CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kültür Sanat Platformu Başkanı Ercan Karakaş genel seçimlerle ilgili ‘AKP bu seçimde aşağıya doğru hızla düşüyor, artık bu parlamentoda bu çoğunluğu bulamayacaktır’ diyor

"AKP seçimde çoğunluğu sağlayamayacak"

ÖZLEM ÖZDEMİR info@ozlemozdemir.net

Fotoğraf: Pınar Erte

Seçimler yaklaşırken partilerin seçim çalışmaları da hızlanıyor. CHP bu seçime ön seçim gibi bir yenilikle giriyor. Geçtiğimiz yıl ise Kültür Sanat Platformu kurarak yenilenme adımlarından birini atmıştı. CHP seçimde beklenen başarıya ulaşabilecek mi, kaybettiği kesimle arasını düzeltebilecek mi, seçimde ne bekliyor? CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kültür Sanat Platformu Başkanı Ercan Karakaş’la kültür sanat alanındaki çalışmalarının yanında CHP’nin seçim hazırlıklarını ve solu da konuştuk.

>> CHP Kültür Sanat Platformu’nun kurulmasına öncülük ettiniz. Partide bu alanda daha önce neler yapılıyordu ve şimdi neler hedefleniyor?
CHP’de daha önce Bilim Yönetim Kültür Platformu vardı ve daha çok bilim alanında çalışıyordu. Fakat kültür ve sanat alanında çok faaliyet yapılamıyordu. Bunun üzerine düşündük ve özerk bir platform olmasının daha faydalı olacağına karar verdik. Türkiye’de kültür dünyası etkili bir dünya, kültürün ana unsuru da sanat ama partinin bu kesimlerle direk bir iletişimi yoktu doğrusunu isterseniz. İstedik ki kültür sanat dünyasıyla parti arasında bir köprü ve sürekli bir etkileşim olsun. Türkiye’de giderek demokrasiden uzaklaşıyoruz. İfade özgürlüğünün, gösteri hakkının önünde çok büyük engeller var.

>> Şu durumda sanat nasıl özgür olabilir?
Olamıyor. Sansür var, hükümetin tek taraflı uygulamaları var. Hükümet sanatçıları arasında ayrım yapıyor; toplum içinde yaptığı gibi. Biz bu platformda kültür sanat dünyasının sorunlarını dinliyor ve alternatif politikalar üretmeye çalışıyoruz.

>> Kültür sanat dünyasıyla yaptığınız bu görüşmelerle ne gibi geri dönüşler aldınız?
Biz seçim bildirgesini hazırlarken bugüne kadar yapılmayan bir şey yaptık. Dedik ki, geleceği birlikte kuruyoruz. İşçiler, kamu çalışanları, edebiyatçılar, öğrenciler, öğretim üyeleri, KOBİ’ler, yani toplumun bütün önemli kesimleriyle bir araya geldik ve siz nasıl bir Türkiye tasavvur ediyorsunuz, sizin alanınızdaki sorunlar nedir diye sorduk. İzmir, İstanbul ve Ankara’daki kültür sanat dünyasındaki vakıf, dernek ve sanatçılarla bir araya geldik, sorunlarını dinledik. Esas olarak kültür sanatın özgürlüğünü ve özerkliğini savunuyorlar, biz de bunu savunuyoruz. Bütün bu görüşmelerden elde ettiğimiz bilgileri yazılı hale getirdik, şimdi kültür sanat başlığını bildirgemizde yazarken doğrudan kültür sanat çevrelerinin bize ilettiği talepler ve yorumlardan yararlanıyoruz. Somut sorunlara somut çözümler üreten bir kültür sanat bölümümüz de olacak seçim bildirgemizde.

>> Bu, diğer partilerin uygulamalarında da yok, değil mi?
Yok. Halbuki batıdaki sol partilerin programlarını da seçim bildirgelerini de halka açarak yapıyorlar, halkın da görüşlerini alıyorlar. Hatta internete koyup bize yazın diyorlar. Demokrasi katılımcı hale geliyor. Seçim bildirgemiz 10-15 gün içinde halkla paylaşılacak ve toplumsal grupların somut sorunlarına çözümlerin o bildiride yer aldığı görülecek.

>> 2014 yılı kültür sanat faaliyetleri raporunuzda geçen sene 135 sansür vakası görülüyor. Aslında Anayasanın “Devlet sanatçıyı ve sanat faaliyetlerini korur” hükmü ihlal edilmiyor mu?
Ediliyor. Anayasada da İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde de vatandaşın kültüre ulaşma hakkı var. Ama umurlarında değil.

>> Örneğin AKM konusu da var. Siz geçenlerde bu konuya değindiniz ama AKM 2008’den beri böyle, muhalefet neden daha önce bir şey yapmadı ya da bundan sonra yapacak mı?
AKM ile ilgili sendika ve sanat örgütleriyle birlikte çalışıyoruz. Meclise getirildi, bizim de açıklamalarımız oldu. AKM’de bir tabela var, oranın ihale edildiğini, restore edileceğini ve kaynağını da yazıyor. Sabancı tarafından 30 milyon TL bağış var, bina burada, finansman sağlanmış, göstermelik bir şeyler yaptılar ve bıraktılar. Bizim kanaatimizce hükümet Taksim Gezi’yi nasıl başka bir şeye dönüştürmek istiyorsa orayı da ticari bir şeye dönüştürmek istiyor.

>>Uygun zamanlama mı bekleniyor?
Zamanlama bekleniyor. Biliyorsunuz Cumhurbaşkanı parti başkanı gibi miting yapıyor, 400 milletvekili istiyor. Herhalde o zamanı bekliyorlar ama hayal görüyorlar, öyle bir şey olmayacak. Bu seçimlerde bırakın 400’ü 300’ü onun çok altında çıkacak. AKP büyük bir düşüşte, hiçbir zaman için o hayal ettikleri tek adama dayalı otoriter sistemi, seçilmiş padişahlığı kuramayacaklar, bu mümkün değil. Biz bunu görüyoruz, çünkü Türkiye’de büyük çoğunluk 90 yıldır Cumhuriyet değerlerini, 60 yıllık demokrasi mücadelesini içselleştirdi. Bakmayın AKP’ye oy verenler bile bu yolsuzluklardan, toplumun bu kutuplaştırılmasından rahatsızlar.

AKM 1 YIL İÇİNDE AÇILACAK  
>> Kültür sanat alanında neler vaat ediyorsunuz?
Kültür Bakanlığı bütçesi bütçenin binde dördü; yarısı turizme gidiyorsa kalan binde ikidir. Bizim zamanımızda binde 7-8’lere kadar çıkmıştı. Bunu hedef olarak koyuyoruz. AKM 1 yıl içinde İstanbul halkına açılacak. Belli bir nüfusun üzerindeki her ildeki tiyatronun artması ve belediyelerin kültür sanat alanında daha çok katkı yapmasını sağlamak istiyoruz. 232 belediyemiz var, hepsinin kültürel altyapılarını çıkarıyoruz. Ne kadarının tiyatro salonu, kültür merkezi var, kurslar var mı gibi araştırmaları yapıyoruz. Belediyeler arası işbirliğini de koordine edeceğiz. w sonra diğer illerde de bu platformu kuracağız, İstanbul Kültür Sanat Platformu gibi. Önce 3 büyük il, sonra 12 il, özellikle devlet tiyatrolarının olduğu iller ve sonra da her ile yaymaya çalışacağız çünkü yerel sanat da var. Bunları Türkiye çapında yaymaya çalışacağız.

>> CHP sağa kayıyor mu ve sağ ve sol kavramlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra özellikle neoliberal görüşler dünyada sol bitti propagandası yaptılar, 21. YY artık liberalizmin yüzyılı olacak dediler. Ama aradan geçen zamana baktığımız zaman dünyada eşitsizlikler arttı. Bütün toplumlarda gelir uçurumu artıyor. Bence sol; özgürlük içinde eşitlik arayışıdır ve bu sürekli bir arayıştır. Dolayısıyla eşitsizliklerin arttığı yerde sol değerlerin bitmesi mümkün değil.

>> HDP’nin varlığının CHP’nin sol çizgide kalmasına katkısı olacağını, bunu da 65’teki Türkiye İşçi Partisi (TİP) örneğine benzettiğinizi söylemiştiniz. Bunu açar mısınız?
65’te CHP ortanın solunda olduğunu açıklandığında TİP vardı. Hakikaten sol cenahta Mecliste ilk defa grup kuran bir parti olarak müthiş bir heyecan yaratmıştı. Devrimci hareketler vardı, sendikal faaliyetler yükseliyordu. Aslında örgütlenme, sanayileşme, devrimci düşüncenin toplumda giderek yaygınlaşmasını yani bu sosyal değişimi CHP iyi okudu ve çizgisinde bu değişime uygun düzeltme yaptı diyelim. CHP 92. yılına giren bir parti, bu partinin bu kadar yıl yaşayabilmesinin bir nedeni, temel ilke ve değerlerinden ayrılmadan kendini yenileyebilmesi. Tabii TİP daha sosyalist ve heyecanlı bir parti olduğu için karşılıklı bir etkileşim oldu. Acaba sağa giderek daha güçlenebilir miyiz yerine sol çizgimizi daha net yapalım çizgisi hakim oldu. TİP’in CHP’nin sol çizgide kalmasına bu bakımdan katkı sağladı diyorum. Bugüne gelirsek HDP’nin BDP’den dönüşmesi, bir Türkiye partisi hedefiyle bir politika gütmesi iyi bir şey. Toplumun bir kesimi yerine tümüne hitap eden partiler iç barış açısından da partiler açısından da çok iyidir. Bunu yaşayarak göreceğiz, söylenerek olmuyor.

>> Siz de adaysınız. CHP Genel Başkan Yardımcısısınız, Kültür sanat Platformu Başkanlasınız, yıllardır politikanın içindesiniz. Neden ön seçim adayı olmaya karar verdiniz?
Ben ve birçok partili arkadaşım partinin sol çizgide kalarak ilerlemesinden, ilkeli ve temiz siyasetten yanayız. Ve siyaset, zenginleşmenin aracı olmamalıdır. Parti yapısı bakımından bizim savunduğumuz şey; bir program, örgüt ve üye partisi olmasıdır. Lider elbette önemlidir ama eğer üyeleriniz yaygın değilse, amacının farkında değilse, örgütünüzün halkla teması güçlü değilse ve programınız iyi değilse o zaman işlerin sadece karizmasıyla başarılı olamazsınız. Geçmişteki tartışmalarda haklı olunan şey; ideolojik ve siyasal konularda ayrışma, parti programında verimli tartışmalar yaparak geliştirme yerine kişiler arasında gruplaşmalar olmasıydı. Siyasi literatürde biz buna hizipleşme diyoruz. Bu sol partiler için olmaması gereken bir şey. Benim adaylığıma gelince, ben merkez yönetim kurulu üyesiyim 17 arkadaşımla birlikte, bu imkân ortaya çıkınca kararımı ön seçimden yana kullandım. Çünkü bunu savunan bir insan olarak istikrarlı olmamız gerekir. Biliyorsunuz iki türlü başvuru yapılıyor, bir ön seçime bir de kontenjana başvurabiliyorsunuz, ben ön seçime başvurdum ve çalışıyorum.

>> Son olarak 7 Haziran’da sizce ne olacak?
Yaşar Kemal sadece büyük yazar değil toplumun vicdanı olan bir insandı. Derdi ki, bu topraklarda her zaman umutsuzluktan umut doğmuştur. Ben de diyorum ki, hiç umutsuz olmayalım, umutlu olalım. Bir ülkenin yüzlerce yıllık tarihinde 13 yılda baskıcı bir iktidarın olması zor geliyor yaşarken ama gözle de görüyoruz ki AKP bu seçimde aşağıya doğru hızla düşüyor, artık bu parlamentoda bu çoğunluğu bulamayacaktır; başka bir çoğunluk olacaktır, bunun da başında CHP birinci parti olacaktır. Muhalefet partilerine çok büyük görev düşüyor. Biz CHP olarak umutsuz değiliz, halka da umutsuzluk aşılamıyoruz. 330’u bulursa Anayasayı değiştirebiliyorlar ama 300’ü aşamayacaklar, bu bile büyük adımdır.