. Akademik yeterliği kanıtlanmamış yabancı mimarların Türkiye'de çalışmasına olanak sağlayan yasayla, denetimsiz ve haksız rekabetin ortaya çıkacağı belirtildi.

TESPİTLER VE ÖNERİLER
KENTSEL toprakların arsa-arazi spekülasyonu ve rant baskısıyla elden çıkarıldığına işare edilen raporda şu tespitler ve öneriler sıralandı:

»Hazine arazilerinin imar planları yapıldıktan sonra satılması gerçek planlama çalışmaları yerine arsa-arazi spekülasyonlarını beraberinde getirecektir.

»Devlet kamu elindeki arazi varlığını kamu yararına kullanmakla görevlidir. Eldeki kamu varlığının fütursuzca tüketilmesi, bundan sonra üretilecek tüm planların uygulanmasını da şimdiden imkansız hale getirecektir.

»Hazine arazileri, kentsel ve kırsal ortak gereksinimler için kullanılmak üzere kamunun tasarrufunda olmalıdır, bu nedenle, hazine arazilerinin satışından vazgeçilmeli, kamu elindeki arazi varlığı kamu yararına kullanılmalıdır.

» Kente ve kentsel topraklara sadece "ekonomik değeri" ile bakılması, kentleri yaşanılamaz hale getirecektir. "Kullanım değeri" unutularak kent ve kamu yararına bir planlama yapılamaz.bu bağlamda; kamu yararına ve toplumsal çıkarları gözeten ilkeler şöyle sıralanabilir:

»Hazine'nin özel mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların, satış dışında başka yöntemlerle de değerlendirilmesi ve özellikle tarım arazilerinin ekonomik faydasının elden çıkarılmadan kamuya aktarımını sağlayacak yöntemler bulunmalıdır.

»Kamuya ait taşınmaz mallarının korunması, yönetimi ve gerektiğinde elden çıkarılmasına ilişkin düzenleyici ve caydırıcı konular tek bir yasada toplanmalı, işgaller için verilecek caydırıcı nitelikteki cezalar, uygulanacak işlemler bu yasada yer almalı ve ödünsüz uygulanmalıdır

»Planlama, kent topraklarından daha çok rant elde edilmesini sağlayacak bir araç olarak kullanılmamalı, işlevi yıpratılmamalı, bilimsel ölçütlerle toplum yararına ve planların kademeli birlikteliği ilkesi korunarak yaşama geçirilmelidir.